Vatandaşın muhatabı, para verip, bilet aldığı havayolu şirketleridir.
“Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.”
Mahatma GANDHİ.
Toplumumuzun Kovid-19 salgınının tam bitmeden bitmiş gibi davranmasında en önemli faktör resmi makamlardan gelen “Açılma” açıklamaları olsa gerek. Hal böyle olunca herkes seyahate çıktı, tatil yöreleri doldu taştı. Bu ortamı “açılma” değil ‘saçılma’ diye nitelendirmekle birlikte, ben de zorunlu bir seyahate çıkmak isterken aklıma, ailemizin önemli ve vazgeçilmez parçası olan Amerikan Cocker cinsi 9 yaşındaki köpeğimiz “Lady” geldi. Ömrünün yarısını bizimle geçiren kızımızı uçakla seyahate nasıl götürebiliriz diye araştırırken aklıma gazetelerde yazılan uçaklardaki köpek ölümleri geldi. Bu konuda okuduğum şikayet yazıları bakın neler diyor.
“19 Haziran günü. Köpeğimle ............... şirketinin uçağına binme gafletinde bulundum! Kafes bana ulaştığında tekerlekleri, kapısı ve kenarları parçalanmış bir haldeydi. Şans eseri canlı ulaştı kızım bana!”
(Bu yazıya 3590 beğenme ve 205 yorum geldiğini de size belirtmem gerekiyor.) Diğer şikayetleri okumaya devam ettim.
Bir başka köpek sahibi ise şöyle diyor;
“Bir canlının hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Ben uzun seyahatlerimde köpeğimle asla, ama asla seyahat etmiyorum. Hiçbir havayolu şirketine güvenmiyorum. Bavul gözüyle baktıkları bu canlıların başkaları için ne anlam ifade ettiklerini bilmiyorlar.”
Bir hayvansever de şöyle dert yanıyor;
“Köpek ölümlerinde firmalardan yer görevlilerine kadar herkes suçlu. Onların da bir canlı olduğunu unutuyorlar. Acımasız, sevgisiz, saygısız insanlar bunlar. Zaten bu hayvanları bagajda taşıma olayının da artık kalkması lazım. Kafesinde seyahat edebilir hayvanlar, kime ne zarar verebilir ki...”
Bir hayvansever ise şunları anlatıyor;
“Yurt dışından iyi bir iş teklifi almıştım. Sadece 15 yaşındaki yaşlı köpeğimi bu mücadelede yaşatamazsam vebalini ödeyemem diye reddetmek zorunda kaldım. Uçaktan inen bir hayvanın yaşaması mucize oluyor genellikle.”
Bir başka hayvansever, konuyu apronda görev yapan bir arkadaşımla görüştüm diyor. Şöyle diyormuş “Adı geçen şirketin kullanmakta olduğu Boeing 737-800 ve Airbus 320 tipi uçaklarda evcil hayvan sadece ön kargoya yükleniyor. Arkaya yükleniyorsa hatalı bir uygulamadır.
Ön kargo bölümünde iki kafeslik yer var. Buraya kafesler kilitleniyor. Ayrıca bagaj yüklemesi yapılmışsa bagajların kaymaması için zaten araya ağ geriliyor.
Kafeslerin tekerlekleri taşıma sırasında ve bantta kafesin kaymasına neden olabilir. Tavsiyem kafes teslim ederken tekerlekleri sökmenizdir. Konuyla doğrudan ilgili değil ama, uçağa bindiğinizde mutlaka kabin amirini ısrarla kargonun havalandırılması, ısıtılması ve hava basıncı için uyarın. Köpeğinize Calmivet benzeri hafif bir sakinleştirici verin. Tabii indiğinizde de derhal su verin.”
Çok doğru ve yerinde tespitler bunlar.
Bir başka köpek sahibi “Canlıya yapılan eziyet, işkence bu kabul edilemez. Sizleri vicdana davet ediyorum” diyerek suçu direkt havayolu şirketlerine atıyor.
Bir başkası ise “Kafesteki hava alınacak kısımlardaki kat kat streç filmi görünce bir yutkundum. Ağzı var, dili olmayan Allah'ın sessiz kullarına bunu reva gören vicdansızdır. Vicdanı, merhameti olmayanlar nasıl insanlardır, zaten vicdanı yoksa aklı da eksiktir o insanın.”
Şimdi, bu suçlamalardan sonra konunun muhatabı olan havayolu şirketlerinin bu ölümlerde kabahatini ele alalım. Bu işin kuralları Uluslararası Hava Taşımacılık Birliği (IATA) ve ulusal otoriteler tarafından belirlenmiş olup, sağlık, güvenlik, hijyen gibi konular göz önüne alınarak ortaya çıkmıştır. Kuralların uygulanmasındaki eksiklikler ve hatalardan kaynaklanan hayvan ölümlerinin tek müsebbibi de havayolu şirketi ve görevlileridir demek çok doğru olmayabilir. Pilot kendisine bilgi verildiği sürece sıcaklığı ve havayı ayarlamakla sorumludur. Bunu yapmaz ise elbette suçludur. Aynı şekilde kabin içinde taşınan canlı hayvanlarla ilgili ortamın yaşanabilir olmasını sağlamak da kabin memurlarının görevlerindendir.
Üzerine düşeni yapmıyorlarsa, onlar da suçludur. Bunun dışında kafeslerin bagaja yerleştirme işini yapan görevliler de en çok suçlananlar arasındadır. Yani bu işi havayolları adına yer hizmetlerini yürüten şirketler yapıyor. Zincirleme bir kabahat ve suç söz konusu olmaktadır.
Vatandaşın muhatabı, para verip, bilet aldığı havayolu şirketleridir. Onlar bunun bedelini parayla çözüp, cezayı hizmet aldığı şirkete yansıtabilir. Ama bu çözüm değil. Kaybedilen bir candır. Bu iş bu kadar basit olmamalı. Miktarı ne olursa olsun, alınacak para bir evlat gibi sevilen canları asla geri getirmez. Havayolları web sitelerinde bu konuda sayfalarca kural ve şartları çok genişçe yazmışlar. Onları okuyup, uçakların bagaj kısmına canlı hayvan koymadan önce bizler de çok iyi düşünmeliyiz. Bu arada çok da kapsamlı olmamakla birlikte hayvanları artık bir “mal” değil, “can” olarak gören yeni Hayvanları Koruma Yasası Tasarısı TBMM’ye sunuldu. Umarız ve dileriz ki, hayvanlara karşı yapılan eziyet, işkence ve katliamlar karşılıksız kalmaz.
Son söz olarak kontuarda bagaj alan, uçağa taşıyan, bagaja yükleyen ve indiren, kabindeki ve kokpitteki bütün görevlilere ve bu sektörde faaliyetteki tüm havayolu şirketlerinin yöneticilerine de bu konuda daha dikkatli, titiz ve duyarlı olmalarını insanlık adına ve dostlarımız adına rica ediyor ve lütfen “CANLARIMIZA BAVUL MUAMELESİ YAPMAYIN” diyorum.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.
Pilotlar Vakfı’nda üç liste yarışacak
Ekonomik ve sosyal durumları yüksek düzeyde olan pilotlar, örgütlenme konusunda Türkiye’de önde gelen bir meslek gurubudur.
Öncelikle, havacılık iş kolunda faaliyet gösteren ve THY işyerlerinde yetkili olan Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş) ve Havayolu Çalışanları Sendikası’na (Hava-Sen) üye olan pilotlar, bir de Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) adındaki derneğe üyedirler. Bunun yanı sıra kısa adı PİL-VAK olan Türkiye Havayolu Pilotları Eğitim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı da pilotların üye olduğu bir kuruluştur. 2000 yılında kurulan ve halen 4 bin 600 aktif üyesi bulunan vakıf, 9 Temmuz’da üç ayrı listenin yarışacağı bir seçime gidecek.
Vakıf üyeliği (aylık aidatı 60 TL) ve lisans kaybı üyeliği (miktara göre değişen ortalama aylık aidatı 160 TL) diye iki ayrı üyeliği olan PİL-VAK’ta geçmiş yönetimlerin bazı icraatları bugün bile tartışılıyor. Örneğin, vakıf 2005 yılında Pegasus’un kurduğu İzmir Havayolları’na (İz Air) 1 milyon 125 bin TL (yaklaşık bir milyon dolar) ile ortak olmuş ve zaman içinde yapılan sermaye artırımlarına katılamamış ve yatırılan para şu anda 60-65 bin TL’ye (7 bin dolar) kadar düşmüştür. İz Air, 2018 yılında Pegasus’a devredlip uçuş faaliyeti de durdurulmuştur. Geçmişte vakfın, Vera Konut Projesi ve simülatör işletmeciliğinden de zarar etmesi üyelerin vakfa olan güven duygusunun zayıflamasına neden oldu.
Üç ayrı listenin yarışacağı ve bir kişinin bir de vekaleten oy kullanacağı seçimin Yenibosna’da bir otelde yapılacak olması katılımın düşük olmasına neden olacak deniliyor. Seçimde asker sivil, sonra da karacı- havacı diye ayrımın olması yerine, iş yapacak olanların listelere alınması istenmekle beraber bu hiçbir zaman gerçekleşemedi denebilir.
Vakfı 3 dönemdir yöneten ve kırmızı listeyle yönetime tekrar talip olan Kemali Bülent Edalı’nın karşısına, mavi listeyle İsmail Bingöl, beyaz listeyle de Sabri Duman çıkacak. Üyelerine işsizlik, daimi maluliyet, vefat ve eğitim yardımı yapan PİL-VAK’ın 14. Genel Kurulunda seçimi biraz gayret eden liste vekalet oylarıyla alabilecek, fakat bu durum gerçek iradenin sandığa yansıyacağı anlamına gelmeyecek. O nedenle tüm üyelerin seçime büyük bir katılım göstermesi gerekmektedir. Pilotlar örgütlenmede gösterdikleri başarıyı, örgüt yönetimine katılmakta ne yazık ki gösteremiyorlar.
Umarız ve dileriz ki bu seçimde böyle olmaz. Tüm adaylara başarılar dileriz.