Çin-İsrail ilişkilerinde son yıllarda önemli gelişmeler yaşandı. Aşdot limanındaki yeni altyapı inşaatları ve Hayfa Limanı'nın işletmesini kazanmalarını tekrar hatırlayalım.
Çin-İsrail ilişkilerinde son yıllarda önemli gelişmeler yaşandı. Aşdot limanındaki yeni altyapı inşaatları ve Hayfa Limanı’nın işletmesini kazanmalarını tekrar hatırlayalım. Birçok Çinli şirket büyük İsrail projelerine büyük yatırımlar yaptı. China Civil Engineering Construction Corporation (CCECC), Hayfa'daki Carmel tünellerinin yapımına katıldı. China Railway Tunnel Group (CRTG), Tel Aviv metropol bölgesinde ilk hafif raylı sistemin kurulmasına katkı sağladı.
Çinli şirketlerin İsrail altyapısına dâhil olmasının güvenlik riski doğurduğuna dair iddialar zaman zaman gündeme geliyor. Özellikle askeri teknoloji transferi olabileceği şüpheleri dile getiriliyor. İsrail’de ve İsrail’le ilgili olarak ABD’de Çin’e karşı, örneğin Şangay Uluslararası Liman Grubu’nun ABD’nin Akdeniz’den sorumlu 6. Filo’sunun da kullandığı Hayfa Limanı'nın yönetim ihalesini kazanmasından sonra buradan hassas bilgi ve istihbarat toplama şüphesi etrafında tartışmalar yaşandı. Çinli kaynaklar Hayfa limanına sanki gizli bir denizaltı limanı muamelesi yapılıyor diyerek sitemde bulunuyor.
İsrail, Çin ile ticareti konusunda ilk olarak, Temmuz 2000'deki Camp David zirvesi sırasında Phalcon Havadan Erken Uyarı Sisteminin Çin'e satışını iptal etme konusunda yaşamıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 2020’nin mayıs ayında İsrail'e kısa bir ziyaret yaptı. Koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana ilk yurt dışı gezisine çıkan Pompeo İsrail'e Çin ile ekonomik ilişkilerini sınırlaması için tavsiyelerde bulundu. İsrail'in su ihtiyacının yaklaşık dörtte birini karşılayacak ve 1,5 milyar dolarlık tuzdan arındırma tesisinin Çin şirketi Hutchison Water tarafından inşasını engellemeye yönelik bir baskı olduğu söylendi. Planlanan tesisin Palmachim'deki İsrail askeri üssüne yakınlığının ABD'li yetkilileri rahatsız ettiği iddia edildi.
İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nden (INSS) bir araştırmacı olan Doron Ella Hayfa Limanı sorununun sembolik olduğunu söylüyor. ABD'nin askeri gemilerini demirlediği iki ABD limanının Çinliler tarafından işletildiğini vurguluyor.
Pompeo ziyaretinden sonra İsrail, hassas sektörlere yönelik yabancı yatırımları gözden geçirmek için bir komite kurma kararı aldı. Huawei ve ZTE gibi telekomünikasyon devlerinin yatırımlarının büyümesini engellemeye yönelik adımlar atılıyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton da ziyaret ettiği İsrail’i Çin’le ilişkileri konusunda uyarmıştı.
Yine Çin yönetiminin Filistin’le sıcak ilişkileri İsrail açısından ciddi sıkıntılara yol açan bir etken. Çin yönetimi 2006’daki seçimleri kazanan Hamas Partisi’ni tanıyor ve Hamas’ın önde gelen isimlerinden Mahmoud Zahar’ı Pekin’e davet etti. Kasım 2012’de İsrail’e rağmen Çin, Filistinlilere Birleşmiş Milletler’de gözlemci devlet statüsü veren 67/19 numaralı güvenlik konseyi kararı lehine oy kullandı. 2013’te Çin’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Li Baodong İsrail’in yeni yerleşim kurmasının barış görüşmelerinin durmasının nedeni olduğunu söyledi.
Temmuz 2017'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Mahmud Abbas'ı Pekin'de ağırladı. Bu görüşmelerde iki ülke arasında iktisadi, teknik, kültürel ve altyapı alanlarında işbirliği öngören dört maddelik bir anlaşma imzalandı.
Aralık 2017’de, Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması kararını kınamak için toplanan BM’de lehte oy kullandı. 2000 yılından bu yana İsrail'i ziyaret eden en yüksek rütbeli Çinli yetkili olan Çin devlet başkan yardımcısı Vang Çişan 2018’deki ziyareti sırasında Ramallah'a gidip Filistin Başbakanı Rami Hamdallah ile görüştü, burada iki devletli bir çözüme dayalı bir uzlaşma için çaba gösterilmesi çağrısında bulundu. Pekin’de her 29 Kasım’da Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü kutlandığını da ekleyelim.
South China Morning Post yazarı Laura Zhou bir tarafta İsrail-Çin ilişkilerinin altın çağı beklentisinin ABD-Çin stratejik rekabetine tosladığını, diğer tarafta Çin ve İran yakınlaşmasının İsrail’in Çin ile işbirliğine hassasiyet getirdiğini vurguluyor.
Bu dengelere karşın gelecekte Çin’in İran örneğinde olduğu gibi birçok ülke ile avantajlı ortaklıklar kurması mümkün. Ortadoğu’da Pekin yönetimi tarafından doldurulabilecek jeopolitik bir boşluk olduğunu söylemek çok zor değil.