Gerçek bir gönül insanı, çok okuyan ve bilen bir dosttan davet aldım, Türkiye'nin birçok ilinden ve de yurt dışından gelecek çocuklarını karşılayacak bir yuvaya konuk oldum bu defa. Tokat'ın Almus İlçesi'ne bağlı Hubyar Köyü'ne…
Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler Yavaş yavaş ölürler Okumayanlar, müzik dinlemeyenler Vicdanlarında hoşgörü barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler Alışkanlıklarının esiri olanlar Her gün aynı yolları yürüyenler Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler. Elbiselerinin rengini değiştirme riskini bile girmeyenler, Bir yabancı ile konuşmayanlar…
Pablo Neruda bu satırları ile tüm zamanların en iyi şiirlerinden birini yazmış.
Bir dostun davetine uydum Gerçek bir gönül insanı, çok okuyan ve bilen bir dosttan davet aldım, Türkiye’nin birçok ilinden ve de yurt dışından gelecek çocuklarını karşılayacak bir yuvaya konuk oldum bu defa. Tokat’ın Almus İlçesi’ne bağlı Hubyar Köyü’ne…
Almus Baraj Gölü Metropolden ayrılıp, uzun bir yolculuğun ardından muhteşem güzelliği ile Almus Baraj Gölü karşıladı bizleri. Duru göl; üzerinde kentin yansımaları, maviden yeşile, turkuaza dönen renkleri ile görsel bir şölen sundu bizlere…
Festivali yapılan vişne, ağaçlardan kaldırımlara yayılmış. Söğüt, kavak ağaçları coğrafyanın su zenginliğinin ürünleri adeta. Baraj gölünde suyunun yükselmesi ile oluşan adacıklar ve yarımadalar görülüyor. Keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cennet buralar.
Gelmeden önce izlediğim video görüntülerinin ötesinde, artık dokunduğum ve soluduğum bir gerçeklik, ne mutlu…
Hubyar Köyü Yöre türküleri eşliğinde, ozanların sesi ile Hubyar’a vardık. Daha attığımız ilk adımlarla dostluk, içtenlik ve gülen gözler sardı çevremizi. Yol arkadaşım yöreyi tanıttı, kendimizi tanıttığımız anda hiç tereddütsüz kapılarını açıp, sohbetlerini, duvazlarını, mis gibi ayranlarını paylaşıyorlar. Denize karışan damlalar gibiyiz, ne mutlu…
Farklı zamanlarda belgesel ve filmlere konu olan tarihe iz bırakan Hubyar Köyü Meydanı girişindeki yazılanlarda olduğu gibi;
“Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım Sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz…”
1500 yıllarda Horasan’dan gelerek bölgeye yerleştiği düşünülen Hubyar Sultan’ın iyi eğitim almış (fermanlarda kutbül arifin), her inançtan insan tarafından sevilen bir önder olduğu biliniyor.
“Adımız miskindir bizim, düşmanımız kindir bizim Biz kimseye kin tutmayız, kamu âlem birdir bize…”
Sosyal hayatlarında, ibadetlerinde kadını bir bütünün parçası olarak gören, lokmasını kırka bölerek paylaşan, güzel ahlakı ve hoşgörüyü ilke edinen bu güzel insanlarla buluştum. Ne mutlu…
Yöresel kıyafetlerini ‘üçbeş’ olarak adlandıran kız çocuğundan, yaşlı teyzelere kadar üstlerinde gökkuşağını taşıyan ve beni adeta büyüleyen hanımlara da buradan selam olsun yeniden.
Etkinliğin ilk gününde türbe ziyaretleri, kurban ritüeli, sofra duaları ve dostların buluşma heyecanı, akşam yapılan muhteşem Hubyar Semahı ile son buldu. Semah dönenler adeta kendinden geçercesine büyük bir aşkla, huşu içinde ayrı bir dünyaya yolculuk edercesine, izleyen canları da hayran edecek tarzda su gibi akıp gitti. Gün battı, gölgeler doğdu usulca, sohbetler demlendi çaylarla beraber, vardığımız her evin önü neşe ve enerji doldu.
Yörenin tanınmış ozanı Âşık Hancı’nın evine konuk olduk, eşi ve diğer misafirleri ile anılarını, hikâyelerini doyulmaz muhabbetini dinledik, yaşayan bir insan hazinesi buldum karşımda. Türküleri ile Anadolu’yu gezdik derin ve huzurlu uykumuza dalmadan önce…
Tekeli Yaylası Sabahın ilk ışıkları ile dostların ülkesindeki rüya yolculuğumuz devam etti. Tokat Yöresi’nin en yüksek yaylası (2646 m) Tekeli Yaylası soğuk pınarları, coşkun gözeleri, laleler, sümbüller, menekşe ve mantar çeşitleriyle ün salmış. Sütünün, kaymağının, yoğurdunun tadına doyulmazmış. Derelerden akan sular, çiçeklerin başındaki arılar, etrafta öten kuşlar bizlerle konuşur gibiydi adeta…
Yurtiçi ve dışından gelen yediden yetmişe, kadını erkeği ile her inançtan insanı bağrına basan büyük yüzölçümü ile dalgalı kırsal yapısı ile Tekeli Yaylası, daha yüzlerce yıl bu eşsiz ritüele ev sahibi olacak inanıyorum, tüm içtenliğimle diliyorum.
Sazı, sözü, semahı ile bir kültür ve inanç yolculuğunu binlerce can ile paylaşırken, serin esen yayla rüzgârları ile kanatlanıp uçuyorum seyreyliyorum âlemi…
Başka bir diyar bu diyar, biliyorum. Unutulmaz,
Adı Hubyar!
Metin: Deniz Can, Fotoğraflar: İsmail Şahinbaş