Hani şu son dönem akreditasyon, üyelik taliplileri var ya sözüm onlara ve içeride, dışarıdaki yandaşlarına.

Önce, futboldan uzak bence gündeme dair birkaç söz edelim, sonrasında yazının başlığına dair kısma geçeriz.

Gazetemizin devamlı okurları bilir.

Yayın hayatımıza başladığımız ilk günden bu yana içeriğinde bisiklet sporuna en geniş yer veren spor sayfalarına sahibiz.

Başta Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu olmak üzere birçok bisiklet turunu yerinde takip eder ve sayfalarımızdan okurlarımıza ulaştırırız.

Elbette ki içeride göz bebeğimiz Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’dur ve yeri bizim için de bisiklete gönül verenler için de çok başkadır.

TUR 2020 için geri sayım başlamışken, Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Erol Küçükbakırcı da geçtiğimiz günlerde 56.Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun muhtemel parkurunu açıkladı.

12 Nisan’da Efes Antik Kenti’nden başlayacak 8 etaplı TUR'un rotasında Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Bursa Uludağ tırmanışı var.

Geçtiğimiz yıl sonrası World Tour kategorisinden düşürülen ve bu yıl Proseries olarak düzenlenecek yarış bu kez Sultanahmet’te değil 19 Nisan’da İstanbul Üsküdar’da sona erecek.

TUR’a dair takvim ve parkur geçmiş yılların aksine bu kez erkenden açıklandı.

Bu iyi bir gelişme. Şimdi beklentim(iz) ise TUR’a katılacak takımlar ve sporcuların da son anda değil önceden netleştirilip açıklanması.

Federasyon ve Organizasyon Komitesi umarım bu anlamda da elini çabuk tutar ve 56. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu hak ettiği değerde takımlar ve sporcularla koşulur.

***

Geçmişte Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) için ‘üyeleri arasında spor gazetecisi olmayanlar var’ söylemiyle spor sahalarına giriş, akreditasyon hakkı mücadelesi veren ve bir şekilde bugün bu görevi Gençlik ve Spor Müdürlüğü adına üstlenen Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) cephesinde son günlerde enteresan, bir o kadar da akıllara zarar işler oluyor.

Her önüne gelenin akreditasyon, üyelik talebi ile kapısına dayandığı Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde asıl işi balıkçılık, internet sitesi üzerinden yasa dışı bahis reklamcılığı, menajerlik v.s olup ta bir şekilde spor gazeteciliğine bürünmüş ve akredite hatta üye olanları biliyorduk ta; son dönemde ‘bana da akreditasyon verin, üye yapın’ diye türeyenler ve bu yolda her türlü dalavereyi çevirenleri nereye koyacağız onu bilemez olduk.

Üstü kapalı yazıyorum biliyorum ama biz 40 kişiyiz birbirimizi biliriz.

Hani şu son dönem akreditasyon, üyelik taliplileri var ya sözüm onlara ve içeride, dışarıdaki yandaşlarına.

Beyler, bayanlar merdivenden kayanlar.

Bakın meslek zaten dibe vurmuş.

Spor gazeteciliği amigoluğa dönmüş, itibarı kalmamış.

Hal böyleyken bir de sizle uğraşmayalım ne olursunuz.

Hadi şimdi aklınızı başınıza alın ve ortalığı karıştırmayın.

Bu iş öyle her heves edenin yapacağı bir iş değil.

Hele hele sizin hiç ama hiç yapabileceğiniz bir iş değil!

Yazımın başlığında da dedim ya…

Herkes bildiği işi yapsın, heves ettiği değil.

Bilmem anlatabildim mi?

Yoksa daha açık ve net mi yazayım bir sonrasında?

***

Yakından tanıyanlar bilir reklamı sevmem.

Ama düşündüm de şimdi yazacağımdan imtina ederek mesleğe yanımda başlayan ve 7 yıldır erkek egemen spor medyasında ayakta kalmayı başaran program partnerim Pelin Koç’un emeğine haksızlık ediyorum.

Efendim ben deniz Pelin Koç ile birlikte her Salı 21.00, 23.00 arası canlı yayında konuklarımızla Bengü Türk TV’de ‘Sporda Son Söz’ ü söylüyor, dilimiz döndüğünce tabii ki futbol ağırlıklı olan biteni yorumluyoruz.

Hani olur da ne konuşuyoruz diye merak edeniniz olursa bu akşam sizi de bizi izlemeye Bengü Türk TV’ye bekleriz.