​MİLLET RAHATSIZ!

Murat BAŞARAN 28 Şub 2017

Murat BAŞARAN
Tüm Yazıları
Mayıs 1948'de İsrail'le birlikte doğan Hürriyet için rahmetli Necip Fazıl'ın yaşadığı anekdota istinaden değerlendirmesi şöyledir:

Mayıs 1948’de İsrail’le birlikte doğan Hürriyet için rahmetli Necip Fazıl’ın yaşadığı anekdota istinaden değerlendirmesi şöyledir:

“Bu filonun amiral gemisi Hürriyet, kurulduğu yıllarda sahibi Sedat Simavi’nin bana; fikri idam edeceğim! sözüne sadık, her şeyini kaba müşahhas planda resim ve fotoğrafa dökerek, aslında fikir vasıtasından başka bir şey olmayan saf gazeteye ihanet etmekle işe başlamıştır. Bu ihanette muvaffak oldular ve Babıali isimli Babıadi piyasasında, yepyeni bir mektep kurdular.”

O tarihten beri Türkiye üzerine oynanan oyunlarda Hürriyet Gazetesi ihanet senaryosuna uygun bir pozisyon almaktan asla çekinmemiştir. 

Sadece haber algı operasyonlarıyla değil, laikliğin bekçisi, darbe sever yazarlar burada azınlık sultasının markası olmuşlar, konjonktüre göre amiral gemisinden, çirkinliklerini daha rahat sergileyebilecekleri filikalara atlamışlardır.

Kimdir bunlar?

“Karargâh rahatsız!” başlıklı çok tanıdık ve cılkı çıkmış argümanlarla milletin iradesine ayar vermeye çalışan bu zihniyet nereden besleniyor?

Sorsanız demokrasiye inanırlar…

Laiktirler…

En başta Cumhuriyetçi…

Ondan evvel de Atatürk’ün yılmaz askerleri…

Laikliğin tarifi yoktur onlar için. Onlara göre bir tarif vardır.

Demokrasinin tarifi yoktur onlar için. Onlara göre bir tarif vardır…

Cumhuriyet ve Atatürkçülük de öyle…

Onların tarifleri, millete rağmen millet adına karar veren azınlığı kutsayan ve milletin zenginliğini sömüren, millete söz hakkı tanımayan, mümkünse tek parti düzenine dönmek isteyen, değilse en azından açık oy gizli tasnif hürriyetine meyyal bir gelecek hayaliyle şekillenir. 

Çünkü nasıl olur da milletin oylarıyla onların oyları bir olabilir.

Onlara göre devlet mekanizması millete bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.

Şimdi buraya içinizde gelen en uygun tepki nidasını şeddeli olarak oturtun.  Size bırakıyorum. 

Ben sadece “Millet rahatsız” gerçeğini, bu soytarı zihniyetin “Karargâh rahatsız”, “Genç subaylar rahatsız” benzeri fitnelerine karşılık bir uyarı olarak haykırıyorum.

Ey rahatsız olduklarından bahsederek millete ayar çekmeye çalışan asker, sivil, azınlık, dönme, medya mensubu, yargı mensubu, bilim adamı estek/ köstek kim varsa!

Bu millet artık sizden cidden rahatsız!

Bu rahatsızlık “sabır taşı” çatlayan milletin, şımarıklığınıza daha fazla tahammül etmeyeceğinin işaretidir ki, aklınızı başınıza alın.

Ben Genelkurmay Başkanının ismini bilmek istemiyorum.

Hele o paşa, bu komutan beni hiç ilgilendirmez. İşlerini yapsınlar. İşleri bellidir. Şu an iyi de yapıyorlar. Duacılarıyız.

Ordu milletindir. Milletin emrindedir.

Hükümet milletindir. Milletin emrindedir.

Siz de milletin emrinde olduğunuzu unutmayın.

Bugün hala Milli Savunma Bakanı ““Benim müsteşarım bir korgeneral. Ben müsteşarıma bir talimat verdiğim zaman, gidip bir de Genelkurmay İkinci Başkanı'na soruyor.” diyorsa, “Karargâh rahatsız” çığırtkanları da dahil acil bir müdahale ile askeri vesayetin kökünden sonlandırılması gerekiyor. Demek ki hala eski günleri özleyenler var. 

Bir yandan orduya darbe çığırtkanlığı yapacaksınız…

Bir yandan giriş kapınızın camı çatladı diye gözyaşı döküp şova soyunacaksınız.

Arkanızda sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nu bulursunuz…

O da belki…

Alooo!

Millet çok rahatsız! Ve 15 Temmuz’dan sonra bu ülkede darbe yapacak tek merci millettir.

Haberiniz olsun, haberciler!