Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve İçişleri Bakanlığı'nın son yıllarda yürüttüğü kararlı mücadele ile terör oluşumlarının bitmesi yakındır...
Gara’da bir mağarada 13 vatandaş kafalarına sıkılan kurşun ile katledildi! Şaşırmadım, çünkü; “TSK’nın Erbil ve Bağdat Hükümetlerine terörle mücadelede çatı güç olmasıyla “terörist saldırılar hız kazanacak çünkü PKK ve yandaşları Türkiye’nin Irak’ta etkili olmasıyla sonlarının geleceğini çok iyi biliyor...” demiştim.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve İçişleri Bakanlığı’nın son yıllarda yürüttüğü kararlı mücadele ile terör oluşumlarının bitmesi yakındır... Yurt içi ile birlikte TSK yurt dışında da operasyonlarına hız verdi çünkü komşuda da haşerelerin bitmesi gerekiyor! Bununla birlikte PKK çatısı altında toplanan tüm şer güçleri de son nefeslerini verirken ellerindeki kanı sağa sola sürmeye devam ediyor! Bunun son acısını 13 sivil ile yaşadık!
Öncesinde şehit edilen üç askerimiz ve hemen ardından katledilen 13 sivilin acısı üzerine benim öfkeyle aklıma ilk gelen cümle şu oldu: “Teröristlerle birlikte onları siyasette, ekranlarda, sivil toplum kuruluşlarında, sokakta, sosyal mecrada, sanatta öven ve aklamaya çalışan herkeste “terörist muamelesi” görmelidir!
Son yıllarda sıklıkla yazıp konuştuklarım doğrultusunda nispet yaparcasına bu isimlerin her yerde arz-ı endam etmeleri karşısında şahsen çok kızgın ve kırgınım!
Protokollerde, ihalelerde, kurumlarda en önde yer almak için el etek öpenlerin arka tarafta nasıl “vatan hainine” dönüştüğünü biliyoruz!
PKK’ya ve maşalarına bir türlü terörist diyemeyenlerin ekranlarda onları nasıl yere göğe sığdıramadığını, aklamaya çalıştıklarını ve tüm bunlarla birlikte halâ ekranlarda güçlü bir şekilde yer aldıklarını biliyoruz!
Elmanın içinden bir türlü çıkmayıp elmayı yiyip bitirmek için uğraşan insanlıktan nasibini almamış Türkiye düşmanlarını da çok iyi biliyoruz!
Dedim ya bugün çok kırgın ve kızgınım! Her şey bu kadar aleni iken terörü, teröristi, katliamları, şehitleri görmezden gelenlerden çok ama çok sıkıldık... İstemiyoruz...
Koca dehşetinden ölmemek için silahı ateşleyen bir anneye 24 yıl ceza isteyen yasalar; terörü övenlere, sokakları ateşe verenlere, ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlere, on binlerce sivilin katledilmesine, vatanı uğruna şehadeti yaşayanlara, terör örgütüne kaçırılan evlatlara, yetimlere, öksüzlere, evlat ateşiyle kavrulan analara babalara da “evet haklısın” demeli ve terörü-teröristi övenlere de hak ettiği en ağır cezaları vermeli...
Çünkü bu tiplerin her yerde destursuzca yer alması vatanı için canla başla uğraşanlarda hayal kırıklığı yaratırken “çakalların da güç bulup sahaya inmesine” sebep oluyor!
Terörün geçmişini, maşalarını, oyunlarını ve son yıllarda yaşanan dönüşümü yer verdiğim “Kardelenler Misali” kitabımın giriş kısmında şu paragrafa yer vermiştim; “Sevgiyle ve ilgiyle beslemeden, yüreklerindeki öğrenme heyecanlarına yeni yeni kapılar aralamadan, ufka doğru uzanıp hayallerine ulaşmalarını sağlayacak merdivenleri inşa etmeden, yön bulmaları ve aydınlanmaları için meşale misali yanmayı göze almadan; sağlıklı nesillerin yeşermesini ve Türkiye adına boy vermesini nasıl beklersiniz?
Kısaca Kaf Dağı’nın ardındaki Güneş gibiydi Güneydoğu’nun huzura olan sevdası ve hasreti...”
Evet huzura duyulan hasret son yıllarda bitti ve evlatlar, şehirler, umutlar “Kardelenler Misali” açmaya başladı... Ve Türkiye adına daha fazlası açacak... Şimdi sıra içimizdeki, ekranlardaki, kurumlardaki, STK’lardaki ve daha nice yerdeki kurtların başını cesurca ezmekte!