Yenilenen İstanbul seçimi, liderlik sürecini tekrar gündeme taşıdı. Zira dünyayı daha yaşanır yahut yaşanmaz hale getirenler liderlerdir. Dolayısıyla lideri, diğer insanlardan ayıran özellikler, tarih boyunca merak edilmiştir.
Lider; temel kişilik özellikleri, yetenekleri ve gönül dünyası bakımından ortalama insandan farklıdır. Bu üç özellik grubunun, kendi içindeki yoğunluğu, derinliği ve gelişme düzeyi her bireye özel bir alaşım oluşturur. Liderlerdeki bu alaşım, daha gelişmiş, hızlı, derin ve sonuç odaklıdır.
Liderin Ruh Değerleri
Lideri diğer insanlardan ayıran temel kişilik özellikleri arasında ataklık, ihtiyat, planlı olma, ağırbaşlılık, sabırlı olma, objektif olma, geleceği tahmin, çalışkanlık, dışa dönüklük, özgüven, başarma isteği ve insanları etkileme gücü öncelikle sayılabilir.
Lideri ayıran yetenekler; hitabet ve ikna gücü, derin düşünme, sebep sonuç muhakemesi, gelişmiş hafıza, araştırma, uzay mekân algısı gibi kaynağını, yüksek beyin fonksiyonları, gelişmiş zekâ ve mantık düzeyinden alan özelliklerdir.
Lideri ayıran gönül değerlerine gelince bunlar daha çok ruh dünyamızın yansıması olan ahlak, adalet, merhamet, inanç, kültür, etik, samimiyet, bilgelik gibi alanlardaki duyarlılık ve derinliktir.
Acaba lider, kendisini farklı kılan kişilik özellikleri ve yeteneklerini kendi şahsına mı yoksa insanlar ve insanlık için mi kullanmaktadır? İşte bu belirleyici soru, liderin kaynağını etikten alan ruh ve gönül değerlerine odaklanmamızı zorunlu kılıyor. Zira kişilik özellikleri ve yeteneklerin, şahsi çıkarlar yahut kamu çıkarları için kullanılmasını belirleyen gönül değerleridir.
Günümüzün liderlik anlayışında temel kayıp işte buradadır. Zira bugün yeryüzündeki liderlerin, gelişmiş kişisel donanımlarını, giderek toplumsal amaçlardan kişisel amaçlara, benliğe ve nihayet mana değerlerinden maddeye yöneltmesi, insanlığı bir uçurumun kenarına sürüklemiştir.
Dolayısıyla kişilik ve yetenek olarak gelişmiş ama ruh değerleri zayıf liderler, bir ailenin yahut şirketin idaresinden bir devletin idaresine kadar tüm liderlik kademelerinde insanlığa zarar verme düzeyine gelmişlerdir. Bugün aileler hızla dağılıyorsa, aile şirketleri yeni kuşaklara geçemiyorsa, dünyanın hemen her tarafında insani krizler ve insanlık adına dramlar yaşanıyorsa, insanlık kendini tüketecek bir sanal yaşamla karşı karşıya ise ve belki de en önemlisi adalet ve hak kavramlarından uzaklaşılmışsa elbette karar verici liderlerin sorumluluklarını gözden geçirmeleri elzemdir.
İstanbul Seçimi
İstanbul’da yenilenen seçime bu anlayışla bakmak doğru olacaktır. Sonuçlar, ülkemizde demokrasinin belirleyici olduğunun gösterilmesi ile içeride ve dışarıda olası ataletin yenilmesi bakımından önemlidir. Aynı ilçenin sakini olarak tanıdığımız Ekrem İmamoğlu’nu kutluyoruz. Cumhurbaşkanımızın, Binali Yıldırım’ın ve Ekrem İmamoğlu’nun seçim sonrasındaki ilk açıklamaları, demokrasimizin kökleşmesi adına önemlidir.
Elbette sonuçlar; ilgililerce çok yönlü değerlendirilecektir, değerlendirilmelidir. Liderlik sürecinde algının önemi, toplumun beklentileri ve seçmenin psikolojik refleksinin çok iyi analiz edilmesi önemlidir. Ayrıca siyasette kurumsallaşmanın gereği, sadece sandığı önceleyen duruşun sakıncaları, kamudaki iş ve işlemlerde kayırma algısı, samimiyetin seçmene nasıl ulaştığı, ‘biz’ algısındaki erimenin nedenleri, gençlerin ne istedikleri, tepe lideri yönlendirecek kadronun dik duruşu ve basireti, ortak değerlere vurgu yapan gönül odaklı lider profilinin, neden partisinden daha yukarıda teveccüh gördüğü gibi konuların irdelenmesi önemlidir. Yukarıda sıraladığımız liderin gönül değerlerinin belirleyici olduğu unutulmamalıdır.
Bütün bunlardan daha da önemli olan seçmenin mesajının gerçekten alınması, uzlaşı ile çalışılması, seçim yorgunluğunu bir kenara bırakarak asıl gündemlerin yeniden yakalanmasıdır. Ülkemizin birçok alanda önemli mesafeler aldığı bir gerçektir. Bunu yeterli görmeyerek ekonomiden işsizliğe, bilimsel araştırmadan uluslararası ilişkilere kadar birçok alanda gelişmeye devam etmek, bunun için hep birlikte çok çalışmak, bir ve bütün olmak zorundayız. Zira birçok alanda devletimize yönelmiş tehdit algısı düşündürücüdür.
Unutulmamalıdır ki giderek yaşanmaz hale gelen yorgun dünyamızda fert ve toplum düzeyinde insanlığın refahı ve mutluluğu için kendisini ihmal edebilen, liderlik yaptığı insanlara gerçekten hizmetkâr olmaya aday kısacası insani değerleri serlevha eden liderlere olan ihtiyaç, her geçen gün artmaktadır. Ahlakı gelişmiş, hak, adalet, sabır konusunda örnek olan ve nihayet insanların gönlündeki tahtla buluşmayı, her türlü isteğin üzerinde bir hayat amacı olarak benimsemiş kişiliklerden söz ediyoruz.