Ülkemizde alışkanlık haline gelen bazı durumlar vardır ki artık gelenekselleşti. Ve olağan yaşam biçimimize dönüştü. Birçok durumda yaşanan karmaşadan kolay kurtulma gibi bir alışkanlığımız var ve bu durumlara dayanıklılığımız arttı, bir bağışıklık oluştu toplumumuzda.
Bu durumlardaki krizleri kolay atlatıyor gibi görünüyoruz ve yaşamımıza kaldığımız yerden devam edebiliyoruz. Buna alışkanlık mı demeli, yoksa bu tür yaşam kargaşalarına bağışıklık mı kazandık, o konuda çok net bir şey kimse söyleyemiyor ama, toplum olarak artık bu durumlardan pek de hasar görmüyoruz.
Yaşamdaki bu gelgitler, geride ne bırakıyor onu kimse hala çözemedi ama, çok kolay adapte olduk gibi görünüyorsak da, daha sonra geride bıraktıklarının pek de önemsenmeyecek şeyler olmadığını söyleyemeyiz.
İşte böylesine bir toplumuz.
Yaşananları biz mi oluşturuyoruz, bir başkalarının farklı planları uğruna planı ve kaynağı pek belli olamayan kurgulamalar sonrasında mı oluşuyor. Ülke ekonomisini, ticari ve sosyal yaşamını en önemlisi geçim endeksini çözümsüzlüğe mahkum ediyor ve yaşam şartları çok zikzaklı bir seyir izliyor.
Neredeyse bir yıla yakındır döviz dalgalanmasını yarattığı fırtınanın etkisindeydik ve tüm yaşam şartlarımız altüst oldu. Dolar planlananların çok ötesinde bir yükselme trendine girdi. Fiyatlar neredeyse kontrolden çıktı. Ülke ekonomisi oldukça dalgalı bir seyir izlemeye başladı. Ekonomik şartlar nedeniyle iyice zorlanan geçim endeksi, dövizin bu şımarık hareketliliği nedeniye iyice zorlamaya başladı. Zaten zorda olan dar gelirli, işçi, memur, çiftçi, köylü iyice zor şartlarla karşı karşıya kaldı. Üretme konusunda iyice zorlanan çiftçi, köylü, bu şartlarda daha da zorlandılar. Üretim yok denecek seviyelere indi. Üretim böylesine düşünce, hiç aklımıza gelmeyecek birçok ürün kaleminde ithalat çok üst seviyelere çıktı.
Neyse ki; son bir kaç aydır dövizin bu şımarıklığı biraz olsun kontrol altına alındı ve hala yüksek olmasına rağmen eskisinden daha iyi seyrediyor. Ama geçim endeksi üzerindeki etkileleri hala kontrol altında değil. Tüm temel tüketim maddeleri bu döviz girdabından nasibini aldı. Doğalgaz, elektrik, akaryakıt, fiyat ayarlamlarının ötesinde beklenmeyen zam oranlarıyla, hem enflasyonu yörüngesinden saptırdı, hem de direkt etkilenen yaşam şartlarını iyice zorlamaya başladı.
Döviz biraz kontrol altına alındı 5,5 buçuk bandına indi ama döviz yükselişinden dolayı temel tüketim maddelerine yansıyan zam oranlarında fazla bir düzeltme yapılamadı. Elektrik ve doğal gaza yapılan yüzde yirmilik indirim bile o dönemde yapılan zam oranlarının yaptığı tahribatı pek hafifletemedi.
Artık geleneksel hale gelen yeni yıl zamları, üretemeyen, ancak sürekli tüketen bir topluma dönüşmemiz yaşam şartlarını içinden çıkılamayacak kadar zorlamaya başladı. Dar gelirli geçim sıkıntısının yoğun baskısını iyice hissetmeye başladı.
Şartlar çok zorlaştı. Çalışanların biraz olsun rahatlamasını sağlayacak ücret ayarlamaları da beklenenin altında kalınca maaşla geçinenler, hele hele asgari ücretle geçim çarkını göndürmeye çalışanlar için yaşam şartları iyice zorlaştı.
Bu sıralarda açıklanan aylık enflasyon oranları, TEFE, TÜFE değerleri, fazilerdeki artış, dövizin hiç de güvenilmeyen sessizliği ve buna bir de 31 Mart’ta yapılacak Yerel Yönetimler Seçimleri’nin yarattığı seçim ortamında iyice kendini göstermeye başlayan seçim ekonomisi ve en önemlisi, ekonomide iyice kendini hissettiren durgunluk zaten zor olan şartları iyice zorlaştırdı.
Ve son bir aydan fazladır, gündeme bomba gibi düşen yeni bir konu, tüm ülkede en çok konuşulan konulardan biri oldu. Çocuklar bile bunlarla ilgili söylenelere ilgi duymaya başlamış, her yerde, her evde, ortamda konuşulan tek konuydu.
Bunun ne olduğunu hemen anlamışsınızdır ama onlarla ilgili söyleyeceklerimizi yarın yazacağız.