Geçtiğimiz hafta yazımın başlığı "Futbolumuzun Başı Ağırıyor" idi.
Süper Ligimiz’de sorunlar var. Hala standartı yakalayamadığımız “VAR” konusu futbolumuzda hiç beklemediğimiz sorunlu bir görüntü yansıtıyor. Ta başından beri VAR konusunda tam hazır olmadan aceleci bir uygulamayla yola çıktık. Hakemlerimiz şu anda VAR’ı olması gerektiği gibi kullanamıyorlar.
Onuncu haftasını tamamladığımız Süper Ligimiz’in ilk beş haftasında hakemlerimiz oyun içinde birçok pozisyonda VAR’a sık sık başvurularıyla futbolcular üzerinde alışkanlık oluşturdular. Öyle ki, zaman zaman futbolcular, hakemin VAR’a başvurması için zorladıklarını çok gördük. VAR’ı kolay kullanan hakemlerimiz, oyun içinde kendilerinin verebilecekleri kararlarda bile kolay yolu seçerek VAR’a başvurdular.
Bu konu çok eleştirlldi. Bu eleştiriler sonrasında Süper Ligimiz’in son beş haftasında hakemlerimizin VAR’ı kullanmaktaki kolaycılıkları tamamen tersine döndü. Bu kez de VAR kullanma konusuda iyice “ketum” davranmaya başladılar. VAR’a başvurmadıkları birçok konuda yoğun olarak eleştirildiler. Burada, bir parallel uygulama biçiminin varlığı da iyice hissedilmeye başladı. Hakemler oyun içinde birçok pozisyonda VAR’a başvurmadıkları gibi, VAR hakemleri de o pozisyonlarda hakemleri uyarma konusuna pek hassasiyet göstermediler. Açıkçası bu durum, ilk beş haftanın tam tersi eleştirilerin, iyice ayyuka çıkamasına yolaçtı. VAR bu kez daha çok eleştirilmeye başlandı.
VAR konusu sadece bizde değil, Avrupa’da başta Fransa olmak üzere birkaç ülkede de tartışılıyor. O ülkelerde futbolcular, takımlar ve teknik adamlardan VAR konusundaki şikayetleri giderek artmaya başladı.
Oralardan bizlere ne kadarı ulaşıyor pek bilemiyoruz ama bizim ligimizde uygulanan ve her şekilde yoğun eleştiri ortamı yaratan VAR, giderek sorun olacağa benziyor. Süper Ligimiz’in onuncu haftasını geride bıraktık ama, VAR’daki yanlış uygulama eleştirilerinin “kurgu gibi farklı yerlere çekilmeya başladığını görebiliyoruz.
VAR’ı yanlış kullanan hakemlerimiz veya yanlış kararların yarattığı ortam futbolumuzun geleceği için kafalardaki soru işaretlerini giderek netleştirmeye başladı.
Takımlarımız VAR konusundaki şikayetlerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar. Bu şikayetler başka başka ortamların varlığının konuşulmasına ortam hazırlamaya başladı. Unutulmaması gereken birşey var ki; Süper Ligimiz’in şu an ilk on haftasını daha yeni geride bıraktık. Giderek şampiyonluk mücadelesinin ön plana çıkacağı karşılaşmalara gelmedik. Anadolu takımlarının da lige ağırlıklarını koydukları bir Süper Lig mücadelesi bizleri bekliyor.
Bunu görmek ve anlamak için fazla çabaya gerek yok. Şu an Süper Ligimiz on hafta sonundaki puan durumuna ve sıralamaya birazcık dikkatli bakmak yeterli. Ligin ilk üç sırasında, iyi futbolları ile, sıralamadaki yerlerini hak eden üç Anadolu takımı var. Lider 19 puanlı Alanyaspor. Hemen arkasında; 18 puanlı ikinci sıradaki Sivasspor, üçüncü ve dördüncü sırada 17 puanlı Yeni Malatyaspor ve Fenerbahçe var.
Diğer şampiyonluk adaylarından Trabzonspor 16 puanla beşinci, Galatasaray 16 puanla yedinci ve Beşiktaş; 15 puanla sekizinci sırada. Bu arada 16 puanlı yedinci sırada, geçtiğimiz yıl son haftalara kadar şampiyonluk potasında olan, bu yıl lige iyi başlamamasına rağmen son haftalarda toparlanan Başakşehir’i de unutmayalım.
Bundan sonraki haftalarda, alınacak bir iki galibiyetle Süper Ligdeki bu sıralama çok farklılaşacaktır. Ligde artık “cicim ayları” geride kalacak ve kıran kırana mücadelenin yaşanacağı haftalar gelecek.
On haftadır, konuşulan, tartışılan hakemlerimizi iyice “zaaf”a uğratan VAR konusuna ivedilikle çözüm bulunmasının zamanı geldi de geçiyor. Bu “zaaf” ortamında “hatalar yumağı”nın sahalara yayılması, Süper Ligi sancılı bir ortama sürükleyebilir, daha şimdiden dillerde dolaşan “kurgu” söylentilere neden olabilir. Hakemlerimiz sıkıntılı. Başta TFF ve özellikle MHK olmak üzere iyice sorun olmaya doğru giden bu durumu ortadan kaldırmalılar.
Futbolumuzun “baş ağrısı kronik migren”e dönmek üzere.