Geçtiğimiz hafta, hala bildiğini okuyan, sahadaki gidişatı, biz izleyen taraftarlar gibi, parasını alıp saha kenarında durup izleyen bir teknik çalıştırıcımız vardı ki, tanımlamamın çok da ağır kaçmadığını düşünerek kendimi biraz rahatlattım.
Geçtiğimiz hafta yazdığım “Kim takar taraftarı?” başlıklı yazımı yazarken, attığım başlıkla ilgili olarak, “Acaba çok mu agresif, ağır bir başlık oldu” diye biraz kararsız kaldım. Hatta bir an biraz yumuşatayım, başka bir başlık atayım diye düşünmedim değil.” Ama o kadar kızgındım ki, “boşver kalsın”, şu anki durumu analatacak daha başka bir tanımlama bulamadım” dedim ve bıraktım, değiştirmedim.
Geçtiğimiz hafta, hala bildiğini okuyan, sahadaki gidişatı, biz izleyen taraftarlar gibi, parasını alıp saha kenarında durup izleyen bir teknik çalıştırıcımız vardı ki, tanımlamamın çok da ağır kaçmadığını düşünerek kendimi biraz rahatlattım.
Pereira’nın umurunda bile değil. Birileri sahada çırpınıp dururken, adamın sahada tutmakta ısrar ettiği oyuncuları bizler gibi sadece izlemekle yetindi. Hiçbir şey yapmadı. Sahada hata üstüne hata yapanların sayısını sayamaz oldum. Hiç de iyi oynamayan bir takımın karşısında bile yapılan hatalarla sahadan mağlup ayrıldı. Ali Koç’un kayıtsız şartsız Pereira’nın eline teslim ettiği, iyice unuttuğu Fenerbahçe bu durumdaydı..
Yönetim var mı, yok mu, onun umurunda değil. İstediğini yapıyor. O kadar ki, sahada formsuzluğun gösterisini yapan sadece ismen var gibi görünen futbolcuları sahada tutarak takım ruhuna “el fatiha” okuttu. Umurunda değil Fenerbahçe, umurunda değil içi yanan gidişatı yaşlı ve kızgın gözlerle izleyen taraftarlar.
Maçı izlerken bakıyorum, varlığından övgüyle sözettiğimiz birkaç futbolcu bile hata sayısında rekor kırdılar. Gustavo’nun yaptığı golle sonuçlanan pas hatalarinı göremeyen bir Teknik sorumlumaz vardı sahada. Berissa ve Rossi için söylenecek tek şey onlardan çok daha iyi oynayacak onlarca futbolcu var Türkiya Ligleri’nde demek yanlış olmaz.
Pelkas o oynayanlardan daha mı kötü ki, onu yedek kulübesine hapsedip küstürdün, Mert Hakan sahada dökülenlerden çok mu kötüydü. Gustavo hiç bu kadar kötü olmamıştı. Oynadığı yerde hiç de güven vermeyen sağ bek mevkiinde otnayan Tisserand ne iş yapar. Onun yerine Türkiye’nin iyi sağ stoperlerinden olan, ligi tanıyan Serdar Aziz neden yedek kulübesine mahkum edilmiş. Önunde kanat onayan Ferdi’yi çok mu abarttık acaba. Veya Tisserand ile kimyaları mı uymuyor. İkisi de hiçbir şey yapmadılar. Tabii ki bunu görecek olan sahadaydı. Oralarda genç Muhammet daha iyi oynamaz mıydı? Ya sağ kanatta sadece koşan, ileride hiçbir şey yapmayan Osayi Samuel’e ne demeli. Serdar Dursun üzerinde ısrar edilmeli miydi?
Asıl şaşırtıcı olan ise Valencia nerede? Takımla çalışmalara başlamış. Aman ne güzel.. Bir iki haftadır, takımda yer bulmaya başlayan Crespo’dan söz etmeden geçmeyeyim. Allahı var, sahada çok koşuyor, mücadele ediyor. Galatasaray derbisinde attığı muhteşem son dakika golü unutulmadı. O günden beri oynadığı karşılaşmalarda sahada ve en önemlisi sahanın her yerinde var ve çok da iyi mücadele ediyor.
Mesut Özil için söyleyecek hiçbir şeyim yok. Sahada mutlaka olması gereken bir yıldız. Antep’te attığı golü herkes atamazdı. Sahada yaptığı ince işler ise sadece ona mahsus hareketler.
Orta saha o kadar kötü ki, üçlü savunmanın en formda adamları Atılla Slazai ve özellikle de Kim son haftalarda yaptığı hatalarla öne çıkmaya başladı.
Bir süredir yaptığı yanlışlarla takımını alt sıralara kadar sürükleyen Pereira tüm ikazlara karşın, özellikle de bildiğini okuyan tavrına rağmen, suskun duran ve durumu görmezden gelen Başkan Ali Koç ve yönetiminin ne yapmak istediği pek de anlaşılamıyor. Bu anlayışla ve bu Teknik Direktörle takımının iyice zirveden uzaklaşmasını bekliyor sanırım.
Eldeki kadroyu hiç iyi kullanamayan, hala transfer isteyen Pareira’nın, takımı nerelere taşıyabileceği konusunda daha ne beklenir anlamak mümkün değil..
Orada kimseler var mı? “Kim takar taraftarı” derken haksız mıydım!