Son yıllarda ABD'nin gelgitler eşliğinde yürüttüğü Türkiye politikası malum. Trump'ın akıl tutulması karar ve davranışlarına alışan bizler 'bu adam bunu dedi ama acaba arkasındaki gerçek planı nedir' diyerek teoriler üretmeyi öğrendik.
S400 üzerinde restleşmeler devam ediyor...
Neydi ne oldu başlıklarına hiç değinmiyorum çünkü o kadar çok konuşuldu ki herkes biliyor. Türkiye alıyorum, alıyorum, alıyorum ve aldım dedi ve ABD’nin ‘almaktan vazgeç’ çağrılarına kayıtsız kalmayı tercih etti. Çünkü ülke menfaatleri doğrultusunda savunmaya yönelik Türkiye’nin tüm taleplerine cevap vermeyen ABD ‘ben satmıyorum başkasından da alma’ demişti.
Tam da o devrede Rusya’ya yönelen Türkiye S400 konusunda bir anda karar verdi ve imzayı artı.
Böylelikle ABD ile nur topu gibi bir polemiğimiz daha oldu!
Zarrab, Brunson, Kaşıkçı cinayeti ve Türk işbirlikçisi (ilerleyen süreçte bu konuda yeni yeni durumların çıkmasını her an bekliyorum), S400...
Son yıllarda ABD’nin gelgitler eşliğinde yürüttüğü Türkiye politikası malum. Trump’ın akıl tutulması karar ve davranışlarına alışan bizler ‘bu adam bunu dedi ama acaba arkasındaki gerçek planı nedir’ diyerek teoriler üretmeyi öğrendik.
En acı olanı da ne biliyor musunuz? Çok önceden yanlış yapılmaması için ‘aman dikkat’ diyerek yazıp dile getirdiğimiz başlıkların bir süre sonra birer birer başımıza gelmesi ve bizim taaa buralardan gördüklerimizi işin içindekilerin fark edip önlem almaması!
ABD, Türkiye ile S400 polemiğinin oluşması için adeta tüm zemini hazırladı. Ki Türkiye’ye dayatmak istediği konularda elinde bir kozu daha olsun!
ABD “Türkiye’yi F-35 projesinden çıkarırım” dedi fakat F-35 projesinden ülkeleri çıkarmanın tek yolu paranın ödenmemesi olduğunu biliyoruz. Son süreçte sıklıkla ekonomik operasyonlarını Türkiye üzerinde uygulamaya çalışan ABD dolaylı bir mesaj mı yolladı diye de düşünmemek imkânsız elbette! Ayrıca önemli bir husus daha var hadi Türkiye almıyorum veya başka bir ülkeye devrediyorum dese Rusya ne cevap verir?
Türkiye bu aşamadan sonra ne yapmalı derseniz; daha soğukkanlı ve sağduyulu hamleleri gündemine almalı derim. Vereceği cevaplarda daha diplomatik dil kullanılmalı ve ülkelerin daimî menfaatinin her söylemin üzerinde olduğu göz ardı edilmemeli. Durup düşünülmeli gerekirse oturup konuşulmalı. ABD Türkiye ‘siz Ortadoğu’da tutunabilir mi? Tabii ki hayır! Peki Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde sorunlar yaşanırsa üzerinde bulunduğumuz coğrafya üzerindeki hareketlerimizde sıkıntılar baş göstermez mi? Kesinlikle gösterir!
O halde anlık çıkışlarla yapılan söylem ve alınan kararların komple Ortadoğu’ya zarardan başka bir şey katmayacağını bir kez daha düşünmemiz gerekiyor...