15 Temmuz bizim için vatan, millet ve bayrağın ne demek olduğunu anlatan bir kahramanlık destanıdır.
15 Temmuz bizim için vatan, millet ve bayrağın ne demek olduğunu anlatan bir kahramanlık destanıdır. 15 Temmuz gecesi bütün halk savaş uçaklarından, tanklardan ve silahlardan hiç korkmamış, kendi canını ortaya koyarak vatanına ve geleceğine sahip çıkmıştır. Türk milleti, ülkemize içeriden ve dışarıdan düşman olmuş ve ülkenin geleceğini karartmak isteyen güçlere karşı ülke için gözünü kırpmadan hayatını feda eden vatanseverlerle doludur. Bu vatanı atalarımızdan nasıl emanet aldıysak 15 Temmuz’da da öyle sahip çıktık. 15 Temmuz şehitlerimiz işte bu emaneti gelecek nesillere bırakmak için gözlerini kırpmadan mücadele etmişlerdir ve bu uğurda şehit olmuşlardır. Bize düşen göreve gelince; 15 Temmuz’da şehitlerimizden aldığımız bu emanete sahip çıkmak, çok çalışmak, bu mücadeleyi unutmamak ve unutturmamaktır. Türk halkının azmi ve kararlığı sayesinde ülkemiz, bir kez daha işgalden kurtularak bağımsızlığını yeniden kazanmıştır. İşte bu yüzden o gece gözünü kırpmadan ölüme yürüyenlere şehit diyoruz. Şehitlerimiz sayesinde milletimiz yeniden kenetlenerek bir ve beraber olmanın önemini bir kez daha görmüştür. O gece şehitlerimiz canlarını verdiler ama karşılığında da ülkemizin geleceğini kurtarmış oldular. Kendimi bir an için şehitlerimizin yerine koyduğumda yaptıkları bu fedakarlığın ne kadar büyük olduğunu anlamaya çalıştım. Koskocaman tankların önüne çıkarak ve üstlerinden geçen savaş uçaklarının bombalarına rağmen cesaretle sokaklara akın ederek canını hiçe sayıp şehitlik makamına ulaşmışlardır. Bizler de demokrasi şehitlerimizden aldığımız bu vatana sahip çıkıp, yeryüzü var oldukça bayrağımızı dalgalandırmaya, çok çalışmaya ve gerektiğin de canlarımızı ortaya koymaya çaba göstereceğiz. Bizler o geceyi unutmayacağız ve unutturmayacağız. Siz şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anarak emanetinize sahip çıkacağımıza söz veriyoruz. Bir daha darbelerin olmamasını, sizden bize kalan bu cennet vatanda kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde yaşamayı diliyoruz.
DENİZDEN
Kitap okuyunuz lakin bu sefer bir gurmenin kitabını okuyacaksınız. Masterchef Mehmet Yalçınkaya, ‘Balığın iade-i itibarı’ motto’suyla hazırladığı ve 35 yıllık kariyerinin birikimi ile oluşturduğu 84 çok özel tarif içeren ilk kitabı DENİZDEN ile ülkemizin deniz ürünlerini dünyaya tanıtacak. Masterchef Mehmet Yalçınkaya’nın, çok özel tarifleri mükemmel fotoğraflar eşliğinde sergilediği ilk kitabı DENİZDEN deniz mahsullerinin hikayesi, pişirilme teknikleri, eşsiz lezzetlere dönüştürülme aşamaları ve sunumunu en ince ayrıntılarına kadar anlatıyor. Tam 84 çok özel tarifin yer aldığı DENİZDEN, bizi her yemeğin temelinde yatan denge ile tanıştırıyor. Barbun balığının sofradaki değerinden dolayı altın ile özdeşleştirerek SOM olarak adlandırılması, Gömeç ilçesine ithafen hazırladığı; balık ve eti birleştirdiği ‘surf&turf’ tarifleri ile Yalçınkaya’nın hikayelerini paylaştığı onlarca çeşit balık ile kitap sofralarda balığın yerini yeniden tanımlıyor. Denizden, özel içeriği dışında tüm hazırlık aşamalarının anlatıldığı ve Cunda Adası’nda balıkçılarla yapılan özel çekimlerin yer aldığı kısa bir belgesel filmle de öne çıkıyor. Kitap kapağında kullanılan ve denize atıfta bulunmak için sulu boya tekniği ile illüstrasyonu yapılan şefin özel portresi de şef kitapları için ilk kez uygulanan bir ‘art effect’ olarak tanımlanıyor. Sofralarda balığın yerini yeniden tanımlayacak DENİZDEN, bir yandan da balık tüketimindeki kişisel farkındalık, doğaya saygı üzerine sosyal sorumluluk içeriyor. “Bundan 50 yıl sonra sofralarınızda hamsi olmayacak, uyarıyorum doğa sinyal veriyor” diyen Masterchef Mehmet Yalçınkaya; doğaya ve nesillerin devamına saygı duymamız gerektiğinin altını çiziyor. Geleneksel Dokunuş’, ‘Modern Dokunuş’, ‘Surf&Turf’, ‘Kreatif’ ve ‘Fermente’ ile 5 özel bölümden oluşan ve Alfa Yayınları’ndan çıkan Denizden 11 Temmuz 2021 Pazar günü, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Cunda Despotevi’nde gerçekleştirilen ‘Chef’s Table’ ile özel bir organizasyonla tanıtıldı.
TİYATRO İYİLEŞTİRİR VE BİRLEŞTİRİR
Turkcell Vadi Açıkhava, yazı müthiş bir dizi tiyatro oyunu ile karşılıyor. Sadri Alışık Kültür Merkezi ve Atlantis Yapım iş birliği ile birbirinden değerli eserlerin sahneleneceği Turkcell Vadi Tiyatro Günleri’ni kaçırmayın.. Vadistanbul, SM Production ve Atlantis Yapım iş birliğiyle hayata geçirilen Turkcell Vadi Açıkhava kapılarını tiyatro severlere açıyor. Bugüne dek konserlerden tiyatrolara, özel organizasyonlardan festivallere; birçok farklı etkinliğe ve değerli sanatçıya ev sahipliği yapan Turkcell Vadi Açıkhava, Türkiye’nin en yeni ve en genç açık hava sahnesi. Türkiye’deki en büyük sabit sahnesiyle birlikte modern teknoloji ile donatılmış ses ve görüntü sistemlerine sahip olan Turkcell Vadi Açıkhava uzun yıllar boyunca şehrin buluşma noktası ve en güzel anıların merkezi olma iddiasında.
Fiziksel engelli bireylerin sosyal hayata tam ve bağımsız katılımı için açık hava mekanı içerisinde planlanan kolaylıklar ile birlikte görme engelliler için rehber sarı çizgilerle donatılan Turkcell Vadi Açıkhava engelleri ortadan kaldırmayı hedefliyor.
İşte İstanbul’un en genç, en yeni, en kaliteli ve en ulaşılabilir açık hava sahnesi olan Turkcell Vadi Açıkhava’daki tiyatro günlerinin programı…
Dali’nin Kadınları 22 Ağustos, Zengin Mutfağı 24 Ağustos, Vahşet Tanrısı 3 Eylül, Cimri 12 Eylül, Bir Baba Hamlet 24 Eylül
GÜNÜN SÖZÜ: DAİMA İLERİ