İki bin yıllık Türk tarihi boyunca Türk ordusu hiçbir savaşta geri çekilmedi. Yenilmedi değil, yenildi ama yenilmenin eşiğine geldiğinde emir-kumanda zincirini kopardı, ricat etti.. Yani dağıldı.
İki bin yıllık Türk tarihi boyunca Türk ordusu hiçbir savaşta geri çekilmedi. Yenilmedi değil, yenildi ama yenilmenin eşiğine geldiğinde emir-kumanda zincirini kopardı, ricat etti.. Yani dağıldı. Tarihimizde bunun tek bir istisnası var: Sakarya.. Sakarya savaşı sırasında Türk ordusu Mustafa Kemal’in emriyle düzenli olarak zayiat vermeden geri çekildi. Bunun BMM’de ne denli paniğe sebep olduğunu, meclis evrakının Sivas’a götürülmek üzere sandıklara konulduğu günlerde Mustafa Kemal’a yönelik son derece sert eleştirilerin yapıldığı yüzüne karşı ‘Burada ne oyalanıyorsun cepheye gitmen gerekmiyor mu?’ denildiği vs. biliniyor. Daha ötesi Kafkaslar’da Enver Paşa’nın Sakarya’nın akıbetini beklediği, yenilgi halinde Anadolu’ya geçme hazırlığı içinde olduğu v.s. de biliniyor.
Gerçek şu ki, ordu toplanmıştı toplanmasına ama askerin bırakın silah ve mühimmatı; giyeceğinden yiyeceğine hiçbir ihtiyacı tamam değildi. Hepsinden mühimi nihai kapışma sırasında birliklerin nasıl bir düzen içinde kimin komutasında hareket edeceği belirsizdi. Mustafa Kemal arasının pek de iyi olmadığı ama kumandanlık yeteneklerine güvendiği Ali İhsan Sabis’i görevlendirmekle işe başladı. Sert bir komutan olarak bilinen Sabis göreve çağrıldığında tereddüt etmedi ve cepheye gidip 1. Ordu Kumandanlığı görevini İsmet Paşa’dan devraldı. Onun askeri yeteneklerini bilen İnönü kumandanlığı devretmeyi sorun haline getirmedi. Sabis Paşa orduya aralıksız talim yaptırarak birlikleri 30 Ağustos’a yani nihai savaşa hazırlamaya koyuldu.
Kumandanlar arasındaki tartışmalar, Sabis Paşa’nın komuta üslubuna yönelik eleştiriler tırmanmaya devam edince Mustafa Kemal güvendiği komutanın arkasında daha fazla duramadı göreve Sakallı lakabıyla bilinen Nurettin Paşa’yı getirdi. Ve orduyu Mustafa Kemal’in bizzat cepheye gelmesiyle Dumlupınar’a Nurettin Paşa hazırladı.
Sonuç elbette zafer!.. 30 Ağustos Anadolu’yu işgal heveslerinin önüne set çektiğimiz direnişin adı olmakla kalmadı gururumuz, onurumuz oldu.