Ekim 2019 geldiğinde Suriye'de Fırat'ın doğusunda yeni süreç başladı. Türkiye ve ABD arasında bitmeyen takvimler süreci Trump'tan gelen son dakika açıklaması ile Türkiye'nin Güvenli Bölgeyi kendi başına oluşturması gündeme geldi. Karşılıklı açıklamalar. Peki, şimdi ne olacak?

Masada birçok senaryo var. Türkiye kendi belirlediği zaman ve kapsamda harekatı yaparak terör yapılarını sonlandırır ve güvenli bölgeyi kurar. İkincisi ABD’nin çizdiği alanlara Türkiye girer ve kısmi bir güvenli bölge oluşur. Üçüncüsü ise harekat olmaz ve mevcut durum devam eder. Bu konular farklı bakış açıları ile tartışılıyor. Büyük resme baktığımızda karşımızda çok taraflı ve riskler içeren bir durum ortaya çıktı. ABD sabah Türkiye girecek derken akşam sınırlı bir harekattan söz ediyor. Alanda bulunan DEAŞ militanlarını bir koz olarak masaya koyan bir ABD var. Alanın farklı gerçekleri var. Bugün Münbiç’ten Irak sınırına kadar hatta Tel Rıfat’da PKK varlığı devam ediyor. Masada oturup kararlar aldığımız ABD ve Rusya bugüne kadar bir tane PKK’lıyı bize teslim etmiş durumda değil. ABD, PKK’yı korurken Rusya Moskova’da ofis açmasına izin verdi.

TÜRKİYE’NİN DERİN GÜCÜ

Tüm bu anlatılan olayların yanında fazla anlatılmayan bir gerçek var. Bu coğrafyanın süper gücü olan Türkiye. 15 Temmuz sonrası irinlerinden arınan bu yerli ve milli ordu Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını gerçekleştirdi. İktidarda Cumhur İttifakı ile şekillenen bir siyasi yapı var. Ülkemizde yaşayan her kesim PKK’nın Irak ve Suriye’de yok edilmesini istiyor. Diyarbakır’da annelerin başlattığı haklı eyleme tüm Anadolu destek veriyor. Bu terörle mücadelede ilk defa yaşanan bir durum. Bugün Pençe operasyonları ile örgüte Irak kuzeyinde nefes aldırılmıyor. Bunun yanında coğrafya terör örgütlerinden, işgalcilerden, haçlılardan kurtulmak için Türkiye’yi çağırıyor. Bugün Fırat’ın Doğusunda bulunan halkın gözü Mehmetçikte. Bu millet bu feryada daha fazla sessiz kalamaz. Barış pınarları yüreklere akacak. Belki yarın belki de yarından da yakın.