Şimdi dönüp kapitalizmin bize dayatması olan 'Efsane Cuma'ya bakalım.
Aslına bakarsanız o cuma, Amerika kıtasında hasat sonu elde edilen nimetlere şükredildiği, sonbaharda kasım ayının son perşembe günü kutlanan Şükran bayramının ertesi günü olan cuma. Ve çok üzülüyorum ki biz bu cumayı çok yanlış anlıyoruz. Bu cumayı ben de yerinde göreceğim diye geçtiğimiz sene ilk defa ‘Kara Cuma’da New York’taydım. Evet fiyatlar görece güzel indirimdeydi, insanlar bilinçli bir şekilde sıkılmadan kilometrelerce uzanan kuyruklarda sabırla sırasını bekliyordu, mağaza çalışanları da bir o kadar bilinçli ve hazırlıklıydı.
Şimdi dönüp kapitalizmin bize dayatması olan ‘Efsane Cuma’ya bakalım. Ne efsanesi bu tam bir rezillik. Biz ne zaman böyle bir millet olduk Allah aşkına? İnsanlar savaşın ortasında her gün bir çocuğun cenazesini toprağa verirken, bizimkiler bir tane mont, bir tane pantolon için savaşıyor. Ya bu kadar mı acizsiniz, bu kadar mı düşkün durumdasınız. Hiç gördünüz mü bilmem ama kar kış demeden Halk Ekmek kuyruğunda bekleyen insanlar bile sırasını biliyor ya da ihtiyacından fazlasını almıyor. Kimse kusura bakmasın da alın size kapitalizmin farklı bir tarifi; el alemin Amerikalısı hindisini yemiş şarabını yudumlarken, bizimkiler saç baş pantolon için kavga ediyordu. Neyse ben sosyal medyada dolanan bu görüntülerden bir kadın olarak çok rahatsız oldum ve utandım, umarım o saç baş kavga edenler siz de kendinizi gördükçe utanırsınız!