Geçtiğimiz hafta ÇEVKO Vakfının düzenlediği Döngüsel Ekonomi Kongresi'ne gittim.
Geçtiğimiz hafta ÇEVKO Vakfının düzenlediği Döngüsel Ekonomi Kongresi’ne gittim.
Bir çok değerli konuşmacıların yanı sıra EGD yönetim kurulundan arkadaşlarım çevreyi koruyarak ambalaj atıklarının ekonomiye nasıl kazandırılması hakkında bilgiler verdi.
Döngüsel ekonomiyi kısacak özetlersem; geri dönüşüm yaparak doğal kaynakları daha az kullanarak, ekonomik kazanç elde etmek ve Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesini hızlandıracak yeni bir ekonomik yaklaşımdır.
Aslında döngüsel ekonomi, doğrusal ekonomi modelinin zıddıdır. Yani doğrusal ekonomide her şey sıfırdan üretilirken, döngüsel ekonomide üretilmiş atık görmüş, artık tüketilmiş ürünün tekrar geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılmasıdır.
Dünya kaynakların tükenme riski ve iklim değişikliği ile insanların tüm limitleri kullanması ile gelen tehlike de diyebilirim.
İklim değişikliğini gelişmiş ülkeler 19.yüzyılda konuşmaya hatta uygulamaya başlarken, bizler 2000’li yılların sonuna doğru konuşmaya başladık.
Şimdi ise ekonominin diğer modeli olan döngüsel ekonomiyi de gelişmiş ülkeler yıllık 600 milyon ton yani 600 milyar Avro ekonomik atık kaybederken, bunun evsel atıklarda yüzde 40’ı geri dönüştürülüyor, (gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 80) Türkiye’de ise 30 milyon ton yani yüzde 5’e tekabül ediyor.
Mesele burada felsefe eksikliği diyebilirim.
Kodlanmışız tüketime, yeni telefona, yeni araç, yeni kıyafetler vs.
AB’de bilgisayar veya elektronik alet aldığınızda geri dönüşüm için minik ek ücret ödeyerek ekosisteme katkı sağlayabiliyor ve daha az atık üreterek sürdürülebilir haline dönüştürüyorsunuz.
Döngüsel olmayan bir ekonomide ise üret, kullan, at anlayışıyla çöplerde yerini alırken, artan nüfus küresel ısınmaya yol açan kısıtlı doğal kaynaklar ise her şeyin eskisi gibi olamayacağını gösteriyor. Uzmanlar, denizlerde var olan plastik şişelerin gelecek 2050 yılında balıklardan daha fazla olacağını işaret ederken birileri çıkıp “plastik, karton, cam atıkların doğada şu zamanda yok oluyor” söylemi bilimsel raporu olmayan bir gerçektir.
Atık yönetimi olmayan bir ülkede döngüsel ekonomiyi konuşamayacağınız gibi tasarım dışı kalan üretimlerde döngüsel ekonominin çarklarından biri oluyor.
Toplantıda; “Atık ulusal servettir” diyen büyük şirketlerin yönetici anlayışıyla yaygınlaşan ve geleceğin büyük firmaları olarak düşünülen KOBİ’lerde atık yönetimi uygulayarak ihracat olanakları artabilir.
Yeni iş modellerinde “sürdürülebilir üretim” ile “sürdürülebilir tüketim” ve “yukarı dönüşüm” süreçleri için Yeni iş modelleri, yeni gelir ve istihdam olanakları yaratabilir. Tüketicilere daha ucuz, dayanıklı ve kaliteli ürünler sunulmasını teşvik edebilir. Aslında tasarruflu yaşamak da hem döngüsel ekonomiye katkı hem de küresel ısınmaya karşı önlemdir. Bu döngüyü güçlendirdiğinizde daha az doğal kaynakları kullanmış ve daha az tüketmiş oluruz.
Sonuç olarak, kıt kaynakların daha dikkatli ve çevreyle uyum içinde kullanılması ve geri dönüşüm suretiyle faydalar sağlayarak çocuklarımıza balık tutabilecekleri denizler bırakabiliriz.