Geçtiğimiz hafta "İklim değişiyor o halde, tarım da değişmeli" başlıklı bir yazım vardı.

Geçtiğimiz hafta "İklim değişiyor o halde, tarım da değişmeli" başlıklı bir yazım vardı.

Umarım okumuşsunuzdur. Çünkü, bu konuda konferanslarda aldığım tüm notları sizlerle paylaşıyorum. Tüm gayretim, çocuklarımıza yaşanacak bir dünya bırakmaktır.

Hatırlarsanız geçtiğimiz hafta katıldığım Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından tarım ve gıda üretiminin iklim değişikliği ile karşı karşıya kalacağı tehdidin boyutlarını ortaya koyan "Türkiye'nin İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik" başlıklı raporun detayları basın ve sektör temsilcilerinin katıldığı toplantıda açıklanmış sizlerle paylaşmıştım. Üçüncü bin yıla doğru giden dünyada en önemli sorunlardan bazıları nüfus artışı, iklim değişikliği ve terör..

İklim değişikliği, tarım ve gıda üretimine olumsuz etkileri ile göçü tetikleyen unsurlar ve dolayısıyla dünyadaki göç hareketlerine, meteorolojik hareketlere ve canlıların giderek yok olmasına gibi birçok gerçek senaryo ile karşı karşıya olduğumuz aktarıldı..

Görünen o ki, artık doğaya karşı yıkıcı olan yanlış tercihler, yatırım ve teşvikler ile birlikte tarım alanları ve su havzalarını yanlış kullanmayı göze alamayız.

Elbette, “Gelecekte düşük maliyetli ve/veya yeni teknolojiler icat edilebilir, vb.” denilmeden ve daha fazla beklenmeden neler değişmeli? tüm bu konuların detaylarını TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik paylaşımıyla aktarıyorum.

1. Türkiye’de Tarım Üretim Havzaları, değişen iklim şartları dikkate alınarak belirlenmeli. İklim değişikliğinin tarım havzalarımıza etkileri balıkçılık dahil tüm tarım ürünleri için araştırılmalı ve iklim değişikliğine uyum politikaları bilimsel çalışmalara göre geliştirilip uygulanmalıdır.

2. İklim değişikliğine göre acilen Ulusal Arazi Kullanımı Planlaması yapılarak gelecekte öne çıkacak olan tarım alanları ve su havzaları gecikmeden ve tam anlamda koruma altına alınmalıdır.

3. Hem değişen iklim şartlarına hem de bitkilerin su ayak izine göre doğru yerde, doğru bitki türünün seçilmesi ve doğru zamanda ekilmesi teşvik edilmeli, örnek pilot çalışmalar ve bilimsel araştırmalar ile iyi tarım ve hayvancılık uygulamaları ülke geneline yaygınlaştırılmalıdır.

4. Akılcı su kullanımıyla suya olan talebin azaltılması ve suyun tasarruflu kullanımı için sulama birliklerinin ve çiftçilerin örgütsel ve kurumsal kapasitesi eğitim ve doğru teknoloji kullanımı teşvik edilerek geliştirilmeli, su havzaları ile tarım havzalarındaki su kullanımı ve yönetimi entegre edilerek suyun teknik ve idari yönleri de birlikte ele alınmalıdır.

5. Yağmur suyunu tümüyle toplayıp kullanabilmek için su sarnıçları gibi geleneksel su hasadı yöntemlerinin tekrar yaygınlaştırılması ile birlikte sulama suyu ihtiyacını yerel olarak karşılamak için yağış yavaşlatıp, yaygınlaştırıp ve toprağa yedirilerek yağmur suyu hasadı yapılmalıdır.

6. Açık su yüzeyleri, su kanalları, toprak yüzeyi ve bitki köklerinden olan buharlaşma ile birlikte su şebekelerinden olan ve yanlış sulamadan kaynaklanan kayıp kaçaklardan kaynaklanan su kayıpları mümkün olduğunca doğru bir alt yapı, eğitim ve teknoloji kullanımı ile azaltılmalıdır.

7. Katma değeri çok küçük fakat su ayak izi çok büyük olan tarım ürünlerinin ihracatına kısıtlama getirilmeli, su ayak izi yüksek olan ürünlerin ithalatının sürdürülebilir olması için de geldikleri ülkelerin iklim ve su kaynaklarına dikkate alınarak uzun vadeli bağlantılar yapılmalıdır.

8. Kuraklık, sel, dolu gibi sayısı ve şiddeti artan meteorolojik afetlerden korunmak için meteoroloji mühendisliği, meteorolojik okur yazarlık, tarımsal meteoroloji, tarıma yönelik erken uyarı ve daha kapsamlı sigorta uygulamaları ülkemizde yerel risklere özgün olarak geliştirilip çeşitlendirilerek yaygınlaştırılmalıdır.

9. Güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilebilir enerji kaynakları kullanılarak tarımda damıtılmış deniz suyunun ve/veya arıtılmış olan (gri) kirli/tuzlu sulama suyunun tekrar tekrar kullanımı yoluna gidilmeli.

10. Tarım ve gıda sektörü ile ilgili yatırım ve teşviklere mutlaka o bölgenin değişen iklimine göre karar verilmelidir. İklim değişikliğine uyum sağlayamayacak ve artık tarımla kalkınamayacak olan bölgelerimizin kalkınma stratejileri değiştirilip daha fazla geç kalınmadan tarım dışı yatırımlar ile başka sektörlere kaydırılarak Marmara Bölgesi’ne sıkışan sanayinin yükü azaltılmalıdır.