Ünal Karaman, takımını, boyunu kısaltarak oynatarak, maçı aldı.
Daha farklı galip gelememesi, Fener şansı olsa gerek.
Trabzonspor’un eksiği, gollük ataklarını tamamlamadan dönmeleri oldu.
İlk devrede Sosa oyunu yönetme anlamında daha fazla inisiyatif alsaydı, 2-3 gol bulabilirlerdi. Bu devrede Abdülkadir ve Yusuf ile öne hamle yapan Trabzonspor’un, kanat hücumcuları, aslında beklenenin gerisinde kaldı.
Pareirra ve Enwekame gibi.
Tabii bu devrede Rodellega ile kaybedilen o şans, maçın dönüm anı da olabilirdi.
Senelerdir Trabzon’da Fenerbahçe’yi yenemiyorsun ve üstüne üstlük bir de penaltı kaçırmışsın. Bunu, 40 bine yakın Trabzonsporlu’ya anlatmak zor olabilirdi.
‘Nasılsa bu Fener beraberliğe razı’ olduğunu anlayan Trabzonspor, oyunu tamamen Fenerbahçe yer alanında oynamaya başladı.
Son 10 dakikayı saymazsak, Trabzonspor 80 dakikayı rakibinin yarı alanında oynadı.
Karaman’ın oyunu önde oynama taktiği, Fenerbahçe’nin daha da yaslanmasına neden oldu.
Fenerbahçe’nin gol bulması ve sonrasındaki iştahı normal. Bu kadar kötü günümde bir beraberlik alabilir miyim? diye son 10 dakika tehlikeli de oldular.
Bunda da Trabzonspor’un tempolu oyunun sonunda yorulmasının da etkisi vardı diyebiliriz.
Fenerbahçe kalecisi Harun’un kurtardıklarını sayarsak, farklı bitmeliydi.
Trabzon’da Fenerbahçe galibiyeti, sonucu ne olursa olsun güzeldir.
Fenerbahçe, sahaya çıktığı kadroya göre, kazanmaya geldim diyordu. Maçta görünen ise beraberlik bize yeter düşüncesiydi.
Ayew, Slimani, Frey gibi ön oyuncularının etkisizliğinin nedeni, Trabzonspor’un önde baskılı oyunuydu. Trabzonspor’un iki genci Hüseyin ve kaleci Uğurcan’a çok iş düşmedi.
Ünal Karaman’ın risk alarak gençlere forma vermesi alkışlanır.
Olası mağlubiyette, Onur ve Burak tartışmalarıyla kaotik bir haftaya girecek Trabzonspor, derin bir nefes aldı.
Çoğu Trabzonsporlu için ligin bir önemi kalmadı. Fener'i yensin gerisi önemli diye düşünen çok taraftar var.
Ama haftaya oynayacağı maç en az Fenerbahçe maçı kadar önemli.