ABD'nin Suriye'den ani çekilme tercihi, liderlikte adalet, bilgi ve karar saç ayağındaki dengenin önemini yeniden ortaya koydu.
Dünyanın başını ağrıtan bir konuda karar verirken duyguları devre dışı bırakmadan mantığın merkezde olması ve bilgi ile hareket edilmesi, kararın etki alanındaki bütünün çıkarlarının ve adaletin önde olması gerekli ve önemlidir.
Hayat bir tercih sürecidir. Bize sunulan çay ya da kahve tercihinden milyonları ilgilendiren bir konuya kadar hayatımız, tercihler yapmak ve sonuçlarına katlanmakla geçer. Ev ve iş ortamından siyasette ve devlet yönetimine kadar sürekli olarak yeni tercihler yapmak ve kararlar vermek durumundayız. Yönetici ve liderlerin, daha yoğun bir karar sürecinde oldukları bir gerçektir.
Liderin temel görevi; yönetim alanındaki sorunları çözmek, iş ve işlevlerin devamlılığını sağlamak için mevcut seçenekleri değerlendirmek, yeni seçenekler oluşturmak ve isabetli tercihler yaparak doğru kararı vermektir. Bu karmaşık karar sürecinde liderin; geleceği tahmin ve öngörü yeteneği başta olmak üzere zihinsel potansiyeli, temel kişilik özellikleri, konu ile ilgili bilgisi, çalışma arzusu ve kitlenin beklentileri etkilidir.
Asıl mesele kararın kime ve neye göre doğru olduğudur. Doğru karar; tercihin saç ayağındaki diğer belirleyici unsurlar olan adalet kavramı ve objektif bilgiye dayanmasıyla yakından ilgilidir. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun kararın; evrensel adalet anlayışına uyması, objektif bilgiye dayanması, başka akılların ortak süzgecinden geçmiş olması ve insanları rahatsız etmeyecek biçimde davranışa dönüştürülmesi elzemdir.
Trump’ın Kararı
Başkan Trump’ın, karar sürecinde temel kişilik özelliklerinin baskın rol oynadığı söylenebilir. Maddi çıkarların, anlık veri ve bilgilerin, bireysel etkileşimin, kendi aklının ürünü doğruların egemen olduğu karar sürecinde bütünün yararını içeren isabet düzeyi düşmektedir. Amerika’nın Ortadoğu ve özellikle ülkemizle ilgili duruşu bunun en açık kanıtıdır. Zira objektif bilgilere dayanmayan kararlar; bölge insanına adaleti sağlamadığı gibi çok ciddi bir istikrarsızlığa ve binlerce insanın canına mal olmuştur.
Amaç dünyanın liderliği ise her kararın temel ve vazgeçilmez önceliği tek başına bir ulusun değil, dünya insanı olmalıdır. Dünyaya liderlik öncelikle dünyaya adaleti getirmeye yönelik doğru kararları vermeyi gerektirir.
Terör örgütleri ile yakın iş birliği içinde olmak, kadim müttefiki olan Türkiye’yi adeta istikrarsızlaştırarak devre dışı bırakma gayretleri, alenen tehditler, Amerika adına verilen kararların, evrensel adaletten ve bilgiden yoksun olmasıyla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla Amerikan askerinin Suriye’den çekilmesi tercihi, arkasında bilemediğimiz hesaplar olsa da önemli bir hatadan dönülmüş doğru bir karardır.
Nitekim bölgenin gerçek sahibi ve sakinlerinin yurtlarından sürülerek terör örgütlerine meşruiyet kazandırma projesi üzerinden bölgenin yeniden parsellenmek istenmesi, sonu gelmez bir hevestir.
Devletimizin Kararlılığı
Amerika’nın bu hatadan dönmesinde devletimizin önemli bir etkisi olduğu kuşkusuzdur. Zira Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin, kararlı duruşu, bütün uğraşlara rağmen iç istikrarını sağlaması, hızla gelişmesi, bağımlı bir duruşu aşma çabası, bölgede yeni iş birliklerine girmesi, bölgenin mazlum halklarına kucak açması, uluslararası diplomasiyi başarı ile yürütmesi, sadece ülkemiz değil bölge ve dünya barışı adına önemlidir.
Dünyadaki bilinirliği hızla artan devletimizin yüklendiği rol, beraberinde yeni sorumluluklar da getirmektedir. Dolayısıyla ülkemizde eğitim, sağlık, savunma sanayi, alt yapı ve benzeri alanlardaki gelişmeleri yeterli saymamalıyız. Hangi arka plana sahip olursak olalım, devletimizi merkeze alacak bir kalp ittifakını oluşturmamız, birliğimiz, bütünlüğümüz, milli ve manevi değerlerimiz yanında objektif düşünme, araştırma, bilgi üretimi, markalaşma alanlarında daha büyük hızla yol alacak kararlar vermemiz gerekli ve önemlidir.