Fransa, Türkiye'nin Oruç Reis ile sondaj çalışmalarına başlamasının ardından, Türkiye'yi suçlayarak Doğu Akdeniz'deki varlığını 'geçici olarak' artıracağını açıkladı.
İsrail ile Birleşik Amerikan Emirlikleri (BAE) zaten arka kapıda fiilen var olan dostluklarını resmen de ilan ettiler. Ortadoğu’da açıktan ya da gizli Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Ürdün ve İsrail ortak hareket ediyorlar. Yeni eksende Yunanistan, Güney Kıbrıs bölgesel ortakları oldu. Fransa, Doğu Akdeniz özelindeki müttefikleri, ABD ise küresel koruyucuları olarak Filistin karşıtı bir blok Arap liginde var.
KRİZ NATO ÇATLAĞINA DÖNER Mİ?
Fransa, Türkiye’nin Oruç Reis ile sondaj çalışmalarına başlamasının ardından, Türkiye’yi suçlayarak Doğu Akdeniz’deki varlığını ‘geçici olarak’ artıracağını açıkladı. Fransa Ermenistan’ın Azerbaycan işgali ve sözde 1915 iddiaları ile Libya’nın ardından Doğu Akdeniz’de de net bir şekilde Türkiye’nin karşısına konumlandı. İlerleyen günlerde Fransız gemilerini Türkiye’nin NAVTEX ilan ettiği alanda ve çevresine gelecek mi? Diğer yandan Fransız- Yunan askeri unsurları bölgede askeri etki oluşturmaya çalışacaklar mı? Türkiye bölgesel diğer aktörlerle İtalya ile Libya yakın çalışma örneğinde olduğu gibi farklı adımlar atacak mı? İsviçre gibi tarafsız konumlanan ülkeler arabulucuk yaparak Ankara ve Atina’yı masada buluşturabilecekler mi?
Elbette Akdeniz’de uçak gemilerini yüzdüren. Yaşanan süreç ABD’nin alacağı pozisyona ve krize müdahalesine açık durumda. Askeri ve diplomatik olarak genişleyen Rusya’ya ve hatta Çin’in etki oluşturmasına neden olabilecek Akdeniz gerginliği NATO içerisinde derin bir çatlağa yol açabilir. Rusya bu krizi fırsata döndürmek için mutlaka bir adım atacaktır. Türkiye geri adım ya da ileri adımdan daha çok Akdeniz’de oluşturduğu Mavi Vatan stratejisini uygulamaya çalışıyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile Soğuk Savaş sonrası hep yeni dengelere oturan jeopolitikte her taraf kendini konumlandırmaya çalışıyor. Süreci güç ve ittifaklar belirleyecek.
TURAZ KARTALI 2020
Türkiye ile Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan'da başlattığı ortak askeri tatbikat "TurAz Kartalı 2020" gerçekleştiriliyor. Ermenistan’ın Tovuz’a saldırması ardından gerçekleşen bu tatbikat her yıl gerçekleşen bir seri aslında. Türkiye’de yeterince üzerinde anlatılmayan Ankara ile Bakü arasında stratejik çalışmalar var. Son yıllarda iki ülke romantik söylemlerin ötesinden askeri iş birliğinden, enerji nakil hatlarından güvenliğine kadar bir dizi adımlar atıyorlar. Elbette Erivan işgal ettiği Azerbaycan topraklarında kalıcı olmak için Rusya, ABD ve Fransa’nın desteğini alıyor. İran ne kadar konuşulmasa da Ermenistan’ın destekçileri arasında. Güney Kafkasya’daki işgal bir el bombası gibi ortada duruyor.
SURİYE-IRAK-LİBYA
Suriye İdlib bölgesindeki geçici ateşkes kırılganlıktan kalıcı hale gelemedi. Fırat doğusunda PKK-ABD petrol paylaşımını meşru zemine oturtmaya çalışıyorlar. Savaş şartlarında perişan olan Suriyeliler kendi zenginlikleri çalınırken belirsizlik içinde bir süreçten geçiyorlar. Irak’ta devlet yoksunluğu devam ederken Türkiye’nin Pençe operasyonlarına aylarca sessiz kalan Bağdat son günlerde tepki vermeye başladı. Bağdat Türkiye’yi egemenlik ihlali ile suçlarken ülkesinde terör örgütü PKK’nın varlığına karşı adımlar atmıyor. Libya’da tarafların Sirte hattında bekleyişleri devam ediyor. Mısır kırmızı çizgilerini ilan etse de alana asker sokamadı. Hem Ulusal Mutabakat Hükümeti hem de darbeci Hafter destek aldıkları ülkeler ile petrol ve alan kontrolü mücadelesi veriyorlar.
Türkiye pek çok sıcak hatta askeri ve diplomatik bir mücadele veriyor. Korona salgını ile birlikte zor bir süreç. Tabloya baktığımızda bölgesel aktörler küresel güçlerin etkisi altında kendilerine alan açmaya çalışıyorlar. Sorulması gereken soru şu Türkiye tüm bu cephelerde aynı anda mücadele ederek sonuç elde edebilecek mi? Yoksa kırılgan, belirsiz süreçler içinde kalarak devam mı edecek?