Elma, mitolojik eserlerde, masallarda sembolik olarak kullanılan simgesel meyve..
Herakles‘e, “dünyanın ucunda, güneşin battığı, Atlas’ın gök kubbeyi taşıdığı yerde bulunan bir bahçedeki ağaçtan elma alıp gelme görevi” verildiğini bilirsiniz.. “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masalında, Cadı-Kraliçe’nin ödül olarak sunduğu kırmızı elmanın, onun hayatını değiştirecek olaylara nasıl sebep olduğunu da.. Hatta küçükken oynadığınız bir oyunda “Elma dersem çık, armut dersem çıkma!” dediğinizi hatırlarsınız mutlaka..
Isaac Newton’a ait Genel çekim yasası ve bu yasanın hep elma ile anılagelmesi.. “Da Vinci Şifresi” filminde, en can alıcı sahne olan şifrenin elma çıkması…
Önceki gün masamda beni karşılayan sürpriz "elma" olunca, aklıma gelen bilinçaltımdaki tüm elma ile alakalı cümleleri sıraladım..
Sürprizin sebebi, 22 Mart Dünya Su Günü'ydü.. Sürprizin sahibi ise Ak-Kim Kimya A.Ş. Genel Müdürü Onur Kirpi.
İştah açıcı kırmızı mı kırmızı o elma, sevimli ama bir o kadar bilgi dolu bir notla birlikte gelmişti..
“... 22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle, yaşam kaynağımız su hakkındaki bilgilerinizi tazelemek istedik." cümlesiyle başlıyor ve bir hayli şaşırtıcı bilgiyle devam ediyordu:
"Bir tane elmanın üretimi için 70 litre su harcanırken, bu rakam bir adet hamburger için 2 bin 400 litre, bir bardak süt için 200 litre, bir dilim ekmek için 40 litre olarak değişiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; su sıkıntısı gelecek 20-25 yıl içinde dünyanın birçok yerinde krize dönüşecek. Ve maalesef genel kanının aksine Türkiye su zengini bir ülke değil. Dünya Kaynaklar Enstitüsü’nün raporuna göre Türkiye, 2040 yılında su kıtlığı çekecek 40 ülke arasında 27. sırada yer alıyor. Nüfus artışı, şehir hayatına yönelim, sanayileşme ve mevcut havzaların nüfusa oranla yetersiz kalması nedenleriyle önümüzdeki 25 yıl içinde Türkiye’nin ihtiyaç duyacağı su miktarının, bugünkü su tüketiminin üç katı olacağı varsayılıyor.
Bundan dolayı suyun verimli kullanılması ve atık suyun kazanımı gitgide önem kazanıyor. Su yoksa hayat da yok."
"Ak-Kim olarak Türkiye’nin geleceğini önemsiyoruz." cümlesiyle devam eden notta, Tamamen Türk mühendisler tarafından geliştirilen ultrafiltrasyon membran modülünden bahisle, "Bu yöntemle atık suları geri kazanabiliyoruz, deniz suyunu tuzsuzlaştırarak arıtabiliyoruz ve içme suyuna dönüştürebiliyoruz. Özetle hem atık suların çevreye zarar vermesini engelliyor hem de suyun daha az tüketilmesine katkıda bulunuyoruz." ifadeleri yer alıyordu.
Suyu ve önemini bir kez daha hatırlatmak açısından dahiyane bir sürpriz.
Hazır konusu açılmışken, Dünya Gıda Örgütü'nün şu bir kaç ürkütücü rakamını da eklemekte fayda var:
Bir bardak çay için 75 litre, 1 bardak kahve için 140 litre, 1 adet portakal için 50 litre, 1 domates için 13 litre, 1 adet yumurta için 135 litre, 1 kilo biftek için 15 bin 500 litre su harcanıyor.
Onur Kirpi'nin bitirdiği cümleyle noktalayalım bu haftayı, "Herkesin temiz suya ulaşabildiği bir dünya dileğiyle...”