Çemkirenler, el ele verip, diğer çemkirenlere çemkiriyor.

Malum kar yağdı.

Sanki ülkemizin başka hiçbir şehrinde kara ait hiç sorun yokmuş ve hiç sorun yaşanmamış gibi, günlerce İstanbul'u tartıştık.

Doğuda kapanan yollar yüzden arabada doğuran anneler yokmuş gibi.

Ya da sırtta 6 saat hastaneye taşınan insanlar yokmuş gibi.

Varsa yoksa İstanbul.

Mega kent.

Tabi ki sorunları ve vatandaşa yansıması rakamsal olarak fazla oluyor.

Konuşsak ne ala.

Tartışsak ne ala.

Yok biz öyle değil.

Biz oradan cayır cayır ikiye ayrılıyoruz ve başlıyoruz kavga etmeye.

O yol kimindi, bu yol kimindi, herkes birbirine çemkiriyor.

Çemkirenler, el ele verip, diğer çemkirenlere çemkiriyor.

Karayolları, büyük şehir belediyesi, ilçe belediyeleri hepsi birbiri ile kavga ediyor.

Kar yağmış.

Ülkem ortadan cart diye ikiye ayrılmış.

Oncular ve buncular.

Kimse kimsenin gözyaşına bakmıyor, demediğini bırakmıyor.

Mesela.

Kendi oturduğunuz apartmanda, sitelerde de öyle, ikiye atılmak bölünmek o kadar kolay ki.

Bizim site ağaçlık, koca koca asırlık cam ağaçları var.

Ben ve herkes tabiat çok güzel, ağaçlar çok diye görerek ve bilerek aldık evlerimizi.

Sonrası.

Öyle ya zaman geçiyor.

Ağaçlar şahane büyüyor

Evimizin manzarasını kesiyor, denizi göremiyoruz diyerek ağaçların kesilmesini isteyen insanlar imza topladı.

Benim gibi ağaçların kesilmesini istemeyen insanlar çemkirdi.

Hadi bakalım cayır diye ikiye bölündük.

Ve sitenin ortak WhatsApp hesabı var.

Orada en küçük kıvılcım, kavga çıkması için bahane bekler gibi.

Demem o ki.

Bizim insanımızın doğasında, ikiye bölünmek taraf olmak ve çemkirmek hali inanılmaz kolay boyutlara geldi.

Son zamanlarda, her anlamda, hayatın insanlara yüklediği şartların farkındayım.

Bunun sinir sistemine yaptığı zararın da farkındayım.

İnsanlık her zaman bir sınavdan geçer, bu sınavın sonuçları menfaatlerimize, çıkarlarımıza göre olmamalıdır.

Kötü günler var kabul.

Hava da çok soğuk kabul.

Ama kötü günler bütün insanlığın merhamet sınavıdır, bunu iyi bilmeliyiz.

Biz böyle cayır cayır ikiye ayrılmışken, birbirimize çemkirirken, böyle zamanlarda hayatın nefesi bile soğuktur hiç unutmayın.

Çaresiz insan çok var.

Çok yorulduk.

Hayat yeteri kadar zor.

Az çemkirin.

Funda'nın aklındakiler..

... Fatma Girik.

Uzun süredir tedavi olduğu hastanede vefat etti.

Mavi gözlü, güzel kadın, Türk sinemasının en kıymetli oyuncularından idi.

Karakterli bir kadın olmak ona çok yakışıyordu.

Onurlu bir kadın olmak ona çok yakışıyordu.

Bir sanatçıya ne yakışıyorsa o fotoğrafa sahipti.

Hayatı boyunca dobra dobra konuştu.

Hayatı boyunca hiç saklanmadı, yaşadıkları ile gözümüzün önünde idi ve oyunculuğun en güzelini bize sergiledi.

Yazılanlara bakılırsa.

Herkesin yüreğinde taşıdığı bir kadınmış meğerse.

Tabutu omuzlarda taşınırken, aynı zamanda yüreklerde de taşındı.

Nur içinde yatsın güzel gözlü kadın.

Mekanı cennet olsun.

Funda'nın aklındakiler..

... Ebru Şallı.

Küçücük oğlunu ağır bir hastalıktan kaybetti.

O günden beri kadına demedikleri lafı bırakmayan başka kadınlar var.

Ebru Şallı'nın oğluna üzülme, ağlama, yas tutma zamanlarını ve hallerini beğenmediklerini yazıyorlar.

Analık üzerinden demedikleri lafı bırakmıyorlar.

Ebru Şallı ne dese olmadı.

Ve kadın en sonunda başkalarının ona söylemesi gerekenleri sanki aynanın karşısına geçti ve kendi kendine söyledi.

YouTube'da.

Ne dedi.

"Allah kimseye vermesin ama her anne babanın başına gelebilir.

Bu bir dünya, yarın ne olacağı belli değil, bu durumu yaşayan tek anne sen değilsin, bir tane daha oğlun var, ailen var".

Ne kadar ayıp değil mi?

Kadına bunları diğer kadınlar söyleyeceğine teşekkür edeceğine, o kendi kendine söylemiş. Kendini teselli etmiş.

Bu ayıp Ebru'ya söylemediğini bırakmayan merhametsizlere gelsin.