Uzunca bir süredir televizyon yayınlarımızla ilgili düşüncelerimizden söz etmedik.

Uzunca bir süredir televizyon yayınlarımızla ilgili düşüncelerimizden söz etmedik. Yazacak o kadar çok şey var ki. Ama bugün televiyonlarda izlenme oranları oldukça yüksek spor programlarında ekrana gelen spor haber programları ve yorumcuları konusunda birkaç söz etmek istedim.

Her konuda, herkesi memnun edemezsiniz. Kimi beğenir, kimi ise beğenmeyebilir. Ancak, hep eleştirmek, hiç beğenmeyen olmak da ayrı bir özellik herhalde.

Hemen hemen hepimiz hafta sonları ekranları dolduran spor yorum programlarını izliyoruz.

Adı üstünde “Spor haber, yorum programları” bunlar. Bu programlarda, televizyon yayın ilkeleri çerçevesinde olmak şartıyla ağzı olan herkes konuşabiliyor. Aklına gelen her şeyi “bu benim kendi yorumudur” mazereti arkasına sığınarak söylenebiliyor. Genel değerlendirmelerde olması gereken bu ancak, özellikle son yıllardaki yayınları, az önce söylediğimiz yayın ilkeleri çerçevesine ne kadarını oturtabiliyoruz, işte o tartışılabilir. Kuralların çok daha dışına taşırıldığını rahatça söyleyebiliriz.

Adına “eleştiri” denilen, ama sürekli kötüleme çerçevesi içinde sunulan bu yorumlar iyice çığırından çıktı dersek fazlaca abartmış olmayız.

Ekrana çıkıp kendi düşündüklerini söyleme özgürlükleri çerçevesinde hareket edebilecekleri, ifade ögürlüğü çerçevesinde konuşabildiklerinden hareketle ağzı olanın konuşabildiği televizyon yayınlarının spor haber programlarındaki konuşmalara fazlaca takılmak haksızlık olur, diyeceksek, işin orasında ne kadar doğru bir değerlendirme yapmış oluruz tam bilemedim.

Spor yorumlarıdır, buna kimsenin bir şey söyleyeceği yok da, benim alayamadığım adı “Spor Haber-yorum Programı” olan bu televizyon programlarındaki yorumcu arkadaşların hiç beğendikleri şeyler yok mudur? Yorum denince, akıllarına sadece eleştiri mi geliyor veya beğendiklerinden söz etmekten rahatsız mı oluyorlar bilemiyorum…

Bilgisi, üslubu ve yazdığı yazıları ile beğenerek okuduğum birçok spor yazarı, televizyon yorumcusu var. Genelde kendi yorumlarını dile getirirler ve bunu bilgiçlikmiş gibi öne sürmezler. Bazıları ise; “hem kel hem fodul misali” her şeyi sadece kendilerinin çok iyi bildiklerini sandıkları gibi, başkalarının hep yanlış olduğunu iddia ederek karalama yoluna giderler.

Ekranlarda bazı yorumcular var ki, onların futbol yorumcusu olarak bilgi ve becerilerine hiç sözüm yok. Zaman zaman yaptıkları teknik analizler oldukça iyi. Ancak; bazan yapılan o analizler ve eleştirileri hedeflerine yerleştirdikleri bazı takımlara yaptıkları eleştirilerinde fazlaca acımasız oluyorlar, eleştirilerinin dozunu kaçırıyorlar ve eleştirilerini kişiselleştiriyorlar. Bu nedenle de, o takıma veya takımlara fazlaca haksızlık ediyorlar. Haksızlıktan öte, son zamanlarda dozu iyice artan yanlı davranmayı alışkanlık haline getirdiler.

Ne diyelim!... Meyva veren ağaç taşlanırmış!...

Diğer takımlara gösterdikleri hoşgörünün zerresini bile eleştirilerinin hedefine yerleştirdikleri o takıma veya takımlara göstermiyorlar.

Sayın o çok bilenler; Süper Ligde şampiyonluğa giden, tesisleşme konusunda Türkiye standartlarının çok üstüne çıkan, taraftarlık konusunda örnek davranışlar sergileyen o takımlar hiç mi güzel şeyler yapmıyorlar.

Türk futbolunu ayakta tutmaya çalışan, zor şartlara rağmen, gerek kurumsallık-tesisleşme gerekse spora yatırımlar konusunda çok şey yapan takımlara, futbolcularına ve yöneticilerine eleştirinin dozuna biraz daha dikkat etmek gerekmez mi?

Ne dersiniz?

BİR TUTAM TEBESSÜM

MÜKEMMELSiN!...

Adam son derece sevdiği ve saydığı karısının 60’ıncı yaş gününde önemli konuklarını da davet ettiği parti için bir pasta ısmarlamış.

"Üzerine ne yazmami istersiniz?" diye sormuş Karadenizli pastacı..

Adam bir an düşünüp:

"Yıllarca yoruldun ama, inan daha mükemmelsin" yazılsın! demiş.

Karadenizli pastacı:

"Peki efendim pastanın üzerine nasıl yerleştirelim bu yazıyı?"

Adam:

"Iki satır halinde olsun. Üstte; 'Yıllarca yoruldun ama', altta; ‘İnan daha mükemmelsin’ şeklinde olabilir.."

Parti günü tüm davetlilerin önüne kıvılcımlar saçan maytaplarla süslenmiş doğum günü pastası gelmiş. Üzerindeki yazı ise aynen şöyle düzenlenmişti:

"Üstte yıllarca yoruldun ama, altta inan daha mükemmelsin"