Yılbaşı hemen ertesi, bir arkadaşımla beraber, bir alışveriş merkezinde yemek yemeye gidiyoruz.
Koridorda, iki gay arkadaşa rastlıyoruz, kıyafetler çok acayip, makyaj falan çok acayip, neyse bağırarak konuşuyorlar, tavırları davranışları taşkın, inanılmaz...
Arkadaşım diyor ki, gay olabilir, tamam kimin ne diyeceği olabilir ki, tamam, ama böyle isterik de dolaşılmaz ki isterik lafını duyunca kalakalıyorum...
Evet diyorum, bu tavırların, bu taşkınlığın adı bu.
Her yerde ben de varım, biz de varız, taşkınlığında dolaşmanın bir anlamı var mı bilemem ama bir adı olmalı.
İşte arkadaşım bu adı koyuverdi..
İsterik hal.
Sonra sohbete başlıyoruz.
Sadece kendi gördüğüm, kendi tanığım, kendi anladığım, gay arkadaşlara bakıyorum, çok şanslılar.
Bu ülkede şöyle çekmişler, böyle başlarına bir şey gelmiş, göremiyorum, inanamıyorum.
Bu başlara geliş, diğer insanların, diğer kadınların, diğer çocukların başlarına gelişten ne kadar fazla ne kadar farklı olabilir ki.
Onları farklı bir yere koyup, dertlerine düşelim..
Bence yıllarca bizi oyalamışlar, kandırmışlar.
Cinsel tercihlerine ya da cinsel eğilimlerine, şöyle demişler, böyle yapmışlar, aman da neler çekmişler.
Mutlaka istisna olanların istisna çekmişlikleri vardır, hikayeleri vardır.
Tüm insanların, çekmişlikleri, istisna hikayeleri olduğu gibi.
Bu ülkede, günde en az on defa cumhurbaşkanına, makamına şerefsiz derler, ama sıkıysa bir gay’e sen gay’sin de, bak sana neler ederler.
Bence çok şanslılar.
Her gazetenin bir gay köşe yazarı var, bunlar rahat rahat hiç çekinmeden yazarlar.
Buna muhafazakar gazeteler dahil, adamlar rahat rahat, artık gecelerde eş değiştirme çok normalleşti diye yazabiliyor.
Bir diğer köseci gay, hayat çok modernleşti geceleri kadınlar partner aramaya kulüplere gidiyor, tuvalette sevişmek çok normal, diye yazabiliyor.
Çok şanslılar, gazeteleri bir şey demez.
Bütün komedi dizilerinin bir gay oyuncusu vardır.
Sahne alanlara bakın, gece kulüplerinde onca gay var.
Televizyon programlarının da çok sevilen bir gay sunucusu vardır.
Adam gay, herkes bilir, kadın erkek ilişkisinde danışmanlık yapar, evlilik danışmanlığı yapar, koçluk yapar.
Ya modacı gay’ler, o kadar meraklısı, müşterisi vardır ki, azarlaya azarlaya terzilik yapar, insanları giydirirler, ona rağmen meraklısı çoktur.
Instagramda, en tuhaf, en arsız, en çirkef, en isterik paylaşımları yapan gay’lerin binlerce, milyonlarca takipçisi olur, diğer analar kurban olsunlar sana, diye like ederler.
Bu beyler inanılmaz paralar alarak tanıtımlara giderler.
Ben televizyon programında arsız Kerimcan'ın elindeki çantaya bakıp, aaa bu kadın çantası, aynısı benim de var demiştim.
Evet kadın çantası idi.
Vay arkadaş! Sen misin böyle diyen, Hürriyetin gay yazarı homofobik kadın diye, başlık atıp demediğini bırakmamıştı.
Habertürk’ün gay yazarı, sen geceleri gezmiyorsun, hepimizin elinde o çantadan var, geri kalmışsın diyerek, beni yaşımdan vurmak için demediğini bırakmamıştı.
Sıkıysa Kerimcan ve onun gibilere bir şey söyle, bir şey yaz, bak neler ediyorlar, bak nasıl demediğini bırakmıyorlar.
Kadın, erkek, diyorsan gay de diyebilmelisin değil mi?
Sıkıysa de.
Valla bu ülkenin Cumhurbaşkanına laf söylemek daha kolay, insanlar Cumhurbaşkanından korkmaz çekinmez, bu arkadaşlardan korkar.
Demem o ki bence çok şanslılar.
Bir anaya, bir babaya, bir gay’in hikayesini anlattığında, Allah korusun diye, kulağının memesini çekip, tahtaya üç kere vururlar.
Sonra, hayatlarına başkasının gay’ini alkışlamak, like etmek üzerine devam ederler.
Bu, şahane ikiyüzlülükten en çok nasibini alan sizlersiniz.
Daha ne istiyorsunuz, çok şanslısınız.
Funda'nın aklındakiler...
... Çankaya Üniversitesi Hukuk fakültesi hocalarından akademisyen Ceren Damar, inanılmaz bir cinayete kurban gitti ve hunharca öldürüldü.
Çok genç bir kadın Veren Damar, öğrencisini kopya çekerken yakalıyor.. Ceza veriyor, puanın kesiyor.. Öyle ya hukuk adalet dağıtacak bir mesleği seçen öğrencinin kopya çekmesi kabul edilemez.
Öğrenci, suratına bak, tamam bu katil dersin, öyle biri, hocasının odasına giriyor önce bıçaklıyor sonra silahla vuruyor.
İnanılır gibi değil.
Ailesi, nişanlısı, bu elim olayın neresinden tutsunlar, ne yapsınlar, Allah gerçekten sabır versin.
Bu arada akademisyen derneklerinden hiçbir ses, hiçbir kınama çıkmamış.
Efendim baskı altındalarmış, bu nedenle açıklama yapamamışlar.
Pes, artık sizden bıktık, yıldık, usandık.
Bunu da bir yere bir adama, bir nefrete ve siyasete bağladınız ya, merhametiniz batsın.
Bence sizin umurunuz olmadı, bence siz üzülmediniz, ya da kınanacak bir şey bulmadınız.
... Newyork Times gazetesi, son üç yıl içinde, varlıklı ve nitelikli ailelerin, Türkiye'den taşınmaya başladıklarını yazmış.
Varlıklı aile bilirim, parası çok olan aile demektir, nitelikli aile demek, çok iyi okullarda okumuş, eğitimli, meslek sahibi insanlar ise, nitelikten, ben sadece, iyilik yapan, merhametli insanları anladığımdan, bu insanlar bana uymaz, bu nedenle, hem varlık, hem nitelik, her ikisi de umurumda olmaz.
Bu insanlar, hem ülkeden taşınıyor, ülkeden kaçıyor hem başka ülkelerden vatandaşlık kovalıyorlar... Özellikle Malta'dan vatandaşlık alan aileleri TGRT Haber’de tek tek yayınladılar.
Bu ülkenin işçileri ile büyümüş, bu ülkede çok zengin olmuş, holding sahibi olmuş bu aileler neden kaçıyor ki?
Bunlardan bazı aileleri tanırım, kimseye beş kuruş faydaları olmaz, bu ülkeden zengin olup, ülkesini beğenmeyen, snop, kibir içinde insanlardır.
Çoluk çocuk tüm aile, kocaman paralar ödeyip, o ülkelere yatırım yapıp, vatandaşlık alıyorlar.
Bunların içinde milli markamız kurukahveci bile varmış.
Bence de gidin.