Dünkü yazımızda "Dertleri zevk edindik" başlığını attık ve olağan, alışageldiklerimizi unutturacak kadar önemli ve öne çıkan dertlerimizden söz etmiştik.
Başımıza bir çok sorunun ağırlığını yükleyen ve bir türlü kontrol altına alınamayan dövizdeki hızlı yükseliş, neredeyse periyodik hale dönüştü. Bu döviz artışının piyasaya yansıyan bir başka yönü ise; bu hareketlerin ortaya çıkardığı döviz kur artışları iyice can sıkmaya başlayan bir başka sanal zam şekli. Zamlar neredeyse alışkanlık haline geldi ve ne olacakları söylentileriyle sizi, hazırlıyor ama, hiç bilinmeyen, ne zaman gündeme geleceği ve de fiyatları ne şiddette etkileyeceği belli olmayan kur farkının piyasaya yansımalarıdır.
Özellikle son yıllarda hızlı ve hissedilir etkide bir yükseliş trendine giren dolar ve onun önünden bu yükseliş hızına ayak uydurarak artış uyumu gösteren avro; yıllardır dar gelirlinin belini büken temel tüketim maddeleri zamları ve çarşı pazardaki yangını çoktan unutturdu.
Tüm bunlarla boğuşan dar gelirli, memur, işçi, köylü ve küçük esnaf bir başka dertle boğuşmaya başladı. Özellikle son aylarda giderek şımarıklaşan döviz ve kur farkı rahatsızlığını olanca gücüyle hissettiren dolardaki hızlı artışın yarattığı fırtınanın piyasalara yansımasıyla tam anlamıyla sersemlemiş durumdayken, bu kez de, her zaman olduğu gibi etkili olan seçim ekonomisini karşılamaya, neler getireceğinin hesaplarını yapmaya çalışıyor.
Toplumumuz seçim ekonomisinin piyasalara yansıması konusunda oldukça deneyimli. Maalesefki ülkemiz seçim ekonomisi ortamlarını pek de rahat geçiremiyor. Seçim aşamasına girildiğinden itibaren her şey seçim ekonomisinin kontrolunde gelişiyor ve toplumda oldukça karmaşılklığa neden olabiliyor. Bunu çok önceki yıllardan beri bilebiliyoruz.
İşte öyle bir dönemin hemen başlangıcındayız ve piyasalarda bu durumun nasıl bir ortam yaratacağinin göstergesi görülmeye başladı çoktan. Doludizgin giden, 4.25 bandını zorlamaya başlayan dolar ve 5.50’ye doğru koşan avro. Bu artışların ortaya çıkardığı kur farkıyla birlikte piyasaya yansımalarıyla, en azından 24 Haziran’da yapılacak seçime kadar oldukça zor günlerin bizleri beklediğini söyleyebilriz.
Dolar ve avro hız kesecek gibi görünmüyor. Daha şimdiden piyasada, temel tüketim maddelerine ve en önemlisi çarşı pazara ne denli yansıyacağını hissettirmeye başladı bile. Gün içindeki bazı televizyon haberlerine yansıyan bu zamları görüyoruz ve bizleri nelerin beklediğinin farkındayız.
Daha şimdiden seçim ekonomisinin etkileri kendini hissettirmeye başlamışken bir başka şey ise yaklaşan Ramazan ayının bir başka ortam yaratacağını da unutmayalım. Her Ramazan ayında fiyatların nasıl hareketlendiğini, sofraları süsleyen temel tüketim maddelerinin nasıl zamlandığını unutmak ne mümkün. Şimdiden haberlere yansımaya başladı bile. Ramazan sofralarının vazgeçilmezlerinden kırmızı et fiyatları koşar adım. Söylenenlere göre oldukça rahatsız edecek oranda zamlanacak. Artık et yemek çok zorlaştı gibi. Ekranlara yansıyan şikayetlere göre özellikle Ramazan ayında dar gelirli oldukça zorlanacak.
Çok zor bir döneme hazırlanalım. Hiç hız kesmeyecek gibi, üstüne üstlük kur artışlarıının fiyatlara yansımasıyla doların bu durumunun, doğal olarak seçim ekonomisindeki fiyat artışlarının yaratacağı durumun ve tüm bunların etkisindeki piyasalarda, temel tüketim maddelerine yansıyan zamların yaratacağı durumun sarmalında, bizleri zor bir dönemin beklediğin söylemek hiç de yanlış olmaz.
Tüm bu ortamda yaşanan geçim sıkıntısı, işsizlik ve çarşı pazardaki sıcak para azalmasının piyasaya yansımalarından etkilenen, zor durumda olan dar gelirli, işçi, memuru neler bekliyor. Gidişatı ürkütücü hale getiren seçim ekonomisi ve Ramazan’a özgü sürpriz zamların, bizlere, dar gelirliye, işçi, memura neler sunacağını bekller durumda olmak hiç de güzel değil.
Umarım bu zor dönemin altından kalkarız.