"Öldürmeyen darbeler damarlarımıza fazlasıyla adrenalin pompaladı…"
ABD deli damarımıza bastıkça ne mi oluyor?
*Pişiyoruz
*Birleşip, kenetleniyoruz
*Aklımızı başımıza toplayıp üretimden yana kendi bacalarımızın temellerini atmaya başlıyoruz
*İsraf musluklarını kapatıyoruz
*Marka çılgınlığının önüne bentler çekiyoruz
*İğneyi kemiğimize kadar batırıyor ve geçmişteki hovardalığımızın sebep oldukları ile yüzleşiyoruz
Büyük yeteneklerin belirmesi ve işleyişten yana zirveye göz kırpmalar kriz anlarıyla paralel bir çizgiyi takip eder.
"Dahiler kriz sancıları ile doğar"
Türkiye son süreçte yaşadığı sancılı günler ile aslında küllerinden yeniden doğdu. Kötü ev sahibi kiracısını ev sahibi yapar dedikleri durumu yaşıyoruz. Suriye, İsrail, ABD, Irak, İran, pek çok Avrupa ülkesi, Rusya, terör örgütleri, komplolar, darbe girişimi...
Dünyaya kafa tutarcasına; "ötesi varsa gelsin" diyecek kadar da göğsümüz dayanıklı oldu.
Aldığımız her darbede hükümet politikalarının yanı sıra bizi ayakta tutan en önemli faktör milli birlik bağlarımızın çok güçlü ve köklü olmasıydı.
Türkiye için hazırlanan cadı kazanının son oduncu başı Trump seçildi. Sürekli bir şeyler atıyor odun niyetine kazanın dibine fakat istediği sonucunu elde edemiyor.
Öncelikle sorulması gereken şu; ABD gibi bir ülkede Trump gibi bir isim neden başkan yapıldı?
ABD, dünya üzerindeki etki miladını doldurmak üzere. Bilhassa sinema ve müzik sektörlerinde oluşturduğu kahramanlar ile dünyayı kendine bağımlı kılan ABD'de artık çarklar dönmemeye başladı. Son koz her hareketi ile hepimizin ağzını açık bırakan çizgi film karakteri tadında bir başkan oldu.
Siyasi, sosyal, kültürel, protokol, insani hiçbir vizyonu olmayan ve işi sadece para kazanmak olan Trump bir anda dünyanın karşısında beliriverdi. Bizler gibi bence kendisi de bunun şokunu hâlâ yaşıyor. Zira ilginç hâl ve hareketlerinden bunu görebiliyoruz.
Peki Trump stratejik olarak ne yapıyor? Önce gözüne kestirdiği ülkeleri uzun süre tehdit ediyor sonra da ABD lehine büyük antlaşmalara imza attırıyor! Olayın özeti bu.
Fakat Türkiye bu blöfü gördü ve yemedi. Tam aksine "sen kovamazsın ben istifa ediyorum" Türk filmi repliği ile ABD ürünlerine boykot kararı aldı. Yerinde bir karar ve devamı her kademede profesyonelce gelmeli. Gıda, otomotiv ve teknolojik ürünler başta olmak üzere her sektörde ABD ürünlerine boykot olmalı.
Böylelikle Türkiye'nin sağlığı, kasası, milli sermayesi, öz güveni, sanayisi ve daha pek çok başlığı yukarı yönde ivme kazanacak.
Kısaca; Türkiye'nin çakraları açıldı daha ne olsun!
ABD'nin düştüğü denizde şu an için sarıldığı Trump'ı çok iyi bir sonun beklemediğini söyleyebilirim. Şu an itibariyle marjinal haliyeti ruhiyesi ile dünyayı kasıp kavuran Trump'ın önüne kaos haritalarını koyan ve alkışlayan ABD SİSTEMİ bir süre sonra Trump'ı yargılamayı düşünebilir mi? Neden olmasın! Kullan ve yok et durumlarının profesörü ABD bu konuda gayet başarılı.
Tüm olumsuz projeler hayata geçirildi ve dünyanın dengesi ABD'nin fay hattına yerleştirildi diyelim. Bu kez itibar kazanıp tekrar popüler olma zamanı diyerek önce Trump'ı harcamak sonra da dünyadan özür dilemek...
ABD'nin yeniden popüler olma planı tutar mı tutmaz mı bilmiyorum fakat umarım Trump Projesinin son hamlesi Ortadoğu savaşı olmaz!!