Kovid-19 denilen bu salgın aşıyla ve önlemlerle biraz olsun durulunca sosyal aktiviteler yavaş yavaş başladı.
En son uçak yolculuğumu yurt dışında Gatwick (Londra) ve yurt içinde de Trabzon’a yapmamın üzerinden tam 1,5 yıl geçti. Daha nice uçuşlar yapmayı umarken birden koronavirüs denilen bir salgınla karşılaştık ve birçok insan gibi ben de uçak yolculuğuna veda ettim. Ha bugün, yarın derken uçağa binmekten aylarca uzak kaldım.
Kovid-19 denilen bu salgın aşıyla ve önlemlerle biraz olsun durulunca sosyal aktiviteler yavaş yavaş başladı.
Geçen hafta benim de üyesi olduğum Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak arkadaşımdan gelen bir toplantı davetine hayır diyemedim. Sanki yıllardır uçağa binmemiş gibi bir heyecan duyup seyahat gününü iple çektim. Şartların ne olup, ne olmadığını görebilmek için özel aracımla değil, havalimanı yolcu taşıma işini tekeline alan Havaist adlı şirketin otobüsüyle gitmeye karar verdim. Taksilerin paralı yol için 175 TL, ücretsiz yol için de 130 TL istediklerini hatırlatmalıyım. Sabahın kör karanlığında bindiğim otobüs çok kalabalık değildi. Başta THY’nin kabin memurları olmak üzere her kesimden insan otobüsü tercih edip, 21 TL de ödeyerek havalimanına gitmek için yola çıktık. (Bu rakam yerine göre değişiyor). Otobüsün nerede duracağı belli de ne kadar duracağı hiç belli değil. Bagaj işi, HES kodu bakılması ve nakit veya kredi kartı ile ücret tahsili işine rağmen trafik olmayınca 40 dakikada İGA’nın işlettiği İstanbul Havalimanı’na vardık. Terminal girişinde herkese bilet kontrolü yapılıyor. Yolcu olmayanların içeri girişi böylece önlenmiş oluyor ki, doğru ve yerinde bir karar. Havalimanının terminal salonları çok büyük olduğu için kalabalık kavramı söz konusu değil. THY ve diğer kontuar önlerinde yığılma yoktu. Kurallar çok iyi konulmuş, yönetim bütün önlemleri tam ve eksiksiz almış ama mesafeye dikkat etmeyen, maskeyi doğru dürüst takmayı beceremeyen bazı gafiller can sıkıyor. Uçağa giden salonlar ve körükler yine her türlü önlemle güvenli hale gelmiş. Uçağa girmeden körükte şık bir paketle bir maske ve ıslak mendil veriliyor. THY’nin, TK 2312 sefer sayılı Uzungöl adlı Boeing 777-300 tipi dev uçağına girdiğimde hiç de korku hissetmedim. Maskeli ve siperlikli kabin memurlarının davranışları bana her zaman olduğu gibi aylar sonra yapacağım bu ilk yolculuk için de doğrusu güven verdi. İzmir uçaklarının çok yoğun olduğunu bilirdim ama bu dönemde fazla yoğunluk olmaz diye düşünmekle yanılmışım. Koridorlardaki yoğunluk ne yazık ki, yer arama ve baş üstü dolaplarına valiz yerleştirmekten kaynaklanıyor ve mesafe kuralı burada çiğneniyor. Üçlü koltukların hepsinin dolu oluşunu sorun olarak görmedim, çünkü Hepa Filtre denilen yüksek çözünürlüklü filtreler her üç dakika bir çalışarak herkesi rahatlatıyordu. Uyarı anonsları yeterli ve yerindeydi. Kabin görevlileri herkesin yığılma olmadan yerine oturması için çok titiz gayret sarf ettiler. Uçakta sadece kapalı küçük plastik bardakta su verilmesi de doğru bir hareket, çünkü suyunu içen maskeyi hemen yukarı çekiyordu. Yolculuk boyu herkes önüne baktığı ve dönüp yüz yüze yüksek sesle konuşmadığı ve de mümkünse çift maske taktığı takdirde hiçbir şey olmaz. Ben öyle yaptım. Yolcuların uçağı terk ederken hemen ayağa kalkıp, koridorları sıkıştırması maalesef kötü bir alışkanlık. Bir de hemen telefona sarılıp bagajlarını dolaptan indirmeleri. Bunu Kovid-19 bile önleyemez. Uçağı terk edip bagaj alım bantlarına koşanlar ve orada da mesafeyi unutanlara ne demeli bilmem ki. Bu kargaşayı yaratan bazı tez canlı yolcular aynı şeyi transferlerinin yapıldığı otobüslere binerken de yapıyor.
Allah’tan bizim gazeteci gurubumuzda böyle bir davranış sergileyen olmadı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin otobüsü ile şehre ulaştık ve ayağımızın tozuyla bir dizi etkinlik içinde bulduk kendimizi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi desteğiyle Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), dünyayı ve ülkemizi tehdit eden Çevre ve Küresel Isınma tehlikesine karşı toplumsal sorumluluğunun bir gereği olarak, 15. Küresel Isınma Kurultayı çok yoğun bir katılımla gerçekleştirdi. Ertesi gün Kültürpark’taki “Visit İzmir” başlıklı tanıtımda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in profesyonelce hazırlanmış, öğretici sunumunu izledik.
Daha sonra Cittaslow (Sessiz kent) İzmir adlı tanıtımda bu kategoriye seçilen ilk büyükşehir olan İzmir hakkında önemli bilgiler öğrendik. Öğleden sonra da bu kez İzmir Köy Koop Başkanı Neptün Soyer’in organize ettiği “Kooperatif Zirvesi”nde hayatın içinden ve kırsal kesimden başarılı kooperatifçi kadınları dinledik ve yaptıklarına hayran olduk.
Bu önemli çabaları için Trabzon Araklı’lı olan Başkan Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer hemşehrimi kutluyorum.
Çok mükemmel ve dolu dolu geçen iki günlük organizasyon için başta EGD Başkanı Celal Toprak’a ve yönetimine, İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e ve ekibine teşekkür ediyorum.
İstanbul’a dönüş için Adnan Menderes Havalimanı’na kolayca ulaştık. TAV Havalimanları Holding’in işlettiği bu meydanda güvenlik elemanlarının kuralları hiç esnetmeden uygulamalarını görünce, diğer meydanlarda neden böyle yapılmadığı sorusu geldi aklıma.
THY’nin geniş gövdeli uçaklarının sefere konulduğu İzmir’den TK 2337 sefer sayılı Boeing 777-300 tipi uçakla çok dikkatli ve hassas davranan bir kabin ekibiyle iyi bir yolculuk yaparak geri döndük. Uçağa tekrar nasıl binerim kokumu gideren bu yolculukları konforlu hale getiren THY’ye ve uçuş ekiplerine de teşekkür şart oldu.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.
Atlas Global’ın iflasına kamu vicdanı razı değil
Geçen hafta içinde Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Ali Murat Ersoy’a ait Atlas Global Havayolu şirketinin karara bağlanmak üzere olan iflas davasıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
TBMM Genel Kurulu’nda konuşan ve Ersoy’un halen Türkiye’de 47, İsviçre’de de 6 şirketi olduğuna dair iddialar olduğunu kaydeden Budak, ''Diğer şirketler faaliyetlerine devam ederken Atlas neden iflas ettirildi?'' diye sordu.
CHP’li Milletvekili Budak, sayıları 2 bine yaklaşan, “16 aydır hiç maaş ve tazminat alamayan Atlas Global çalışanlarının mağduriyeti giderilmeli” diye konuştu.
14 Şubat 2020'de Bakırköy İcra Mahkemesi’ne iflas istemiyle başvuran şirketin, personele olan borç miktarı 18 milyon 838 bin TL. Söz konusu miktara tazminat ve özlük hakları dahil değil.
Bilindiği üzere Atlas Global Havacılık A.Ş. tam da pandemi öncesi, 13 Şubat 2020 tarihinde iflas için başvurmuştu.
VE İFLAS İSTEĞİ KABUL EDİLDİ!
17 Haziran 2021 tarihinde Bakırköy Adliyesi’nde yapılan son duruşmada Atlas Global’ın iflas isteği mahkemece kabul edilerek kararın, İstanbul Ticaret Odası’na ve Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğüne bildirilmesine karar verildi.
Atlaszedeler’ın savunmasını üstlenen Av. Arif Tuymaz ve Hava-Sen’den Av. Şehnaz Taygur, şu andan itibaren kurulacak İflas Masası ile alacakların tahsil edilebilmesi için Atlas Global ve İştiraklerinde bulunan mal varlıklarının İflas Masası tarafından icra yoluyla satışından sonra elde edilen hasılat hak sahiplerine dağıtılacak. Tabii bu sürecin çok kısa zamanda sonuçlanması zor.
Ama burada asıl önemli olan, 500 büyük şirket arasında 109’uncu sırada olan, 20 uçaklık filosuyla 4’cü büyük bir havayolu şirketinin nasıl batık hale getirildiğidir.
Büyük bir gayrimenkul portföyü olan şirket sahibi Ali Murat Ersoy’un “Biz de paranız kalmaz” derken, nasıl iflas gibi bir noktaya geldiği konusu da kafalarda istifam uyandırıyor. Her ne kadar kanun önünde bu iflas kabul edilse de, kamu vicdanı böyle bir iflasa razı değil derim.
Adaletin görünen yüzü değil de, arkada kalan ve görünmeyen yüzünün alacaklı emekçilerin hakkını veremediği ortada.
Hak sahipleri, şairin deyimiyle “Kalsın benim davam mahşere kalsın” diyecek ise, bu dünyadaki mahkemeler daha ne işe yarar diye sormak yanlış olmaz gibi.