Ligin bitimine son üç maç kala nefes nefese yarış sürüyor. İpi kimin göğüsleyeceğinden çok, bu heyecanın keyfini çıkartmak gerekiyor.
Ligin bitimine son üç maç kala nefes nefese yarış sürüyor. İpi kimin göğüsleyeceğinden çok, bu heyecanın keyfini çıkartmak gerekiyor. Fenerbahçe sezon başından beri oynadığı maçlarda çok fazla pozisyon vermiyordu. Bunun en önemli nedeni arka dörtlünün iyi ve formda olmaları ile, onların önünde yer alan Mehmet Topal , Souza ikilisinin defansif yönlerinin ağır olmasından kaynaklanıyordu. Kanatlardaki Volkan Şen, Nani, Alper ve Markoviç’in geriye gelip beklere yardım etmeleri de yine ofansif güçlerini artırıyordu. Ancak Fenerbahçe’nin sorunu hücumda yeterince üretememekten kaynaklanıyordu. Pereira’nın küçük dokunuşlar dediği santrafor arkasına hızlı ve adam eksilten üçlü Nani, Volkan ve Alper’i koyup onların önüne de ağır olan Fernandao yerine Van Persie’yi koyması 3 maçta 11 gol atmasını ve bunun iki katı gol kaçırmasına neden oldu. Aynı zamanda defansı da yapan takım çok az pozisyon da vermeyi başardı.
Fenerbahçe bu diziliş ile karşısında en ufak bir varlık gösteremeyen Gaziantep takımına top dahi göstermedi. Topu her kaybedişlerinde tüm takım inatla pres yaptı, inatla topun arkasına geçti. Lokomotif Moskova maçında oynadığı oyunun bir benzerini oynadı. Bu sistem ve bu iştahla oynadığında Fenerbahçe’nin süper ligde rakibi olduğunu düşünmüyorum. O zaman sorulacak soru neden bu oyunu oynamak için son üç maç kalmasının beklendiği olacaktır. Sanırız bu sorunun muhatabı da Pereira olacaktır. Bu bağlamda muhteşem bir oyun oynayan Fenerbahçe’nin iki futbolcusuna ayrı paragraf açmak gerekir. Uçan Hollandalı Robin geldiği günden bu yana kendisinden beklentilere ligin 31. haftasında karşılık vermiştir. Transfer olduğunda futbol severlerin neler yapabileceğini hayal eden ,Van Persie hayalleri son anda gerçekleştirmiştir. Bunda Pereiranın baştan yapması gerektiğini sonda yapması ve ısrarla oynatması elbette önem arz etmektedir.
Bahsedeceğim ikinci futbolcu da Hasan Ali Kaldırım. Süper Lig’de, 1.Lig’de, 2.Ligd’e hatta amatör kümede futbol oynayan futbolcuların hayal kaynağıdır, Hasan Ali. Burada futbol oynayan futbol emekçileri Hasan Ali’yi gördükten sonra kendilerinin de Fenerbahçe de oynayabilecek kapasite de olduklarını düşünerek hayal kuracaklardır. Hasan Ali bu takımda oynuyor ise bizde oynarız diyeceklerdir. Ve bence haksız da sayılmazlar. Benim sorduğum soruyu Hasan Ali’nin değilse bile Pereira’nın da sorması gerekir. Son söz Ülker Arenaya gelen takımın gerçek sahiplerine. Futbolcunun zeki olanını seviyor ve aklı ile oynayan futbolcuyu bağrınıza basıyorsunuz. Ancak salt futbolcunun zeki olması yetmiyor. Seyircinin de zeki olması gerekiyor. Nasıl ki sahaya yabancı madde atıp takımının ceza almasını sağlayan bir taraftar için zeki diyemezsek, kendi futbolcusunu yuhalayan bir seyirci içinde zeki diyemeyiz. Son düzlükte seyircinin öncelikle üzerine düşeni yapması gerekiyor.