Süreç daha da uzuyor, virüsün mutasyonlu hali daha da tehlikeli ve bizler dikkat etmek adına hiçbir şey yapmıyoruz.
Mevsim normallerinden alakasız bir hava yaşadığımız çok doğru. Şubat ayında günlük güneşlik, mis gibi hava. Peki ya hafta sonu kısıtlamaları bu havaları yaşamamız için bir engel mi değil mi? Dün gözlemlediğim üzere değil! Kısıtlama neydi? Saat 17.00’ye kadar evimizin en yakınındaki fırın, bakkal, market ve kasaba yürüyerek gidebilelim. Bizim halkımız konuyu yanlış anlamış olacak ki, yürüyüşe çıkmak, kahvesini alıp güneşin vurduğu en güzel kaldırıma oturmak, bütün bir ev alışverişini yapmak için kısıtlama olan günü bekliyor. Sokaklar tıklım tıkış ana baba günü. Marketlere iğne atsan yere değmiyor. Hani nerde kısıtlama, nerede sosyal mesafe diye sorguladım dün bütün gün. Herkesin sokağa çıkabilmek için bir bahanesi var. Polis memurlar kimi çevireceğini şaşırmış durumda. Ya herkesin bir şekilde izni var, ya da herkes ekmek almaya çıkmış. Evet tam bir sene olacak, hepimiz aynı duyguları, aynı bıkkınlığı yaşıyoruz ama fark ettim ki hepimize müstahak bu yaşananlar. Düşünüyorum da restoran ve kafeler açık olsaydı kim bilir neler yaşanırdı?
Süreç daha da uzuyor, virüsün mutasyonlu hali daha da tehlikeli ve bizler dikkat etmek adına hiçbir şey yapmıyoruz. Bir sürü kayıplar verdik, çok üzüldük ama yine de akıllanmadık. Televizyonlar, radyolar, gazetelerde aylardır söyleniyor, yazılıyor, çiziliyor. Ama bizim halkımıza asla fayda etmiyor. İnanın dün gördüğüm kalabalıktan sonra hayretler içinde kaldım. Hep konuşuyoruz ya, ‘Mart’ta biter mi, Haziran’da biter mi, yazın kesin biter hiçbir şey kalmaz’ diye, benim inancım çok derinden sarsıldı. Bizler dikkat etmezsek, bilim adamları istediği kadar aşı bulsunlar daha da üzülmeye devam edeceğiz. Hiç zor değil, birazcık dikkat edebilsek belki de her şey çok farklı olacak.
Lütfen, maske, mesafe, temizlik...