Eller, yaşlanmanın ilk belirtilerinin kendini gösterdiği organlarımızdandır. Yüzünüz ve boyun cildinizi korumak için ne kadar özen gösterseniz de eğer elleriniz güneşten lekelenmiş, damarları çıkmış ve kırışık bir cilde sahipse, bu durum olduğunuzdan daha yaşlı görünmenize neden olabilir.

Ancak ellerinizin cildini korumak ve onarmak için bir dizi yöntem var ve bugün size bunlardan bahsetmek istiyorum.

Yıllar içinde ellerimizde çeşitli yıpranma belirtileri ortaya çıkar:

Örneğin kimimizin cildi çok incedir ve eğer su ve deterjanla çok fazla temas oluyorsa veya kimyasal maddelerle çalışmayı gerektiren bir mesleğimiz varsa, el cildindeki aşınma sonucu ciltte incelme ve kırışmalar ön plandadır. Böyle bir durumda özellikle hyalüronik asitten zengin ve vitaminlerle desteklenmiş mezoterapi kokteylleri ile yapılan enjeksiyon kürleri ellerimizin cildine kaybettiği nemi ve elastikiyeti yeniden kazandırır, kuruluğu giderir, cildin yeniden esnek ve parlak bir görünüm kazanmasını sağlar.

Bazı kişilerde ise deri altındaki yağ dokusunun erimesi sonucu ellerin sırt bölgesinde damarlar ve tendonlar belirginleşir, el sırtında girintili çıkıntılı, mor damarlı bir görünüm ortaya çıkar. Eğer sizin de böyle bir sorununuz varsa, bunun çözümü çeşitli dolgu maddelerinin enjeksiyonu ile deri altı dokusunun kalınlaştırılmasıdır. Bu amaçla vücudun başka bölgelerinden alınan yağ transferi yapılabildiği gibi, hyalüronik asit veya Radiesse gibi dolgu maddeleri kullanılarak basit bir uygulama ile deri altı hacmi zenginleştirilebilir.

Bir diğer problem de el sırtındaki cildin özellikle güneşin zararlı ışınlarının etkisinde kalarak lekelenmesi, kararmasıdır. Bu durumda başvurulan yöntemlerin başında kimyasal peelingler veya lazer uygulamaları gelir. Kimyasal peelingler genellikle meyve asitlerinden zengin bir solüsyonun deri üzerine sürülmesi ile en üstteki ölü tabakaların uzaklaştırılması, böylece alttan gelen taze ve pürüzsüz cildin açığa çıkarılması prensibine dayanır. Alternatif olarak lazer ve IPL seansları da ciltteki lekelerin hızlı biçimde silinmesi için sıklıkla başvurulan yöntemlerdendir. Bu yöntemlerin bir diğer faydası da verdikleri ısı ile cildin kollajen üretimini uyarmaları ve daha uzun vadede de cilt gençleşmesini arttırmalarıdır.

BOYUN REJUVENASYONU:

Kliniğimize boyun şikayeti ile başvuran hastaların büyük çoğunluğu, çene hattının keskinleştirilmesini, gıdı küçültülmesini ve boyun halkalarından kurtulmayı arzu ederler.

Her ne kadar bu sorunların en etkin ve hızlı çözümü cerrahi "neck lift" yani cerrahi boyun germe olsa da birçok kişi çeşitli nedenlerden dolayı bunu tercih etmez. Ne şanslıyız ki günümüzde cerrahi olmayan bir çok yöntemle boyun ve çene bölgesinin gençleştirilmesinde başarı sağlanmaktadır ve bu uygulamaların çoğu herhangi bir anestezi gerektirmez.

Çift gıdı veya üst boyunda şişkinlik şikayeti ile başvuran hastaların çoğunda sebep submental yağ dokusudur. Bu bölgede birikmiş yağ topağı vücudumuzun normalde yağları sindirmek için ürettiği bir madde olan deoksikolik asidin sentetik bir versiyonu ile Kimyasal Lipoliz yöntemi ile eritilebilmektedir. Bu maddenin enjekte edilmesi yaklaşık 10 dakikalık anestezi gerektirmeyen bir uygulama olup takip eden birkaç haftada yağ dokusu giderek küçülür. İhtiyaç halinde tedavi birkaç hafta ara ile tekrarlanabilir.

Gıdıyı eritmenin bir diğer yöntemi Soğuk lipoliz kullanmaktır. Bu bölgeye yerleştirilen özel bir başlığın yaydığı soğuk dalgası ile yağ hücreleri donarak parçalanırlar. Açığa çıkan yağ kitlesi 6-12 haftada vücuttan atılır. Gerektiği takdirde bu tedavi de 4-6 hafta sonra tekrarlanabilir.

Fokus ultrason diye bilinen bir diğer uygulama da Boyun ve çene bölgesindeki deriyi sıkılaştırmak ve fazla yağ dokusunu eritmekte kullanılır. Ultrason cihazının yaydığı ses enerjisinin ısıya dönüşmesi ile ilgili alanda yeni kollajen oluşur ve 3-6 aylık bir zaman diliminde dokuda sıkılaşma gerçekleşir.

Ayrıca radyofrekans enerjisini kullanan çeşitli cihazlar da dokuda sıkılaşma sağlarlar. Deri altında ulaştıkları derinliğe göre radyofrekans cihazlarının birçok çeşidi vardır. En bilinenleri altıniğne veya saten germe adıyla tanınırlar.

Derisi ince olan kişilerde ise yıllar geçtikçe boyun derisi kırışır, hindi boynu diye tabir edilen dikine bantlar gelişir. Bu durumda sıklıkla Botox veya Dysport gibi nöromodülatörlerle Boyun kaslarındaki aşırı kasılmayı gevşetmek mümkündür. Bu uygulama genellikle "Nefertiti Lift" adı ile bilinmektedir. Ayrıca doğru noktalara yapılan enjeksiyon ile enine bantlar da gevşetilebilir.

Tüm bunların yanında ince ve kuru boyun derisine yapılacak hyalüronik asit ve vitamin enjeksiyonları da deriye kaybettiği nemi sağlayıp elastikiyet artışına katkıda bulunurlar.