Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına geçtiğimde, televizyon ekranında, artık sık sık rastlayacağımız, genel konusu kar yağışlarının olduğu hava raporlarından biri vardı.
Ha geldi, ha gelecek derken, yolunu beklemekten bir hal olduk. İstanbul’un hatırlayabildiğim geleneklerinden biri; “yılbaşı kutlamaları” yaparken, ara-sıra pencereden baktığımızda kar atıştırdığını, sabahın erken saatlerinde ise; İstanbul’un birçok yerinde yerlerin beyazladığını görürdük. Bunu “yeni yılın ilk karı” diyerek sevinçle karşılardık.
Bu yıl da öyle olacak diye bekledik ama, ara sıra soğuk ve rüzgarlı gün ve geceler olmasına karşın, değil kar yağmak, güneşin sık sık kendini gösterdiği günler geçirdik. Yeni yılın neredeyse ilk haftasını geride bırakacağız, kıştan pek eser yok İstanbul’da.
Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına geçtiğimde, televizyon ekranında, artık sık sık rastlayacağımız, genel konusu kar yağışlarının olduğu hava raporlarından biri vardı. Ülke genelinde ve özellikle batı ve orta Anadolu’da ilk kar yağışı görüntüleri haberlerinin verildiği İstanbul’a yakın yerlerdeki kar kalınlıklarından söz ediliyordu ve en çok kar yağan bölgeler olarak hep ilk sıralarda yer alan kayak merkezlerimizden; Kartalkaya’da kar kalınlığının 106 santimetreyi bulduğu anlatıyordu. İzmit, Kartepe’de ise 76 santimetreyi bulmuştu. Artık ülkemizin orta Anadolu ve batıya yakın yerlerinde de beyaz örtülerin kendini göstermeye başladığından söz ediliyordu. Geçtiğimiz günlerde ise İstanbul’a geleceğinin habercisi olan Trakya’nın bazı yerlerinde de beyaz örtü yer yer kendini göstermeye başlamıştı.
Bir yılı geride bıraktık. Yeni yılın neredeyse bir haftasını kat ettiğimiz şu günlerde Allah’tan çok soğuk havaların kendini gösterdiği günlerle henüz tanışmadık. Dar gelirli için kabus olması beklenen doğalgaz faturalarının bütçelere nasıl bir yük getireceğini göremedik ama pek de rahat bir kaç ay geçiremeyeceğimizi çok net görebiliyoruz.
Allah dar gelirliye acıyor. Bu sıralarda havalar beklenen de daha yumuşak geçiyor. Bu nereye kadar devam eder bilinmez ama İstanbul’a çok yakın yerlerden; Kartepe, Kartalkaya ve Bolu Dağı ve Uludağ’da kar kalınlıkları beklenenden çok daha hızla yükseklere ulaştı bile. Bu gidişattan yansıyan fotoğrafı anlatmak gerekirse, şöyle bir görüntüden söz edebiliriz; ocak, şubat ve hatta marta kadar sarkan, oldukça sert bir kış olacak gibi. Genelde, son yıllarda İstanbul’da bu aylarda kış mevsimi kendini daha çok hissettiriyordu. Bu yıl da öyle olacağa benziyor. Kısacası; İstanbul’da ısınmada doğalgaz tüketimi konusunda en çok zorlanacağımız aylara girdik.
Geçim sıkıntısı, çarşı-pazar bilinmezleri, her yeni yıla girerken davetsiz misafir olarak kapımızı çalan çarşı-pazar ve temel tüketim maddelerine yansıyan zamların yanı sıra, ısınma için olmazsa olmazımız doğalgaz fiyatları ve ona bağlı olarak bütçelerin kabusu olan elektrik faturaları, İstanbul’da yaşayan dar gelirlilerin bütçelerini en çok zorlayacak olgulardır.
Bugün yazımı yazarken; başlığını; “İstanbul’dan İnsan Manzaraları” olarak atmış ve neredeyse her gün toplu taşımanın yaşandığı her yerde rastladığım, artık klişeleşen “İnsan Manzaraları”nın yansıdığı fotoğraflardan söz edecektim ama, dünden beri hava raporlarına yansıyan kar görüntüleri ve kış haberlerini öne aldım ve burada yazdıklarımla bu haftayı kapadım. İstanbul’dan insan manzaraları ile ilgili yazıyı daha geniş kapsamlı olarak haftaya öteledim.
Her kış olduğundan daha da fazla zorlukların yaşanacağı bir üç aylık dönem İstanbul’u bekliyor. Hazırlıklı olalım!
BİR TUTAM TEBESSÜM
HAMAM MUHABBETİ
İki kadın, hamamda, kurna başında muhabbet etmektedirler. Laf kocalarına gelir. Kadınlardan biri;
- “Senin eşin sana para veriyor mu?”
- “Vermez olur mu. Ne zaman istesem hiç düşünmeden, hem de istediğimden fazlasını veriyor!”
- “Aaaa. Nasıl alıyorsun, bana da söylesene. Benimki bana hiç para vermiyor”
- “Çok kolay. Tartıştığımızda, annemin evine dönerim bir daha da asla eve dönmem diyorum!”
- “Eeee!..”
- “O da çıkarıp fazlasıyla yol parası veriyor!”