"Gelelim Pazar günkü Trabzonspor maçına. Fenerbahçe benzer oyununu Trabzon'da da gösterirse yine farklı galip gelecektir.
“Gelelim Pazar günkü Trabzonspor maçına. Fenerbahçe benzer oyununu Trabzon’da da gösterirse yine farklı galip gelecektir. Trabzonspor’un Konyaspor kadar etkili olamayacağını da belirtmek gerekir. Konyaspor gibi takım futbolu oynamadıklarını da bu analize ekleyelim. Ancak Trabzon kenti için Fenerbahçe maçları ayrı bir kategori taşır. Bunu tüm kentte yaşayanlar gibi oyuncu grubu da elbette bilmektedir. Konyaspor maçında seyrettiğim Fenerbahçe için Trabzonspor maçında bulduğu fırsatları gole çevirir ise maç farka da gidebilecektir diyebilirim. O zamanda saha dışı olayları konuşacağımız bir derbi olacağı muhakkaktır. Sinirlerine hakim olan ve hakem ile oynamayanın maça bir adım önde çıkacağını da eklemeliyiz. Umarız serin bir bahar akşamında salt futbol konuşacağımız bir gece olur.”
Bu yazıyı Cuma günkü gazetenizde okudunuz. Ben ise bu satırları geçen Çarşamba gecesi Konyaspor Fenerbahçe kupa maçından sonra yazmıştım. Söylediklerimin tamamı çıktı. Yukarıdaki paragrafta yazılanların tamamı gerçekleşti. Sakın mutlu olduğumu düşünmeyin, haklı çıkmanın dayanılmaz utancını yaşıyorum. Yıllardır futbolun içindeyim. Çarşamba’dan Pazar gecesini bilmemizin temel nedeni bu. Fenerbahçe kadar Trabzonspor’u da seyredip biliyoruz. Yıllardır laz fıkraları gibi yönetilmeye çalışılan Trabzonspor da asıl hata bir önceki başkanın şiddet yanlısı tavırları olmuştur. Fenerbahçe ile 2010-2011 sezonunda girdikleri yarışı unutamayan kenti, taraftarı, takımı sonraki sezonlara taşıyamayan bir yönetim bu günkü olayların asıl sorumlusudur. Trabzonspor takımı taraftarı ile birlikte 2011 yılında kalmıştır.
Trabzon kenti kendimi bildim bileli bir futbol kentidir. Ancak kendimi bildim bileli şiddet ile futbol bu kentte iç içedir. Bu hırçınlığın biteceğini düşünmüyorum. Ancak mutlak surette polisiye önlemlerin alınması gerekmektedir. Federasyonun da ben görmedim, ben duymadım tavırlarını bırakıp faturayı kesmesi şarttır. Şehir, Trabzonspor yönetimi, taraftarda bir tercih yapma noktasındadır. Hakeme saldırıp bizi dünyaya rezil eden taraftarın heykelini Salih Dursun’un heykelinin yanına dikebilirler. Ya da şiddeti bir yöntem olmaktan çıkartıp yerine hoş görüyü koyabilirler. Trabzon insanının özünde bu hoşgörü fazlası ile vardır.
Gelelim Süper Ligin 30. Haftasında lig yarışına heyecan getiren Fenerbahçe’ye. Geçen haftaya Aziz Yıldırım’ın açıklamaları damga vurmuştu. Kadıköy’e gelip ıslık çalan bir kısım taraftara mesaj vermişti. ”Kızdırmayın on yıl daha gitmem” demişti. Dinlerken içimden ‘keşke başkan’ demiştim. Başkanlığı döneminde hiçbir zaman popülist olmadı. Ülke cemaatin çetesine teslim olmuşken cemaate karşı ilk başkaldırıyı yaptı. Aziz Yıldırım’ı salt futbol tarihçileri değil, ülkenin siyasi tarihini yazanlarında araştırması gerekecek. Trabzonspor ile Fenerbahçe arasındaki farkı gelin bir örnekle anlatayım; Trabzonspor’u 4-0 yenen takımın en iyisi Volkan Şen, 26 Ağustos 2013 tarihinde Trabzonspor’un futbolcusu idi. Çaykur Rizespor maçında Trabzonspor taraftarları tepki gösterdi, küfür etti. Volkan sahadan ağlayarak çıktı. Sonrasında durmadı ve Trabzonspor’dan kaçtı. Bu gün Trabzonsporlu futbolcuların tamamına yakını Trabzonspor yerine Osmanlıspor’da yada Antalyaspor’da veyahut ta Kasımpaşa’da oynamayı tercih ederler. Tüm bunların Fenerbahçe’de yaşanmamasının temel nedeni Aziz Yıldırım. Seyirciye rağmen, seyirciye karşı gelerek Fenerbahçe devrimini yapmıştır. Türk futbolundaki devrimi yapmadan futbol ailesinden ayrılmaması da tek dileğimdir. Yazımıza öngörülerimizin gerçekleşmesi ile başlamıştık öylede bitirelim. Mayıs ayının sonunda hangi takımın bayrağının Boğaziçi köprüsünde dalgalanacağını da kestiriyoruz. Onu da bir sonraki yazımızda aktaralım.