Yavru kedi, kuyruğunu kovalıyor, oynuyormuş.
Yavru kedi, kuyruğunu kovalıyor, oynuyormuş.
Bunu gören yaşlı kedi sormuş, neden kuyruğunu kovalıyorsun. Yavru kedi cevap vermiş, mutluluğun kuyruğumda olduğunu öğrendim. Onu yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım. Bu nedenle onu kovalıyorum.
Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş. Senin yaşında ben de mutluğunun kuyruğumda olduğunu düşünmüştüm. Sonra şunu fark ettim. Ne zaman onu yakalamaya çalışıp kovalasam, benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi yoluma gitsem, peşimden geliyor.
Hayat akarken, mutluluğu kovalamak yerine, ONUN SİZİ TAKİP ETMESİNE İZİN VERİN...
Ben.
Hayatla başa çıkamadığım, çok zamanlar olmuştur.
Bir karış suda boğulduğum, zamanlar çok olmuştur.
Ama .
Bugün.
Hayata bir kadın olarak bakmak ne güzel.
Belim artık bir çay bardağı beli inceliğinde değil ama, incecik zevklerim var. Eski kilomda da değilim ama, tüm fazlalıklarımı attım hayatımdan.
Gözlerimin eskisi kadar, iyi gördüğü söylenemez ama, tüm yaşadıklarımı, arşiv gibi taşıyorum gözlerimde.
Deli gibi alışveriş yapmıyorum artık.
Bir mağazada, bir kuaförde saatlerce vakit geçirmiyorum.
Yakışanın yakışmayanın çok farkındayım artık.
Öyle çok insan tanıma hevesim de yok. Samimi güvenilir, birkaç dost yetiyor bana.
Yolunda gitmeyen işlere, açılmayan kapılara, eskisi kadar direnç göstermiyorum.
Hayatın kendine ait bir öğretme biçimi var.
Her ne yaşıyorsam, o karanlığın içinden geçip, oradaki öğretiyi anlamaya çalışıyorum.
Kendime acımıyorum.
Sabır.
Ne güzel kelime.
Hayatımı rölantiye aldım. Boş vitesle araba kullanmak gibi, ne gaza basıyorum, ne frene.
Biliyorum.
Her şey geçer.
Şikayeti çoktan bıraktım.
Huzurum, mutluluğum, haklı olmaktan çok daha önemli artık.
Kader, ilahi adalet, inanıyorum.
Zamanın usul usul yaklaşan adımlarını seviyorum.
Çünkü.
Onun ortaya çıkardığı bu kadını seviyorum.
Daha yaşlı belki ama, farkında, duyarlı, merhametli, iyi kalpli BEN..
Seviyorum seni.
O yüzden çok daha güzelim.
Funda'ya takılanlar..
... Bir genç kadın ve sevgilisi, gece saat 01.00’de, İstanbul Taksim'de bir bara gidiyorlar.
Gece yarısı barın sahibi tarafından her ikisi de öldüresiye dövülüyorlar. Darp raporu alıyorlar, kadın anlatıyor,
Mekanda bizden başka, iki kişi daha vardı, onlar kalkıp gittiler, bar sahibi ile eğlenip şarkılar söylüyorduk. Mekan sahibi bir anda bize, sizi bu mekanda istemiyorum dedi, bizi sevmediğini söyledi.. Dışarıya çıktı, demir çubukla döndü. Kapıyı kapattı, beni ve erkek arkadaşımı öldüresiye dövdü.
Sizce bu hikayede bir tuhaflık yok mu, yalan yok mu, bu hikaye, kızın anlattığı kadar değil, değil mi? Öyle ise bir tek soru soralım, be kızım, siz bir çift olarak, gece yarısı gittiğiniz bu mekanda, hiç tanımadığınız adamla, alkol alıp niye, eğleniyorsunuz?
... Pınar Altuğ ve eşi Yağmur Atacan uzun yıllardır evli. Şahane de bir kız çocukları var. Evlilikleri de sessiz sedasız, sorunsuz ne güzel devam ediyor.. Ben aileyi çok beğeniyorum. Allah mutlu etsin. Pınar, Instagram hesabından, eşi ile güzel bir fotoğrafını paylaşmış ve "kocam" diye yazmış. Kadının biri altına, "Kocan ileride elbet genç birini isteyecek" diye yazmış. Pınar'da, "O zaman sana kına yollarım, münasip gördüğün yerlerine yakarsın" demiş. Gerçekten böyle yazan fesat, kötü insanları, ifşa eden bir site kurulmalı ve bunları, fotoğrafları, aileleri, anaları, babaları ve varsa çocuklarına rezil etmeliyiz.
Adı da REZİLLER sitesi olmalı.