Genelde teknolojide en çok kullanılan ve duyduğumuz tanımlamalardan biridir "Metal Yorgunluğu".
Genelde teknolojide en çok kullanılan ve duyduğumuz tanımlamalardan biridir “Metal Yorgunluğu”. Çalışan metal parçanın uzun süreli çalışması sonrasında özelliklerini kaybetmesi olarak bilinir ama biz bir de ansiklopedilerdeki tam açıklamasına bakalım.
Metal yorgunluğu; sürekli olarak çalışan veya belirli bir yükün sürekli uygulanması sonucu metal malzemelerin istenilen dayanma özelliğini kaybetmesi sonrasında kırılması veya kopması olarak açıklanır.
Son haftalarda Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilen “Metal Yorgunluğu” sözcüğü insanlar için de kullanılmaya başlandı.
İnsanları da zamanla "ruh yorgunluğu" sarıyor ve hastalanmadıkları halde eski performanslarını kaybediyorlar. İşte insanlarda da bu duruma “Metal Yorgunluğu” denilebiliyor.
Yıllarca yönetimlerde bulunan ve yaptıklarında oldukça yoğun performans eksikliğine uğradığı çok net belli olanlar için de bundan böyle kullanılacak gibi bu deyim.
Bu durumdan yola çıkarak; Fenerbahçe’de yaşananlar ve sürekli taraftar homurdanmalarının yükselmesine neden olan son “sportif başarısızlıklar” da Fenerbahçe Yönetimi’nin de “Metal Yorgunluğu”nu yaşıyor olabileceğinin dillendirilmesine neden oldu.
Neredeyse yirmi yıla yakındır Fenerbahçe Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlenen, Fenerbahçe için çok güzel şeyler yapmış olan Aziz Yıldırım, son bir kaç yıldır, özellikle futbolda yaşadığı sportif başarısızlıklar konusunda, yaptıklarına rağmen sık sık eleştirilmeye başlandı.
2011 yılında Fenerbahçe başkanı olarak yaşadığı “Üç Temmuz Şike Olayı”nın sonrasında haksız yere hapis bile yatan, daha sonra yaşanan o “3 Temmuz Olayı”nın bir “kumpas”tan başka bir şey olmadığı ortaya çıkıp hapisten kurtulan, şike davasından beraat eden Başkan Aziz Yıldırım, yaşadıklarından oldukça etkilenmişti. Tüm bu olumsuzluklara, yaşadığı tüm sıkıntılara karşın, Fenerbahçe için elinden geleni yapmaya çalıştı.
Ama bu arada bazı önemli yanlışlar da yapmadı değil. Yönetimde kendiyle çalışan bazı yöneticilerle yollarını ayırdı. Yönetim hataları yaptı. Birkaç yıldır yanlış, zamansız, özellikle de gecikmeli transferler yaptı. Hoca değişikliklerinde tam bir istikrara sağlayamadı. Takım “sportif başarı” konusunda, rakipleriyle başa baş mücadele etmesine rağmen, final haftalarına yaklaşırken çeşitli nedenlerle hep kaybetti ve kısacası; şampiyonluklara hasret kaldı. Bu arada; Fenerbahçe’nin başarılarında çok etkili olan “onikinci adam” olan taraftarları ile gereksiz, biraz da kişisel nedenlerin yarattığı sorunlar yaşadı.
Taraftarın önemli bir bölümünü küstürdü. Bu davranış kombine ve stat gelirlerini etkiledi. En önemlisi; Fenerbahçe Futbol Takımı’nın en büyük gücü ve destekçisi olan “onikinci adam” taraftarının tribünlerden uzaklaşmasına neden oldu.
Her zaman, en büyük ve parlak transferlere imzasını atan Fenerbahçe, transferde; hem geç kalarak, hem de istediklerini transfer edebilme konusunda başarısız kaldı. Futbol takımı bu olumsuzluklardan çok etkilendi ve kaçan şampiyonluklar, taraftarın uzaklaşmasına neden oldu.
Son gelinen nokta ise; zengin bir kulüp olarak her dönem istediğini transfer edebilen Fenerbahçe, UEFA’nın “Finansal Fair Play” kıskacına girdi, transfer harcamalarında çok daha dikkatli davranmak zorunda kaldı. Bu ortamda bir kaç yıldır transferler son aşamaya kadar yapılamadı. Böyle olunca da tam takım çalışma yapılamayınca takım genelde lige hazır olamadığı için başlangıçlarda tökezledi.
Bunu en belirgin örneği bu yıl. Dördüncü hafta bitti Fenerbahçe bir mağlubiyet ve iki beraberlikle toplamda yedi puan kaybederek, liderin beş puan gerisinde kaldı, sıralamada çok aşağıya düştü.
Taraftar bu durumdan hiç hoşnut değil. Teknik Direktör Aykut Kocaman da tüm bu olumsuzlukların yarattığı ortamdan rahatsız ama, hala umut dağıtıyor.
Artık; Aziz Yıldırım’ın iyice yorulduğu, moda deyimle; “İnsanda Metal Yorgunluğu” yaşadığı, kendine daha fazla zarar vermeden yönetimi bırakması gerektiği dillendiriliyor.
Fenerbahçe’de işler hiç de iyi gitmiyor