"MEMLEKET "AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI" TANIMIYOR" başlıklı geçen yıl kaleme aldığım yazımı hatırlatarak başlamak istiyorum.
“MEMLEKET “AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI” TANIMIYOR” başlıklı geçen yıl kaleme aldığım yazımı hatırlatarak başlamak istiyorum.
“Annem, Karadeniz’deki evimizin önünde küçük bir bahçe ile domates, biber, fasulye, patates, soğan vs. gibi sebzeler yetiştiriyor. Babam da annemle birlikte oyalanmak için 5-6 kovan alarak biz çocuklarına bal yapmaya çalışır. Yaklaşık 8 ay kaldıkları Karadeniz bölgesinde özellikle köyde kış yaklaşırken imece usulü yufkalar açar, makarna keser, tarhanalar ve marmelatlar yaparlar. Yıl boyunca, annem ve babamın hazırladıkları ve yetiştirdikleri ürünleri tüketiyorum. Hani otobüslerde görürsünüz yığınak gibi koli koli memleketlerden erzaklar yollanır ve memleketteki verimli toprakların özlemi ile meyvesini tüketiriz. Kısaca geçim zorlaştıkça bagajlardaki yükler de artıyor.
Sanırım benim gibi yüzbinlerce insan memleketten toprak kokusu ile gelen erzaklar ile geçiniyor. Onlar olmasa inanın açlık ve yoksulluk sınırı tavan yapmış olurdu. 29 yıl boyunca her ay açıklanır, “açlık ve yoksulluk sınırı.” Araştırma sonuçlarına göre hep aç ve yoksuluz. Merak edenler vardır mutlaka, içinde bakın neler var?…
Her yıl açıklanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasında bu yıl en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun 0,7 puan artarak %47,2, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay 0,1 puan artarak %6,2 oldu.
Kısacası zengin 0,7 artmış, fakir ise 0,1 puan artarak daha fakir olmuş.
Gelir eşitsizliği ise bir önceki yıla göre 0,007 puan arttı ve nüfusun %14,3’ü yoksulluk sınırı altında kalırken yoksulluk oranı %14,6 oldu.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), ağustos verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 1.505 lira, yoksulluk sınırının ise 4 bin 901 lira olduğunu açıkladı.
Yani, “açlık sınır” dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması tutarını ifade eder. Bakliyat ürünleri (kuru fasulye, kırmızı mercimek, barbunya) yumurta, peynir, süt, sebze-meyve, tereyağı, margarin ve zeytinyağı.. “Yoksulluk sınırı” ise, gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarıdır. Tabi aile bireylerden 2 kişinin aynı anda hasta olması veya maaş alamamasına yönelik sekteye uğrayarak, kira ödenmemesi durumlarında ve/veya özel ihtiyaçların karşılanmaması bu rakamlara dahil değil. Mutfak harcamasını olumsuz etkileyen diğer bir önemli gelişme ise mevsim şartlarına bağlı olarak genellikle yaz aylarında gerileyen fiyatlarının geçen aylarda yükselmesi.
TUİK verilerine göre, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre; nüfusun %68’i konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri veya borçları olduğunu %65,4’ü yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadığını ve %17,4'ü konut masraflarının hanelerine çok yük getirdiğini beyan etti.
Kısaca mecburi ihtiyaçları karşılayamama durumuna maddi yoksunluk deniliyor buna ve nüfusun %32,9’una tekabül ediyor.