Futbolumuzda olması gereken, yenilenmeler, son zamanlarda eksikliğini en çok hissettiklerimizdir.

Futbolumuzda olması gereken, yenilenmeler, son zamanlarda eksikliğini en çok hissettiklerimizdir. Bir zamanlar antrenman yaptığımız takımların olduğu UEFA Avrupa Uluslar Kupası C Liginden lider olarak çıkıp, B ligindeki karşılaşmalara hazırlanıyoruz. Asla göz ardı etmememiz gerekenin B ligi takımlarının çok daha güçlü olduğu, bu mantık ve bu teknik ekiple neler yapabileceğimiz iyice merak ediliyor. Bu futbolla UEFA Avrupa B liginde zorlanacağımızı asla göz ardı etmeyelim. Şu aşamada oynadığımız futbol UEFA kulüpler düzeyinin oynadığı futboldan çok altında. Dünya futbolundan iyice uzaklaşmış durumdayız.

Öncelike yapılması gereken; dünya futbolunu iyi takip eden, Türk futbolunu iyi bilen Ulusal takım düzeyindeki oyuncuların dikkatlice ve tarafsızca seçimidir. Bağımsız futbol otoritelerinden oluşturulmuş, deneyimli, kurulların yönetiminde, Avrupa’da ve Türkiye’de oynayan futbolculardan dikkatlice seçilen takım veya takımlar oluşturulmasıdır, Ulusal takım duygusuyla güçlendirilmiş. Modernize edilmiş, yepyeni misyonu hedefleyen, bu hedefe varma yolunda, iyi, deneyimli teknik çalıştırıcıların eğitiminde, şu anda çok uzağında kaldığımız dünya futbolunu uygulayabilen, modernleşmiş bir takım anlayışı yerleştirilmelidir.

Hem futbolumuzun hem de futbolumuzda yetişen genç kuşak teknik çalıştırıcılarımızın böylesine bir yenilenmeye ihtiyacı var.

Bugünkü yazımın başlığında ileri sürdüğüm iddia, biraz fazla abartılı görülse de,

2022-23 futbol dönemimizde Fenerbahçe Futbol Takımı başına getirilen dünyaca ünlü Portekizli teknik çalıştırıcı Jorge Jesus adı ve uygulamaya başladığı yöntemi kısa sürede futbolumuzda sıklıkla konuşulmaya başladı. Taraflı, tarafsız tüm futbolseverler Fenerbahçe’ye oynattığı futboldan söz eder oldular. Futbolumuz bir Jorge Jesus tarzından sıkça sözedilen bir dönemi yaşıyor.

Fenerbahçe hem Avrupa’da hem de Türkiye’de adından söz edilen dikkatle ve beğeniyle izlenen bir futbol oynuyor. Elindeki futbolcularıyla, kısacası, tüm kadroyla iletişimi çok iyi. Tam olarak organize, tek komutla hareket eden bir ekip durumundalar. Özellikle sahadaki oynayanlarla yedek kulübesindekilerin form durumlarının üst seviyelerde hazır olması ile tüm gözlerin üzerinde olduğu bir takım görüntüsünde bir Fenerbahçe’yi yaratmış durumda.

Futbolcuları arasında ayırım yapmıyor ve açıklamalarda böyle bir ayırım yapılmasına da izin vermiyor. Fenerbahçe taraftarının iyi günde, köyü günde takımını destekleyen, ayırım yapmadan tüm takımı desteklenmesini isteyen bir taraftar oluşturma yaklaşımı sergiliyor. Ayırım yapılmasını asla istemiyor.

Asıl önemlisi ise; 24 kişilik kadroda herkesi her an öynayacakmiş gibi hazır tutuyor. Kim asıl, kim yedek diye bir ayırım yok. Her futbolcu her an sahaya çıkacakmış gibi hazır. Etkin, hakkaniyetli bir rotasyonun uygulandığı böylesine bir sistem, hem UEFA’da, hem de Türkiye’de üst seviye futbol başarısını getiriyor. Varılan sonuç, UEFA Kupası’nda Türkiye Süper Liginde liderlikler.

Şu anda futbolumuzda gözler, Fenerbahçe ve Jesus’un üzerinde. Bu hafta ligde ne yapacak? UEFA Kupası’nda nereye kadar gidecek? En ilginçi ise; sahaya süreceği takımda hangi rotasyonu yapacak. Ne yapacağı tahmin edilemeyen birisi.

Görünen o ki; Jorge Jesuz dünyanın en iyi teknik çalıştırıcılarından olmasının yanı sıra futbol dünyamızın tam bir fenomeni olma yolunda.

Jesus ve futbolumuza katkılarını asla gözardı etmeyelim.

BİR TUTAM TEBESSÜM

NASIL ZENGİN OLUNUR!

Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir iş adamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:

- "Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?"

- "Zevkle... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileri yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu.

Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım.

Sonra yarım kasa elma aldım aynı işlemi yaparak iki katı paraya sattım.

Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 50 dolardan fazla para kazanmış oldum.

Ertesi ayın başında, karımın dedesi öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı..."