SAHTE SOSYAL MEDYA ETKİLEŞİMLERİ

Ersin AKMAN 25 Ağu 2016

Ersin AKMAN
Tüm Yazıları
Aslında bu hafta Samsung'un yeni telefonu Galaxy Note 7 yazacaktım ama geçen hafta bu köşede yayınlanan "sahte internet trafiği" konulu yazı üzerine o kadar çok telefon ve tebrik mesajı aldım ki konunun bir başka ayağı olan sosyal medya etkileşimleri üzerine devam etmek şart oldu.

Aslında bu hafta Samsung’un yeni telefonu Galaxy Note 7 yazacaktım ama geçen hafta bu köşede yayınlanan “sahte internet trafiği” konulu yazı üzerine o kadar çok telefon ve tebrik mesajı aldım ki konunun bir başka ayağı olan sosyal medya etkileşimleri üzerine devam etmek şart oldu. Öncelikle bu hafta yazacaklarımın da yine geçen hafta tanımladığım kişi tarafından anlatıldığını söylemeliyim. Tek fark bu sefer beni tebrik etmek için telefon ettiğinde konunun takibi açısından ilgimi çekeceğini düşünerek paylaşmış olması. Yani yine birinci ağızdan ve “içeriden” bilgiler vereceğim.

Siz de birçok markanın, ünlünün veya hizmetin kalitesinin sosyal medya hesaplarındaki beğenilerle veya paylaşımlarla ölçüldüğünü fark etmişsinizdir. Bu nedenle de sosyal medya hesaplarındaki takipçi sayılarının da artık övünülecek “rütbeler” arasına girdiğini biliyorsunuzdur. Facebook, Instagram ve Twitter için zaten takipçi, beğenme gibi bir şeyler ifade eden “değerlerin” satın alınabilir olduğunu yaklaşık iki – üç yıldır biliyoruz. O nedenle de bu platformları hep bir “acaba gerçek mi” hissiyle değerlendiriyoruz. Buna karşılık YouTube videolarının izlenme ve beğenilme sayılarının daha güvenli olduğunu düşünüyoruz. Fakat ne kadar ilginçtir ki daha sadece bir tane şarkısı olan şarkıcı kızımızın videosu YouTube’da kaşla göz arasında milyon kez izlenebiliyor. Videonun altına Türkçe övgü yorumları yazılabiliyor, video binlerce “like alabiliyor”.

İşin sırrı ne kadar bütçe ayırdığın

İşte Türkiye’nin en büyük medya satın alma şirketlerinden birinde yöneticilik yapan arkadaşım diyor ki bunların hepsi artık satın alınabiliyor. Hem de Çin’deki, Hindistan’daki veya Rusya’daki hackervari adamlardan değil; İstanbul’da ofisi olan yüzde yüz Türk şirketlerinden. Üstelik bu satın almalar için rakam da veriyor arkadaşım: “YouTube’daki 100 beğeni için sadece 4 TL, 1000 izlenme içinse 1,5 TL vermen lazım” dedikten sonra istersem, istediğim videonun altına istediğim yorumu yazdırabileceğimi belirtiyor. 10 yorum için ödemem gereken para sadece 2,5 TL imiş.

Bu da demektir ki birkaç bin liraya istediğiniz markanın reklam filmini veya bir video klibi vezir de rezil de etmeniz mümkün. İşin en ilginç yanı ise parası olanın YouTube’daki herhangi bir videonun altına 2,5 liraya 10 yorum (Türkçe hakaret veya övgü) yazdırabiliyor olması. Çok saf bir şekilde bu işin nasıl bir mali değeri olabileceğini sorduğumdaysa özellikle otomobil ve hızlı tüketim mallarının tanıtımı için bu “yöntemin” son zamanlarda çok kullanıldığını öğreniyorum. Daha doğrusu ilk önce müzisyenlerin yeni şarkılarının tanıtımı için, sonra da seçimler öncesinde siyasilerin konuşmaları için kullanılan bu yöntem, şu anda bu iki sektörde çok popülermiş. Tam arkadaşım bu sefer işin içine teknoloji sektörünü karıştırmadı diye sevinirken de darbeyi can evimden alıyorum: Genellikle sektör yöneticilerinin kendi ürün ve hizmetlerini olduğundan daha farklı göstermek için tercih ettiği bu YouTube hilesi bizim sektörde “ürün inceleme videosu çeken” bazı arkadaşlarımız tarafından bir gelir kapısına dönüştürülmüş.

Nasıl mı? Hemen anlatayım… Diyelim ki yöneticisi olduğunuz şirket piyasaya yeni bir cep telefonu çıkarıyor. Hem teknoloji haberlerinin verildiği bir web sitesi hem de YouTube kanalı olan yayıncılardan biri hemen size yüz bin seyredilen, altında yüz tane “ben bu telefonu çok beğendim” veya “satın aldım” yorumu olan bir video “projesi” öneriyorlar. Yüz bin izlenme 150 TL, yüz yorum ise 25 TL. Ama sizin bu internet yayıncısı arkadaşlara tüm bu paket için 20 bin TL ödemeniz gerekiyor. Neden mi? Çünkü “Türkiye’nin en prestijli, en bilinen teknoloji sitesi” sizin ürününüzü önerecek. Yani işin içinde bir de sahtekarlığı yapan ekibin marka değeri var. Bu arada 20 bin lira da yine arkadaşımın telefonda söylediği rakam. Bunu verirseniz ürününüz yılın en başarılı cep telefonu ilan edilebiliyormuş. Hatta isterseniz bu bedel karşılığında rakibin ürünü hakkında da bir video çektirebiliyormuşsunuz. Burada tabii ki asıl garip olan, neredeyse tamamı yabancı olan cep telefonu şirketlerinin yerli pazarlama müdürlerinin bu oyuna nasıl kandıkları. Öyle ya iki masa bir sandalyeden oluşan ofislerde çalışan toplam üç kişinin “Türkiye’nin en prestijli, en bilinen teknoloji sitesi”ni hazırladığına kim inanır?