İsraf; yemek, içmek, giyinmek, süslenmek, herhangi bir ihtiyacımızı gidermek için yapılacak harcamada ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmektir.
İsraf; yemek, içmek, giyinmek, süslenmek, herhangi bir ihtiyacımızı gidermek için yapılacak harcamada ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmektir. Dinle daha uyumlu bir tanım ise şöyle: Zaruret ve ihtiyaç sebebiyle yapılmayan; sevap ve iyilik amacı da gütmeyen; bilakis zararlı, meşru olmayan şeylere yapılan harcama. Türkiye’de dar, sabit, orta, yüksek hangi gelir grubuna mensup olursa olsun, insanımızın büyük çoğunluğu özellikle satın aldığı birçok gıda maddesini iyi değerlendirememekte, bir şekilde israf yapmaktadır. Halkımızın çok azı elini vicdanına koyduğunda israf yapmadığını, bir şeyi atmadığını, dökmediğini iddia edebilecek durumdadır. Şehirlerden köylere kadar hemen her evde, her mekânda başta ekmek, sebze ve meyveler, hayvansal gıdalar dikkatsizlik ve bilinçsizlik sebebiyle israf edilmektedir. Yenilecek, içilecek, kullanılacak nitelikte birçok şey tam anlamıyla ziyan olmaktadır.
Ülkemizde en büyük savurganlığa sahne olan mekânlardan biri mutfaklardır. En çok israf edilen şey de nimetlerin başı olarak bildiğimiz ekmektir. En yoksul mutfaklarda bile ekmek israfı bulunmaktadır. Türkiye genelinde bir yılda yapılan ekmek israfının parasal karşılığı dudak uçuklatıcı rakamlara ulaşmaktadır. Gerek aydınlanmak gerekse ısınmak için kullandığımız enerjiyi, temizliğin olmazsa olmazı olan suyu kullanırken tasarruf kurallarına uymadığımız hep dile getirilen, ama düzeltilemeyen yanlışlarımızdandır. Ülkemizde evlerden okullara, otel ve lokantalardan fabrikalara bireysel ve toplumsal bütün mekânlarda israf bulunmaktadır. En basitinden, son derece medeni bir temizlik aracı olan ve günlük yaşamımızın vazgeçilemezi haline gelen havlu kâğıtlar, peçeteler, plastik bardak, tabak vb. çok gelişigüzel kullanılmakta; bir hizmet sırasında kullanılmış olanlarla birlikte kullanılmamış olanlar da toplanıp çöplere gönderilmektedir. Çok etkili bir temizlik aracı olan ve aynı şekilde günlük yaşamımızın bir parçası haline gelen çeşitli deterjanlar, evler de dâhil yararlanıldıkları her ortamda bilinçsizce, gereğinden çok fazla kullanılmakta, hem gereksiz harcamaya hem de çevrenin daha çok ve hızlı kirlenmesine sebep olmaktadır.
Oysa mensubu olduğumuz İslam dini, bizi tutumlu olmaya, asla saçıp savurmamaya davet ediyor. Dinimizde savurganlık yoruma gerek bırakmayacak açıklıkta ifadelerle haram kılınmıştır. Bir Müslüman çok zengin bile olsa, gereğinden fazla harcamada bulunamaz, gösteriş harcamaları yapamaz. Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’ın iyi kulları mallarını harcarken ne israf ederler, ne de cimrilik yaparlar. İkisinden de uzak, ölçülü, ılımlı bir yol tutarlar.” (Furkan suresi 67) ve “Mallarını saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir.” (İsra suresi 27) buyruluyor. Cömertliği alabildiğine teşvik eden İslam’ın, israfı şiddetle yasaklaması sayısız hikmetler içerir. Yerinde milyarları harcamak israf sayılmaz; ama öyle durumlar vardır ki, bir kibrit çöpünü gereksiz yakmak israf sayılır. Belki herkes israf yapabilir; ama bir Müslüman için bu konuda muhayyerlik (dilediği gibi davranma özgürlüğü) yoktur.
Peygamberimiz (s.a.v.), “Geçim için harcama yaparken tutumlu davranmak, geçimin yarısıdır” buyuruyor. Hz. Ebu Bekir, “Birkaç günlük bir rızkı, bir günde harcayan hane halkına buğzederim” diyor. Hz. Ali de, “Tutumluluk, az şeyi çoğaltır; israf, çok şeyi azaltır” ve “İyi kullanılan az mal, kötü kullanılan çok maldan daha uzun dayanır” demiştir.