Güvenilir ürün demek, temiz, hijyenik, güvenli, en yüksek kalite standartlarına sahip olması gerek demek.
Güvenilir ürün demek, temiz, hijyenik, güvenli, en yüksek kalite standartlarına sahip olması gerek demek. Helal ürün sertifikasyon ise, dini kaideler ve standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını teyit etmesini ve buna bağlı olarak, uygunluk verilmiş kabul edilirliği olan bir belge. Bu ister gıda sektörü olsun ister turizm sektörü olsun veya kozmetik için de haram olarak bilinen her şeyde helal ile ayrışıyor.
Elbette dünya değişiyor, küresel ölçekte eski alışkanlıklarımızı teknolojiyle birlikte hızlı değişimlere ayak uydurarak geliştirmeli, karşımıza çıkan fırsatları ve tehditlere karşı önlem alarak ilerlemeliyiz.
Bahsettiğim konuysa, Helal Gıda belgelerinden ve helal ürünler pazarı...
Pazar çok büyük, yaklaşık 6 trilyon dolar.
Gıda 1,17 trilyon dolar, tekstil 243 milyar dolar, turizm 151 milyar dolar, kozmetik 56 milyar dolar,
Helal ekonomi 3,9 trilyon dolar ve finans 2 trilyon dolar.
Helal sertifikasyonlarında duran ilk birkaç başlık ile pazarın ne kadar cezbedici olduğunu görebilirsiniz.
Ancak çok acı bir gerçek var ki o da sertifikasyon sisteminde Müslüman ülkelerin söz hakkına sahip olmaması.
Düşününki, Helal Gıdanın veya helal ürünün helal olması sadece Müslüman insanlara özgü bir kavram olsa bile bu pazarı görüp, erken davranan halk diliyle atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş bile.
Kısacası, Müslüman ülkeler helal alanında çok gecikmiş. Helal pazarı gayrimüslimlerin elinde ve onlar karar veriyor yani Müslüman olmayan ülkeler helal ürünü dolayısıyla helal ekonomisini yönetiyor.
Farklı ülkeler farklı sertifikasyon sistemi uyguluyor üretici-tüketici sertifikasyonu gibi ve ürünün
laboratuvar testleri, uygunluk testleri vb. gibi gibi..
Ancak farklı uygulanan sertifikasyonlar ihracatçının önünde çok ciddi bir engel olsa bile madalyonun diğer yüzü aslında kendi üretimine teşviktir.
Sertifikasyonun önemi çok büyük hani derler ya
“Güven kontrole mani değildir” diye meşhur laf var.
Hastanede doktor teşhis koyuyorsa veya mahkemede hakim hüküm veriyorsa güvenilir üründe de sertifikasyon o kadar önemli.
Peki, biz bu pazarın neresindeyiz?
İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı BM’den sonra en büyük teşkilat olan İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) adında Ekonomi Bakanlığı’na bağlı 36 üyesi olan bir helal akreditasyon şirketi kuruldu 2010 yılında.
Helal uygunluk testleri ile belgelendirme şirketi kurulalı tam 7 yıl olmuş.
Çok geç…
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da Dünya Helal Zirvesi vardı ve ben de o zirvede EGD iş birliğiyle yapılan konuşmacılar arasında yer aldım.
Konuşmacılardan Mr. Abdul Jinna Singapur Helal Grubu kurucu başkanlarından çok dikkat çekici bir konudan bahsetti. Bu örnek helal gıdanın haram döngüsüne girme riskine güzel bir örnek;
Dünyanın en pahalı kahvesi olan Kopi Luwak. Endonezya’nın bir tür cins misk kedisi, kahve tarlasından beslenerek dışkısından hazırlanarak elde edilen çikolata tadında bir kahve. Kilosu yaklaşık 350 avrodan satılıyor.
Bu bilgi karşısında helal sertifikasyonu alarak yola devam etmesi akıl almaz bir durum.
Neyse ki toplantı sonrası SMIIC makina mühendisi Yasin Zülfikaroğlu açıklama getirdi ve “işte bu kirli bilgi ile biz ilerlemeye çalışıyoruz” dedi. Hikayenin aslı şöyle;
Paradoxurus adı verilen Misk kedisi, kahve ağaçlarındaki kahve çekirdeklerini bütün olarak yutuyor. Çekirdekler hayvanın midesindeki enzimlerle fermantasyon geçiriyor ve dışkı yoluyla atılıyor. İşte bu dışkıdan hayvanın yuttuğu kahve çekirdekleri toplanıyor. Toplanan çekirdekler dezenfekte edildikten sonra kavruluyor.
Hikayenin aslı bu şimdi düşünün bu yolda Müslüman ülkelerin nasıl ilerleyeceğini…