Ay başında ailece gittiğimiz on günlük tatilde, tüm yaşanan olumsuzluklarına karşın geride kalanlarda, değdiğini hissettiren güzellikler de vardı.
Bu yaşanan olumsuzluklar geçtiğimiz yıldan bugüne kalan ve beklentilerimizi olumsuz etkileyenlerdi. Bu yıl Ege’nin bir çok tatil yöresi yaşadıklarından yorgun ve bitkin gibiydi.
On günlük tatil süresince yaşananlara rağmen, planladığımıza, yerine getirmekten büyük keyif alacağımız bir program daha ekledik.
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde okuduğum yıllarda Resim Atölyemiz’de İsmail Yüksel Erdoğan ve Gülseren Kayalı arkadaşlarımdı. Çok güzel arkadaşlıkları olan iki arkadaşım akademi sıralarında yollarını ayırmışlardı ama, kader onları ayırmadı. Yıllar sonra Ayvalık’ta birbirlerini buldular. Şimdi o güzel beraberliklerini sürdürüyorlar. Evliler ve üç yıldır “Gülseren Kayalı ve Yüksel Erdoğan Resim Atölyesi” adlı bir atölyeleri var. Atölyelerinde resim dersleri veriyorlar, resim yapıyorlar ve sergiler açıyorlar.
İşte bu gezimiz sırasında, öncelikli programımızda olmasa bile, eylül başında Gülseren Kayalı’nın Ayvalık’ta açtığı kişisel resim sergisini de ziyaret edelim dedik ve rotamızı Ayvalık’a çevirdik.
Sevgili Gülseren Kayalı, akademiden anımsadığım sevimliliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. O yıllardan aklımda kalan; yuvarlak gözlüklerinin altında yoğun saçlarının önünde yüzünün yarısını kaplayan güzel kahkülleriyle, yüzü pek gülmeyen ama, kalbinin güzelliği gülmeyen yüzünde bile etkili olan bir kızdı. Okuldan bir süre sonra ayrılmış, ben akademiden mezun olduncaya kadar okula dönmemişti. Sonraki yıllarda akademiye dönmüş ve okulu bitirmişti ama, geçtiğimiz yıla kadar uzun süre görüşememiştik. Sevgili Yüksel ile hiç ayrılmadık. Çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Geçtiğimiz yıl Gülseren ile birlikte Ayvalık’ta karşıma çıktılar, çok mutlu oldum.
O yuvarlak gözlükleri ve kahkülleri arkasında saklanan sevgili Gülseren, Ayvalık ve Cunda’nın kedilerinin bile hayranlıkla izlediği, kedileri tüm sevimlilikleri ile tuvaline taşıyan bir ünlü ressam olarak karşıma çıktı. Kedileriyle birbirlerini o kadar sevdiler ki, Ayvalık ve Cunda sokaklarında dolaştığında Gülseren Kayalı’ya mutlaka seranat yapacaklar ve peşinden ayrılmayacaklardır.
Özgün çizgileri, Ayvalık ve Cunda’yı sembolize eden yorumları ile, yörede yaşayan resimseverlerin çok sevdikleri bir hoca ve resim öğretmenidir Kedi Kadın Gülseren Kayalı.
O muhteşem kedili tabloları, eskiden günümüze sürekli yenilediği, yeni, özenli çizgilerini yansıtan son yapıtlarından oluşan, özel paspartolu tuvalerle tasarladığı tablolarının sergisini, Ağustos sonu Eylül başında Ayvalık Kültür Sanat Günleri kapsamında açmıştı. Sergisini ziyaret ettik.
Cunda Adası ve satıcılarını, kedilerini, çeşitli ve tadına doyulamayacak otantik yemek ve mezelerini, Ayvalık ve Cunda’nın özellikli tarihi dokularını, özgün çizgi ve yorumuyla tuvallerine aktaran Gülseren Kayalı’nın sergisi büyük ilgi gördü.
Bir kaç yıldır, Ayvalık’ta, özenle döşedikleri, otantik doku ve çizgilerin ağırlıkta olduğu resim atölyesi evlerinde sevgili ressam dostalarımız Gülseren ve Yüksel’i ziyaret ettik. Resim dersleri de verdikleri bu resim atölyesi; Gülseren Kayalı ve İsmail Yüksel Erdoğan imzalı yüzlerce tablo, çok zengin bir kütüphane tasarımında, dubleks bir müze görünümündeydi.
Tatil planlarımız arasına yerleştirdiğimiz dost duygusallığını yansıtan bu muhteşem sergi ziyaretinden arta kalanlar bunlardı.
İki gün kaldığımız Ayvalık’tan ayrıldık, tatil planımızı devam ettirdik.
BİR TUTAM TEBESSÜM
RESİM SERGİSİ
Sınıf öğretmeni, Barış ve sınıfını ilçelerindeki bir resim sergisini görmeye götürmüştü.
Öğretmenleri sergiyi gezmeye başlayan öğrencilerine sergideki resimleri heyecanla anlatmaya başladı;
- “İşte sanat budur, sanatçı budur. Bir ressam bir fırça darbesi ile gülen bir yüzü, ağlayan bir yüze anında çevirebiliyor”.
Öğretmenini dikkatle dinleyen Barış bir an içini çeker;
- “O da bir şey mi hocam. Babam bunu bir fırça darbesi kullanmadan da yapabiliyor” der.