Bir yaşayan havacılık efsanesi olan Madalet Grabbe Başusta, bu alandaki başarılarını dünya çapında kazandığı ödülleriyle tescilledi. İş dünyasında da dünyaya adını duyuran Başusta, ülkesine, halkına olan duyarlılığıyla da Türk kadınına rol model oldu.
Madelet Grabbe Başusta, A.B.C Planör Brövesini aldıktan sonra paraşütçü sertifikası alarak Paraşüt Milli Takımına seçildi. Ülkemizi dünyanın birçok yerinde başarıyla temsil etti. Daha sonra da Tayyareci-Pilot brövesini aldı. Türkiye'de üç hava aracını bröve ve sertifika alarak kullanabilen sayılı kadın havacılarımız arasına girdi. 1955 yılı haziran ayında kadınların da Hava Harp okuluna alınmaları için Milli Savunma Bakanlığına dilekçe verdi. Dilekçesi kabul edilerek 1955 yılı Ekim ayında Hava Harp Okuluna ilk kadın öğrenciler alındı.
Öte yandan Madelet Grabbe Başusta'nın Babası Ahmet Vehbi Reyal, İstiklal Madalyası sahibidir. Erkek kardeşleri vefat ettikten sonra İstiklal Madalyası'nın son sahibi oldu.
YURT DIŞINDAN GELEN ÖĞRENCİLERE ÖĞRETMEN YARDIMCILIĞI YAPIYORDU
Madelet'in adının anlamı gibi adil oluşu, onu diğer öğrenciler arasında sözü dinlenen, saygı duyulan bir kişi haline getirmişti. Öte yandan Madelet’in motorsuz C brövesini gencecik yaşında almaya hak kazandığı yıl, Türkiye, Kuzey Atlantik Antlaşması’na dâhil olduğunu belirten Hüseyin Başusta, şöyle devam etti:
"Bunca güzel hatıranın üstüne, yurt dışından gelen öğrencilere yapılan öğretmen yardımcılığı görevi eklenmişti. Madelet, 1399 numaralı motorsuz uçuş C brövesini almış, sonsuz hatıralarla Ankara’ya dönmüştü. Okuluna devam ediyor, iyi derecede İngilizce öğreniyor ve Almancasını geliştiriyordu. Edibe Subaşı, Etimesgut’a davet ediyordu bu küçük öğrencisini. Davet edildiği yer, paraşüt kursuydu."
Madelet'ten dersler alan Amerika'dan gelen öğrencilerden birisi Madelet'in hatıra defterine şunları yazmıştı. Yazdığı kısa not ise onun işini ne kadar ustalıkla ve rahat yaptığını anlatıyordu; "Siyah saçlı Madelet’i tanıyor musun? Ona ben İnönü’de iken rastladım. Uçabiliyordu ve paraşütle atlayabiliyordu. Durduğunda şarkı söylüyor ve çok güzel dans edebiliyordu. "
DÜNYA İKİNCİLİĞİ GETİREN PARAŞÜTE GEÇİŞ
Edibe Subaşı'nın paraşüt kursuna davet etmesi Madelet'i çok heyecanlandırmıştı. Bu branş onu bulutlara yine dokunduracak ve katıldıkları, uluslararası hava gösterilerinde takım halinde dünya ikinciliği getirecekti. Hüseyin Başusta, Madelet'in lise bitirme sınavlarıyla çakışan o tarih hakkında şöyle konuştu:
"Bulutlara dokunmanın yeni imkânı belirmişti ve havacılığa gönül vermiş Madelet çok heyecanlanmıştı bir daha. Edibe Hanımın daveti İtalya, Almanya ve Hollanda’da gerçekleştirilecek hava gösterilerine dairdi. Bu gösterilere Türkkuşu’nun kadın paraşütçüleri de çağırılmıştı. Bu müthiş heyecan veren teklifin önünde bir mâni vardı: Avrupa’daki gösterilere gidecekleri tarihler Madelet’in lise bitirme sınavları ile çakışıyordu. O yıllarda liseyi bitirmek için yapılan sınavın telafisi çok ağır bir prosedüre tâbiydi. İmtiyaz gösterilmesi için gerçekten hakiki bir gerekçe sunmak ve bu gerekçedeki vaatlerin yerine getirilmesi gerekiyordu. Madelet, çaresizce hocasının yanına vardı. Gösterilerin onun için ne kadar önemli olduğunu ve hayallerini anlattı. Memlekete hizmet etmenin bir yolunun da bu olduğuna inandığını kaydetti ve bu hizmet için yardım istedi. Hocaları, zamanın Türk Hava Kurumu genel başkanına durumu anlattılar. Mustafa Zeren tarafından alınan özel iznin altında Millî Eğitim Bakanı’nın imzası vardı. Paraşüt hocası,
“Gözün aydın Madelet!” diyerek ona müjdeyi verdi. Paraşüt eğitiminin ardından Avrupa’ya gidebilecekti ve gösterilerin ardından bitirme sınavına girebilecekti. Madelet, bir kez daha bulutlara dokunacaktı ve bu defa başka bir göğün altında, karasularında başka bir dilin konuşulduğu memlekette yapacaktı bunu."
ATATÜRK'ÜN NAAŞINA GÖKYÜZÜNDEN PARAŞÜTLE ÇİÇEK
Madelet Grabbe Başusta'nın gözyaşlarıyla hatırladığı anılarından biri de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşının 10 Kasım 1953’te Anıtkabir’e nakliydi. O gün, Anıtkabir’e nakil sırasında Madelet de hocalarıyla beraber Atatürk’ün naaşına eşlik edenler arasındaydı. Daha sonra eğitmenliğini yapacağı Magister uçağının arka koltuğundan heyecanla aşağıya, Atatürk’ün naaşına eşlik eden mahşeri kalabalığın Anıtkabir’e yürüyüşlerine bakıyordu.
Olağanüstü bir görüntüydü. Madelet, elinde tuttuğu küçük paraşüte konmuş, kasımpatı çiçeklerini gözyaşlarıyla Anıtkabir’in üzerine bırakmıştı.
ÜÇ HAVA ARACINI KULLANABİLEN DÜNYADAKİ SAYILI KADIN PİLOTLARDAN
Usta paraşütçü olan Başusta, takımıyla beraber dünya ikinciliği kazandı. Magister uçaklarını da ustalıkla kullanan Başusta, kendinden sonra gelen havacılara da o dönemde öğretmen yardımcılığı da yaparak büyük bir başarıya imza attı. Öte yandan bu üç hava aracını da kullanabilen dünyadaki sayılı kadın pilotlardan birisi oldu. Başusta, Türkiye adına Paraşüt Milli Takımı'nda yer alarak birçok uluslararası yarışmaya ve hava gösterilerine katıldı.
AKŞAM OKUL SABAH ÖĞRETMEN YARDIMCILIĞI YAPTI
Hüseyin Başusta, eşi Madelet'in bu sırada eğitimini de ihmal etmediğini anlattı. Elbette bir yandan öğretmen yardımcılığı yaparken, bir yandan da eğitim hayatını sürdürebilmesi zordu.
Madelet eğitimini de ihmal etmiyordu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde eğitimine devam ederken, devam mecburiyeti nedeniyle havacılıkla beraber aynı anda vakit sıkıntısı yaşadı.
Pilot ve paraşüt eğitmenliği devam ederken, örgün olarak devam zorunluluğu talep eden bir fakültede okuması çok güçtü. Bu nedenle hukuk eğitimini bırakmak zorunda kaldı. Bir yıl sonra, yine Ankara Üniversitesi’nin İktisadi Ticari Bilimler Akademisi’ne kayıt yaptırdı. İşletme Fakültesinin gece bölümüne girdi ve öğretmenlikle beraber öğrenim hayatına devam etti. Akşam okula, sabah öğretmenlik görevine devam ettiği sırada bir yakınları jet uçağı ile düşüp şehit olmuştu. Üstüne, yapılan rutin muayenede kalp rahatsızlığı teşhis edilmişti. THK İnönü Planör Uçuş Kampında başlayan, Ankara Etimesgut’ta devam eden, önce öğrenci sonra yardımcı öğretmen olarak süren havacılık serüveni böylece 1961 yılında son buluyordu.
“Sen kızsın, anlamazsın bu işlerden” cümlesine karşı gelmesinin karşılığını sonuna dek almıştı.
Hollanda’ya Delf Havacılık Üniversitesi’ne başvurmuş, uçak mühendisi olarak altı ay burs sahibi olmuştu. Felemenkçe öğrenmiş, bir yılın ardından Türkiye’ye dönmek zorunda kalmıştı. Ankara Üniversitesi’nin yanı sıra Amerika’ya gitmiş, orada Tuft Üniversitesi bursiyeri olmuştu. Bütün bunları havacılık aşkıyla yapmıştı ve nihayet Ankara’ya dönmüş, üniversiteyi bitirmiş, KLM Havayolları’nda yine havacılıkla ilişkili bir iş yapmaya başlamıştı.
İkinci müdürlüğe kadar yükselen yöneticiliği bir çekilişle kazandığı uçak biletiyle, hayatı bambaşka bir yola dönüşecekti.
ÖDÜLÜNÜ MONACO PRENSİNİN ELİNDEN ALDI
Azerbaycan ve Türkiye arasında dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin gelişmesi alanında yaptığı hizmetlerden dolayı “Bakü Avrasya Üniversitesi” akademik kurulu tarafından Fahri Doktora diploması ile taltif edildi. 28 Haziran 1999 yılında Almanya'dan yılın iş kadını seçildi ve ödülünü Monaco Prensinin elinden aldı. Başusta, sahip olduğu imkanları Alman ve Türk halklarının kaynaşması ve entegrasyonu için harcaması, Almanya'daki yetkililerin de dikkatinden kaçmadı ve Federal Almanya Cumhurbaşkanı tarafından 2001 yılında Liyakat madalyası ile ödüllendirildi.
Bremen Belediye ve Senato Başkanı Dr. Henning Scherf 400 kişinin katıldığı bir toplantıda, Madelet'e içtenlikle sarılarak "Sizi tebrik ederim. Cumhurbaşkanlığı'ndan aldığınız liyakat nişanı ile Bremen'i onurlandırdınız." demişti. Belediye ve başkanı ve senato başkanın herkesi gururlandıran bu sözleri Hürriyet Gazetesinin Avrupa baskısında manşetin üstünde büyük haber olarak yer almıştı.
KADIN JET PİLOTLARINA YOL AÇTI
Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından biri olan Sabiha Gökçen'le de tanışıyordu ve o dönemde Türk Hava Kurumu Paraşüt bayan milli takımındaydı. En büyük hayali jet pilotu olmaktı.
Ancak, o yıllarda hava harp okuluna bayan öğrenciler alınmıyordu. Bu sebeble, 1955 yılı Temmuz ayında, kızların da jet pilotu olabilmesi için Millî Savunma Bakanlığına dilekçe verdi. Dilekçesi kabul edildi. 1955 yılı Ekim ayında sekiz genç kız o zaman İzmir, Güzelyalı'da bulunan Hava Harp Okuluna kabul edildiler. Ama Madelet o sırada hastalandığı için çok istediği halde jet pilotu olamadı. Madelet Başusta, Hava Kuvvetlerindeki jet pilotu kadınlarımızın gökyüzünde uçmalarına vesile oldu.
19 yaşında, motorlu uçak, planör ve paraşütle atlama eğitimi almak amacıyla dünyanın çeşitli ülkelerinden Türkiye’ye gelen onlarca gence, Türk Hava Kurumu Türk Kuşu kampında öğretmen yardımcılığı yapan Başusta, disiplinli ve başarılı çalışmaları sebebiyle Paraşüt Türk Milli Takımı’na seçildi. Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde yapılan çeşitli paraşütle atlama gösterilerine katıldı. 1975 yılında Alman ve Türk kadınların kurucusu olduğu, “Bremen Türk Alman Kadınlar Birliği” adlı derneği kurdu.
DEPREMZEDELERLE 1 AY ÇADIRDA YAŞADI
Hayatı boyunca duyarlılığı ile rol model kadınların en iyi örneklerinden biri olan Madelet Grabbe Başusta, 1999 yılındaki yıkıcı depremde Amerika'daki işlerini yarıda bırakıp deprem bölgesine gitti. Yaklaşık 7500 kişinin yaşadığı Adapazarı'nda kurulan Emirdağ çadır kentine ilk yardımı götürenler arasında yer aldı ve bir ay bu çadır kentte depremzedelerle beraber omuz omuza mücadele ederek yaşadı. Bremen Türk Alman Kadınlar Derneği ile birlikte büyük bir yardım kampanyası düzenleyerek Adapazarı’nda Karaman Köyünde Bremen Mızıkacıları Yetimhane ve kreşini yaptırdı. Kendi sermayesinden katkıda bulunarak çocuk yuvasını bitirerek Çocuk Esirgeme Kurumuna burayı bağışladı. Yaptığı hizmetlerden ötürü Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce de Altın Madalya Beratı ile ödüllendirildi.
Kısacası Madelet, Planör (motorsuz "C" brövesi no.1399), Paraşüt ( sertifika no: 11188) uçak ( Teyyareci- pilot brövesi no: 825 ) gibi üç hava aracını sertifika ve bröve alarak kullanmayı başarmış sayılı genç kızlarımızdan biri olmayı başarmış, 1963 yılında Almanya'ya çalışmaya giden işçilerimiz ve ailelerine, kurduğu dernekle maddi ve manevi destek olmuş, özellikle Bremen eyaletinde Türklerin, Alman halkıyla entegrasyonu için aktif olarak çalışmış ve sayısız etkinlikler düzenlemiştir. Gurbetteki insanlarımıza ışık olmuş, bu çalışmaları takdir görmüş ve Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau tarafından liyakat madalyası ile ödüllendirilmiştir. Ayrıca, kendisine Bakı Avrasya Üniversitesi akademik kurulu tarafından Fahri Doktora verilmiş, Almanya'nın en büyük özel konut geliştiricilerinden biri olan İnterhomes AG 'nin kurucu ortağı olmayı başarmış ve en önemlisi, her zaman hemcinslerine Türkiye'de ve yurt dışında yardımcı olmayı amaç edinmişti. Madelet, bir kadının kendi çabalarıyla özgürleşmesine bir rol modeldir. Cesaret, özgüven ve kendi becerileri ile sadece Türkiye'de değil, birçok alanda kendi kuşağının erkeğinin çok önündeydi.
Madelet'in kitap ve romanın yazarı Başusta son söz olarak şöyle dedi: "Madelet hayatını her zaman çeşitlendirmeyi başarmış, hatta, beni 4 ay gemiyle dünya turu yapmaya ve ardından da Kuzey Kutbuna Svalbart adalarına gitmeyi ikna edebilmiş, hayat vizyonu çok yüksek ve gerçekten hayatı hakkında birkaç roman yazılabilecek hatta, hayatı film yapılması gereken sıra dışı bir kadındır."
Madelet'in uzun yıllar Bremen Türkiye Fahri Konsolosluğunu yapan Yasemin isminde bir kızı, Enver ve Aylin isminde iki torunu vardır.
Madelet, torunları, Hüseyin'in oğlu Berkay ve Hüseyin'in torunu Barlas'la birlikte, sağlıklı ve daha uzun yıllar yaşadıklarının takdir edilmesinin gururuyla sıra dışı anılarıyla hayatını sürdürüyor..