1990'lı yıllarda diplomatik bağlarını kesen ve 1993'te de sınırlarını kapatan Türkiye ile Ermenistan arasındaki resmi ilişkiler, 2008'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün maç ziyaretiyle biraz ilerleme gösterdiyse de ardından tekrar eski haline döndü.
1990’lı yıllarda diplomatik bağlarını kesen ve 1993’te de sınırlarını kapatan Türkiye ile Ermenistan arasındaki resmi ilişkiler, 2008’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün maç ziyaretiyle biraz ilerleme gösterdiyse de ardından tekrar eski haline döndü.
Azerbaycan’ın Karabağ’ı geri almasıyla 14 yıl sonra 2021’de başlayan normalleşme süreci kapsamında özel temsilciler vasıtasıyla yürütülen görüşmelerden sonra 14 Ocak 2021’de Moskova’da yapılan toplantıda ilk olarak uçak seferlerinin başlatılması kararı alınmıştı. Daha önce Fly Air ve Atlasjet tarafından yapılan ve sonra kesintiye uğrayan uçak seferleri için bir engel yoktu. İşte bu nedenle Ermenistan Sivil Havacılık Komitesi, Ermenistan’ın Başkenti Erivan’a uçmak için başvuruda bulunan Pegasus Hava Yolları’na haftada üç uçuş izni verdi. Türkiye’ye uçmak isteyen Ermenistan tarafının (Moldovya orijinli) Fly One Armenia adlı şirketine de Türk sivil havacılık otoritesi SHGM, haftada üç uçuş hakkı tanıdı. Mutabakata göre ilk uçuşlar, 2 Şubat 2022 tarihinde karşılıklı olarak yapılacaktı. Erivan’daki Zvartnots Havalimanı’ndan kalkacak olan Fly One Armenia uçağı saat 19.50'de İstanbul Havalimanı’na inecek, aynı gün Pegasus uçağı da 23.35'te Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan kalkıp Erivan Havalimanı’na inecekti. Öyle de oldu.
Fly One'ın Erivan-İstanbul seferini yapan uçağı 2 Şubat günü saat 19.50’de 64 yolcusuyla İstanbul Havalimanı'na indi ve çiçeklerle karşılandı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Aram Ananyan, “Şehirleri ve insanları tekrar birbirine bağlıyoruz. Herkesi memnuniyetle ve sevgiyle Ermenistan'a davet ediyorum" diyordu.
Aynı gün İstanbul’dan kalkan Pegasus Hava Yolları’na ait uçak da Erivan’da sıcak bir şekilde karşılanıyordu. Türk Hava Yolları’nın Ermenistan ile ilişkilerin tam normalleşmesinden sonra uçuş yapması belki gündeme gelebilir. Bir de yolcu potansiyelinin henüz yeterli sayıya ulaşmamış olması da bir neden olabilir.
İstanbul -Erivan arası uçuş süresinin 2 saat olduğu bu uçuşlarda 2019 yılında
iki ülke arasında tam 61 bin 431 yolcu taşınırken, Pegasus 2 Şubat’tan bu güne kadar ancak 27 bin yolcu taşıyabilmiş.
Pegasus Havayolları İstanbul’dan haftada üç, Antalya’dan da haftada 4 gün Erivan’a sefer yapıyor. Bilet fiyatları İstanbul Sabiha Gökçen -Erivan 119,99 USD, Erivan- İstanbul Sabiha Gökçen 134,99 EUR olarak belirlenmiş. Fly One Armenia Havayolları da Erivan çıkışlı İstanbul Havalimanı varışlı uçak seferleri de kesintisiz olarak devam ediyor. Bana verilen bilgilere göre, Fly One Armenia uçakları Şubat-Temmuz 2022 arasında 9 bin 309 yolcu getirmiş, aynı süre içinde de 7 bin 737 yolcu götürmüş.
Yolcu sayılarının düşük olmasının en büyük nedeni Ermenistan’ın nüfusunun 3 milyon kadar olmasıdır. Bunun yanı sıra en büyük etken, iki halk arasında yüz yılı aşkın süredir devam eden soğukluktur.
Adına ne dersek diyelim, 1915 yılında yaşanan acı olaylar her iki milletin de üzülerek hatırladığı tarihi bir gerçektir.
İki ülke halkları arasındaki ilişkilerin gelişmesi, insanların birbirini tanıması ile mümkündür. Ermenistan’dan buraya çalışmak için, iş seyahati için gelenlerin yanı sıra az da olsa gezmeye gelenlerin varlığını görmek doğrusu iyi bir gelişme. Tabii bunu söylerken, Türk halkının da gezip görmek için Ermenistan’a gitmesi arzu edilen bir durumdur. İki ülkede de bu gelişmelerden memnun olmayanlar tabii ki vardır. Siyasetçilerin masada imzalayacağı mutabakatlardan daha çok halkın birbirine yakınlık göstermesi önem arz eder. Nasıl ki ülkemize tatil ve ticari amaçlarla gelenler varsa, bizden de oraya aynı amaçlarla gidenler vardır.
Şimdi bunlara turistik amaçla gidenlerin eklenmesini görmek iyi bir gelişme olur.
Tarihi, sanatı, kültürü, doğal güzellikleri ve mutfağıyla ilgi çeken Ermenistan’ın turizmciler için de çok iyi bir destinasyon olacağı ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin (TÜRSAB) bu ülkedeki turizm birliğiyle temas kurması da yerinde olur.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) Ermeni kültür mirasına ait eserleri de tanıtarak bu amaca hizmet etmelidir.
Ermenistan’dan bize turist gelmesi için havayolu ulaşımının yanı sıra, kara yolu seçeneğini de göz ardı etmemeliyiz. İlk anda üçüncü ülke vatandaşlarına açılacak olan Akyaka kara sınır kapısının (1993’te kapanmıştı) Türk ve Ermeni vatandaşlarına açılması da gündeme getirilmelidir. Daha ekonomik olan karayoluyla, Ermeni medeniyeti için çok önemli olan Ani Harabeleri ile Van ve çevresine binlerce kişi ziyaretçi olarak gelebilir. Bunun yanı sıra dünyanın geçiş noktası olan İstanbul Havalimanı veya Sabiha Gökçen Havalimanı, Avrupa’da, Amerika’da ve diğer ülkelerde yaşayan Ermeni diasporası mensuplarının kendi anavatanlarını ziyaret ederken tercih edecekleri aktarma noktası olabilir. Hani derler ya “Devletlerin ebedi ve ezeli dost ve düşmanları yoktur, çıkarları vardır”
Meseleye insani açıdan bakmanın yanı sıra, ekonomik açıdan da bakabiliriz.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.
SHGM, ICAO’nun büyük denetimine hazırlanıyor
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü(SHGM), kısa adı ICAO olan Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı’nın yapacağı büyük denetim için hazırlıklara başladı. “Küresel Emniyet Gözetim Denetim Programı (USOAP) Sürekli İzleme Yaklaşımı (CMA) kapsamında; 13 - 25 Eylül 2023 tarihleri arasında ülkemize yapmayı planladığı denetim için tüm paydaş kurumlarla Ankara’da genel müdürlük binasında geniş katılımlı bir toplantı yaptı.
Yapılan toplantıda denetim için hazırlık çalışmalarının başarılı bir şekilde yürütülmesi için ortak çalışma stratejisi benimsenmiş olup, uzman çalışma grubunun kurulması kararlaştırıldı. SHGM Genel Müdür Yardımcısı Özcan Başoğlu’nun başkanlık ettiği toplantıda ülkemizin havacılık emniyeti kapasitesinin değerlendirileceği bu denetim sonucunda SHGM’nin efektif uygulama puanının arttırılması hedefleniyor.
1,5 ayda sadece bir kişi barajı geçti
Almanya’da iş bulmak yalan oldu
Geçen hafta bu köşede, “Almanya, havacılara hayal satıyor” başlığıyla bir yazı yazdık. Yazıda, Covid-19 Pandemi krizi nedeniyle işlerini bırakarak, geri dönmeyen Alman havalimanı işçilerinin yerine 7 bin 200 Türk işçinin alınacağını anlatıp, bunun bir hayal olduğunu böyle bir alımın çok kolay olmayacağını şahsi kanaatim olarak belirtmiştim. Medyaya nereden ve kimler tarafından servis edildiğini anlamadığım bu haberde, Alman Hava Taşımacılığı Ekonomisi Birliği (BDL) işe alınacak havacılarda aranan şartları da şöyle açıklamıştı;
A2 seviyesinde Almanca konuşabilmek,
IATA uyumlu mesleki sertifikası olmak,
Tehlikeli madde eğitimi almış bulunmak,
Alman güvenlik kontrollerinden geçmek.
Sadece üç ay kadar çalışacak olan bu işçilere 2550 Euro maaş verilecekmiş.
Tüm bunlara bakarak Almanya’nın kimi neyi aradığını sorguladığımızda ortaya tek bir sonuç çıkıyor. Almanlar, havacılık iş kolunda deneyim sahibi olan Almanca bilen, 3 ay çalışıp kapı dışına konulacak enayi arıyorlar galiba demişim yazımda.
Henüz ortada giden birisini gören var mı derseniz, herkes birbirine bunu soruyor.
Biraz hayal tacirliği kokan bu haberlerin ardında kırık kalpler kalırsa hiç şaşmam, diye de eklemeyi ihmal etmemişim.
Hafta ortasında gazetelere yansıyan bir haber benim yazdıklarımı doğruluyordu.
Haberde duyurunun üzerinden 1,5 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen yalnız bir kişi yukarıda belirtilen şartlara uygun durumda olup işe alınacakmış. Ayrıca 44 vize başvurusunun de beklediği ifade edilirken, Alman makamları da Türk işçi alımının gerçekleşemeyeceği söylüyor.
Başvuruların nereye, nasıl yapılacağının bilinmemesi ve vizeyle görevli ofislerdeki gecikmeler konuyu çıkmaza sokmuş.
Şu ana kadar değişik havalimanlarında yer hizmetlerinde çalışmak üzere yalnız 250 kişi aday olarak sırada bekliyormuş.
Bild am Sonntag Gazetesi’ne konuşan Alman Havaalanları Birliği (ADV) Genel Müdürü Ralph Beisel’e sorunun onay sürecinden kaynaklandığını, sadece özgeçmiş kontrolünden 6 haftada sonuç alınabildiğini söylemiş.
Alman Ulaştırma Bakanlığı Türk işçilerinin sayısının az oluşunun ve alım sürecinin geç kalmasının kendilerinden değil alım işini yapan firmalardan kaynaklandığını savunuyor. Kim ne der, kim neyi savunur çok önemli değil. Önemli olan koca Alman devletinin 7 bin 200 kişi alacağım dediği havalimanları için sadece bir kişinin barajı alması tam bir fiyaskodur. Bizim tabirimizle Alman makamlarının işçi alımı fos çıkmış ve de yalan olmuştur. Beceremeyecekleri bir işi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.