Adam 39 yaşında.

Veysi Bulut.

Evli, dünya tatlısı 4 yaşında bir oğlu var.

Hafta içi nakliyeci, hafta sonu taksi şoförlüğü yapıyor.

Ne yapsın, sorumlulukları var, ailesine bakmak için çalışıyor...

12 Haziran 2016, Cihangir’de taksisinin içinde müşteri bekliyor.

Bulunduğu yerin tam yanındaki binanın, en üst katında doğal gaz patlıyor, duvardaki klimanın dış ünitesi, adamın arabasının üstüne, adamın tepesine düşüyor.

12 Haziran evinden sağ salim dağlar gibi çıkan Veysi'nin.

Omuriliği kırılıyor, beyin ve diğer organları zedeleniyor, boyundan aşağısı felç oluyor, şuuru kapanıyor, rahat nefes alması için gırtlağı deliniyor, yemek yiyemiyor, midesine takılan borudan sıvı mama ile besleniyor, yatağa bağımlı hale gelmiş.

Adamın hayatı, geleceği mahvolmuş, ailesinin, çocuğunun hayatı mahvolmuş.

Evi kira, tedavi için arabasını satmışlar.

Okurken yangına düştüm, yazarken iki defa yangına düştüm.

İnanılmaz.

Olamaz.

Çocuğu, babama ne oldu? diye soruyormuş, aile verecek cevap bulamıyormuş.

Gazete başlık atmış,

Kusura bakma şoför Veysi, kusurlu bulunamadı diye.

Neden böyle başlık atıyor dersiniz..

Doğal gazı patlayan daire sahibi, mutfak ocağı ile tesisat arasındaki eski boruyu yenilemiyor,

İGDAŞ görevlisi ve teknik eleman gerekli kontrolü yapmıyor.

Ya, klima ünitesi, o kadar dikkatsiz, gelişigüzel, aşağıda ne var, kim var tehlikesi var mı, hesap edilmeden takılıyor ki.

Kapalıçarşı gibi tarihi duvarın, dış duvarlarına takılan gelişigüzel klima ünitelerini görseniz, utanırsınız.

Bunları yaz çiz boşuna.

Benim derdim Veysi.

Olan Veysi'ye oldu.

İkinci konu.

Hakimler.

Dava 2 yıldır devam ediyor.

Kimin kusurlu olduğu tespit edilemiyormuş. Dosyayı devamlı bilirkişiye yolluyorlarmış..

Sayın hakimler, ne münasebet

Ben normal bir vatandaş olarak, gazete haberinden okuduğum, anladığım bu davada suçluyu buldum.

Yok kanunlar öyle demiyor falan demeyin, dinlemem, kabul etmem ve ikna olmam.

Ne için davayı uzatıp duruyorsunuz.

İki duruşma da bitecek dava, yıllarca süremez, sürmemeli.

Dosyayı iki dakikada dinlemeden, at ileri tarihe.

Önümde yüzlerce dosya var, falan.

Bence önceliğiniz merhametiniz olmalı.

Kamu vicdanı var ya! Ona göre, suçluyu ben size söyleyeyim.

İlk suçlular.

Doğal gaz borusunu yenilemeyen daire sahibi, bunu kontrol etmeyen İGDAŞ görevlisi ve teknikeri.

Ve ikinci olarak.

Klimanın dış ünitesi, teknik olarak doğru yerde mi ve gerekli emniyet alınmış mı?

Bunları araştırmak için, uzun yıllara gerek yok.

Yapmayın...

Adamın küçük çocuğu, dosyalar, davalar, ertelemeler arasında büyümeden, adamın genç karısı yaşlanmadan suçluyu bulun.

Lütfen.

Funda'ya takılanlar..

... Komşuluk eskidenmiş.

Dediğim, her anlamda komşuluk, mahalle komşuluğu, apartman komşuluğu, devletlerin komşuluğu.

İnsanların daha iyi kalpli, daha düşünceli, daha merhametli, daha insaflı, daha vatansever olduğu zamanlar.

Şimdi mesela.

Yunanistan bizim komsumuz mu?

Bizim devletimize, milletimize, Cumhurbaşkanımıza yapılan ayaklanma, 15 Temmuz darbesi suçlularına iltica hakkı tanıdı.

Ben çok sinirliyim.

Bizim insanımız, aaaa hayatım euro, dolar aldı başını gitti, bu adam bu ülkeyi mahvetti, ülke bitik, zart zurt konuşurken, sabah akşam sallarken...

Teknelere doluşup doluşup adamların adalarına gitmek neyin nesi? Orada, para harcamak, euro harcamak neyin nesi?

Ülke severliğiniz, vatanperverliğiniz, milliyetçiliğiniz batsın.

Benden zırnık kuruş alamazlar.

Ama sizinle ortak ağlayacağım tek bir konum, tek bir gözyaşı damlam yok.

Bu kadar yani.

... Zıpkın.

Gördüğüm zaman en tahammül edemediğim, en bozulduğum şey.

Oyuncu Çağatay, adaleli vücudu ile denizden çıkmış, bir elinde kocaman zıpkın, balık vurmuş ve poz vermiş, sosyal medyasında da paylaşmış.

Zıpkın, balığa pusu kurarak yaptığın bir şey.

Olta ya da ağ ile balık tutmaya benzemez.

Ne münasebetle, ne hakla pusu kurarak bir balığı vuruyorsun.

Be ne öz güven, bu ne cesaret.

Hem de balıkların üreme zamanında, senin yaptığına bak

Bir de fotoğraf çekip paylaşıyorsun…

Kızlar sana bayılmaya devam etsinler…

Benim gözümde pusucu bir çocuk olarak kalacaksın.