Toplumdaki varlığımızın en önemli göstergelerinden biridir kendinizi markalaştıran kişisel imajımız.

Sosyal yaşamınızın her alanında yansıttığınız kişisel imajınız sizin hakkınızdaki etkileyici ilk izlenimdir. Yansıttığınız ilk izlenim kişisel imajınızın etkinliği açısından çok önemlidir. Bu konuda etkili olan davranışınızın akılda kalınırlığıdır, bunu güçlendiren fark edilmenizde en etkili görsel iletkenlerden biri olan, sürekli size uyum sağlayan renkler veya sürekli kullandığınız renklerden biridir, veya vücut dilinizin net anlatabildikleri, konuşma tarzınız, alışkanlık haline getirdiğiniz vurgulamalarınız olabilir.

Ancak, “toplumsal” olmanızda en önemli imajınız, size özel olan, sizi yansıtan, sizin ilk akla getiren kalıcı özelliklerinizden biridir.

Kısacası; sizi en iyi anlatan yansıttığınız ilk izlenimlerinizdir.

İlk izlenim, oluşma ortamı ve süresine göre değişebilir. Farklı koşullar altında ve farklı zamanlarda, kişiler hakkında edinilen ilk izlenimlerin oluşturulma süreci değişiklikler gösterebilir. Telefonla iletişimlerde bu süreç, 10-15 saniye aralığında oluşabildiği gibi, yazılı iletişimlerde ise bu süreç çok daha uzayabilmektedir.

Yüz yüze iletişimlerde ise, süreç ve etki daha farklıdır. Yüz yüze, iki kişi arasında oluşacak potansiyel ilişki birçok faktörün etkisindedir. Ancak bu gibi durumlarda, ilk izlenimin oluşma süresii “ilk dört dakika engeli” diye nitelendirilen baraj sürecinin aşımına göre değerlendirilebilir.

“İlk dört dakika engeli” nedir?. “İlk dört dakika engeli” adlı kitabın yazarları Leonard ve Natalie Zunun tarafından ayrıntıları ile ortaya atılmıştır. Bu konuyu şöyle anlatmaktadırlar; “Dört dakika kadar kısa bir süre içinde kişiler arasındaki ilişkilerin temeli atılmakta, ilişki, devam ettirelebilir hale getirilir veya ilişki yüzeysel bırakılır yada iletişimin önemi göz ardı edilir”. İlk karşılaşanlar, genelde ilk dört dakikalık süreçte ilişki kurabilecek ortamı yaratabilirler veya o ilişki sadece ilk karşılaşma ortamlarında olabilen geleneksel ilişkinin ötesine geçmez. Birbirlerinden uzaklaşırlar.

Yazar Zuninler’e göre bu süre neden “dört dakika”dır?

Zuninler belirtilen bu süreyi, sosyal ortamlarda, kişilerin, ilişkilerini sürdürmek ya da ilişki kurmak için gerçekleştirdikleri eylemleri, farklı zamanlarda ve değişik yerlerde sürekli gözlemleyerek saptamışlar.

Belirlenen bu süreç, her tür ortam için geçerlidir,

Genel olarak ilk izlenimlerin oluşma sürelerinde en belirleyici olan etken, kişilerin kendi özelliklerini nasıl ortaya koyduklarının yansımasında segileyecekleri yeni görünüşleri, davranışları ve konuşma tarzlarında netleşmektedir.

İlk izlenim oluşturan kişilerin; öncelikle görünüş, ikinci olarak ses tonu ve vurgulaması, üçüncü olarak da, kişinin söyledikleri ve söyleyiş biçimi önem taşımaktadır.

İlk izlenimin ilk dört dakika barajı aşıldığında o kişiyle ilgili bir imaj biçimlendirilmektedir.

İlk izlenimin oluşabilmesi için en belirgin ve etkili ögesi görünüştür. Görünüşün ilk izlenimdeki etkisini arttıran ise, vücut dilinin anlaşılır kullanılabilmesidir.

Konuşma, konuşmada anlam kazandıran abartıya kaçmadan yansıtılabilen, anlaşılır vurgu ve görsel etki yaratabilecek çok abartılı olmayan, genelde beğenilen renklerin iyi kullanılabilmesidir.

BİR TUTAM TEBESSÜM

DELİ AKLI!

Akıl hastanesi bahçesinde ileri geri dolaşan bir akıl hastası uzaktaki dolaşmakta olan hasta bakıcıyı yanına çağırır.

- “Kantine git bana çabuk beş şişe koka kola getir” der.

Hasta bakıcı hastanın bu emrivaki tavrına çok kızar ve hastaya beş tokat atar, “al işte kolaların” der ve hastanın yanından hızla uzaklaşır.

Aradan bir süre geçtikten sonra yine aynı hasta, bir kez daha gördüğü o hasta bakıcıyı yanına çağırır ve bu kez hiç bir şey söylemeden hasta bakıcıya beş tokat atar.

Beş tokatı yiyen hasta bakıcı “ne oluyor” diye kızıgınlıkla tepki verir.

Hasta, hasta bakıcının tepkisine gayet sakin, “Koka kolaları içtim, depozitolu şişeleri geri getirdim abi!” diye yanıt verir ve oradan uzaklaşır.