Avrupa Şampiyonası'na katılmak bile başlı başına bir başarıyken, turnuvanın ilk maçında İtalya'ya mağlup olunca yazılanlara, konuşulanlara bakıyorum da…

Duygusal milletiz vesselam.

Avrupa Şampiyonası’na katılmak bile başlı başına bir başarıyken, turnuvanın ilk maçında İtalya’ya mağlup olunca yazılanlara, konuşulanlara bakıyorum da…

Bunu yapmayalım işte.

Tamam eleştirelim Şenol Güneş’i, yazalım, söyleyelim bizim çocukların eksiklerini amma velakin bir çırpıda da yok etmeyelim her şeyi.

İtalya’ya yenilerek üç ayaklı mücadelenin sadece birinci ayağını kaybettik, turnuvayı, bir üste çıkma şansını kaybetmedik ki.

Bu düzeydeki turnuvalarda maç kaybedebilirsin ama eğer önünde iki maç daha varsa gruptan çıkma umutlarını kaybetmezsin.

Asıl bu duygu kaybettirir bize.

Yoksa daha her şeyin o kadar başındayız ki…

Bakü’de oynayacağımız Galler ve İsviçre maçlarında buraya gelene kadar gösterdiğimiz mücadeleyi gösterecek inancı, futbol aklı var takımımızın.

Bunu yok saymayalım.

Unutmayalım.

27 maçtır yenilmeyen, oyun ve mücadele gücü bize göre çok yüksek şampiyonun favorilerinden birine mağlup olduk.

He. Daha iyisini yapabilir miydik?

Evet.

Nitekim ilk yarıda onca baskıya rağmen skoru da koruyabildik.

Millilerimizin orta alandaki dirençsiz oyunu beraberinde pozisyon vermemize ve gol yollarında etkisiz kalmamıza sebep olurken kaybetmemizde kaçınılmaz oldu.

Ez cümle.

Umutla başladığımız EURO 2020’de sadece bir maç kaybettik, pes etmedik ve son sözümüzü de söylemedik.

Galler maçına kadar turnuva öncesi inancımızı korumalı o maçtan alacağımız galibiyete odaklanmalıyız.

Bana göre bizim çocuklar hala gruptan çıkmaya aday ikinci takımdır.

Yeter ki inancımızı ve mücadele ruhumuzu kaybetmeyelim.