Enkazdan bu büyük felaketten geriye kalan, benim merhametli insanlarımın merhametli gerçeği olacaktır.
Ülkemiz koskocaman enkazın ortasında, acının içinden tek yürek olarak elbet çıkacaktır.
Elbet ölümlü acılar sarılamaz ama, yaralar iyileşecektir.
Elbet evler, öyle böyle tekrar yuvaya dönüşecektir.
Enkazdan bu büyük felaketten geriye kalan, benim merhametli insanlarımın merhametli gerçeği olacaktır.
Felaket sonucu ölümler, onca yıkılmış yuvalar, o topraklarda tekrar hayat bulacaktır.
Çaresizlikle bu kadar yüz yüze gelmişliğimiz elbette vardır ama, bu felakettin aynadaki yüzü dayanılır gibi değil.
İnsanlarımız, "orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür" diyerek, belki de ömründe hiç görmediği köylere koşa koşa gittiler.
Merhameti ile yardıma koştular.
Milyonlarca iyi insan.
Milyonlarca hayırlı el.
Kimi sesini çıkararak, kimi sessizce iyilik yaparak koştular.
Sessiz iyilik o kadar çoktu ki.
Allah.
Kim ne yaptı iyi biliyor.
Deprem olunca şiddeti ile kocaman bir coğrafyamızı darmaduman etti.
Toprak adeta yerinden kalktı ve kayarak başka yere oturdu.
İnsan ve tabiat çok benzeşir birbirine.
İnsanlarda iyi insanlar ve diğerleri var diye ortadan ayrıldı.
Hiçbir fotoğraf bu kadar net olmamıştı.
Kimin ne kadar ne umuru ve ne umuru değil, termometre hassaslığında ortaya çıktı.
Kimin ne kadar iyi niyetli, kimin ne kadar kötü niyetli olduğu ortaya çıkan insanlar.
Belki de hayatımızda ülkemiz hiç bu kadar şeffaf olmamıştı.
Yalan söyleyen insanlar.
İftira atan insanlar.
Sahtekarlık diz boyu insanlar.
Her taşın altından ne kötülük bulabilirim diye çabalayan insanlar.
Kamera önünde elinde sıcacık eldivenleri, ayağında kürklü botları, kaşmir atkıları ile ağlayan, kamera kapatınca kahkahalarla gülen insanlar.
Aman benim söylediğimi tt olsun, başlık olsun, sosyal mecralarda paylaşılsın derdinde insanlar.
Derdi devamlı bağcıyı dövmek olan insanlar.
Ölüm var.
Susmalıyım.
Kusmamalıyım.
Ağzım köpürmemeli.
Depremin şiddeti belli de.
Bu insanların, sahtekarlık şiddeti belli değil.
8, 9, 10 şiddeti var gibi.
Ve sahtekarlık çadırı olsa da, hatta bu çadırı kim kurarsa kursun, bunlar içeri doluşsalar.
Bunlara rağmen.
Her şey yok olsa bile yine umut vardır.
O umut, yaşlı amcanın bir küçük şişe su alıp bu bana akşama kadar yeter diyerek, teşekkür ederek, ikinci bir şeyi almak istememesinin ferasetidir ve terbiyesidir.
Hayata katlanmanın yolu işte bu insanlardır.
Kalbini iyiliklere açan insanlar iyi ki varsınız.
Sağ olun.