Türkiye'de ilk özel radyo kurucularından Cüneyt Ortan'ın eşi olarak dün kutlanması gereken "Dünya Radyo Günü"nü yazı günüm gereği bugün kutluyorum.
Türkiye’de ilk özel radyo kurucularından Cüneyt Ortan’ın eşi olarak dün kutlanması gereken “Dünya Radyo Günü”nü yazı günüm gereği bugün kutluyorum. Ailemize ait Kiss Grup radyoları arasında “Kiss FM 91.6” ile “Kiss Türk” ve gazetemiz “YeniBirlik” bünyesinde yayın yapan “RadioBir 102.0” varken bu önemli günü kutlamadan geçemedim.
Radyonun önemi
İletişim teknolojileri cebimize girene kadar en hızlı ve anlık haber yayma kanalı radyoydu. Çünkü mobil iletişimde tek kitle iletişimi sağlayan medya modeliydi. Hala da öyle olmakla birlikte artık tek değil. Yanına internet haberciliğini de aldı ve çoklu medya modellerini içine alan mobil cihazlarımızın içine de girdi. Buna rağmen trafikte en iyi yol arkadaşımız olmaya devam ediyor ve hala gelecek vaat ediyor.
Spotify, Deezer, vs gibi “on demand” dediğimiz isteğe bağlı içerik üreten müzik platformlarının türemesi radyonun tahtını tehdit eder mi sorusunu duyar gibiyim. Bir radyocu ailenin mensubu olarak buna ihtimal vermiyorum. Radyo yayıncılığının disiplinli bir yayın akışı gerektirdiği ve bunun da dinleyici tercihlerinde önemli bir tercih nedeni olduğunu tespit etmemiz lazım. İstediği zaman istediği şarkıyı dinlemek isteyen bir kitlenin karşısında bir de stream yayını tercih eden, tercih ettiği kanalda akışı takip ederek, saati geldiğinde haberi, hava durumunu, yol durumunu, spor veya kültür etkinliklerini, tartışma programlarını ve son dakika haberlerini duymak isteyen, ciddi hatta bana göre hiç değişmeyecek oranda çoğunluk bir kitle de var. Sonuçta haberlerin dışında, müzik ve sanatsal radyo programları sayesinde iyi vakit geçirebilir, radyo dinlerken bir yandan da işlerimizle ilgilenebiliriz. Radyo sayesinde yurt içi ve yurt dışı haberlerden, güncel müziklerden ve sanat etkinliklerinden hızlı bir şekilde haberdar olabiliriz. Aslında o bizim en iyi yol arkadaşımız.
Radyonun tarihçesi
Radyonun mucidi olarak tarihte yerini alan kişi Guglielmo Marconi olsa da öncesinde İngiliz bilim adamı James Maxwell’in, Alman fizikçi Heinrich Hertz’in, ünlü mucit Nikola Tesla’nın ayrı ayrı yaptığı çalışmalarla bu icadın temelini attıkları bilinmekte. Yine de 1901 yılında Marconi’nin üç adet S harfini kablosuz telgraf aracılığıyla bir gemiden kıyıda bekleyen yardımcısına yollaması radyonun ilk keşif hikâyesidir.
İngiliz fizikçi H. Hertz 1887'de elektromanyetik dalgaları laboratuvarda deneysel olarak elde etmeyi başardı. Hertz 'in deneylerini yenileyen İtalyan fizikçi G. Marconi, dalgaları ilkin 9m., sonradan 275m. Ve 3 km.lik uzaklıklara iletmeyi başardı. 1901'de de Atlas Okyanusu ötesine ilk telsiz mesajını iletti.
Radyonun geliştiricilerinden Amerikalı mucit Lee DeForest’ın şu sözü radyo hakkındaki en iyi ifadelerden biri olsa gerek: “Bir görünmez gök imparatorluğu keşfettim. Soyut, ancak granit kadar sağlam.” Elektromanyetik radyo dalgalarını sese çeviren bu aletin 20. yüzyıl başlarında bir mucide düşündürdüğü şey işte buydu: Görünmez gök imparatorluğu!
Birinci Dünya Savaşı sırasında güvenlik amacıyla kullanılan radyolardan İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra daha fazla müzik sesleri yükselmeye başladı. Hatta günümüzde de sıkça duyduğumuz “en iyi”ler başlığı ilk kez o günlerde kullanıldı ve “Top-40” listeleri yayınlanmaya başlandı. 1948’de transistörün bulunuşu, 1960’larda tümleşik devrelerin geliştirilmesi gibi teknik buluşlar radyoyu çok amaçlı önemli bir iletişim aygıtına dönüştürdü.
Türkiye’de ilk radyo yayıncılığı
Ülkemizde yapılan ilk radyo anonsu 6 Mayıs 1927 tarihinde yayınlanmıştır. Bu anons zamanla ülkemizde de gelişecek ve 60’lardan itibaren büyük bir dinleyici kitlesine kavuşacak radyoculuğun da startı gibi. “Aloo aloo, muhterem sâmiîn” yani “muhterem dinleyiciler” diyerek Sirkeci’deki Büyük Postane binasının bodrum katından, postane kapısının üstüne yerleştirilmiş bir hoparlör aracılığıyla sokaktaki vatandaşa seslenen kişi ise ilk radyoculardan Eşref Şefik. Halka bu şekilde seslenmesinin nedeni ise o tarihlerde henüz hiç kimsenin evinde radyo alıcısının olmaması.
Günümüzde radyo yayıncılığı
O günlerden bugüne çok şey değişti. Teknoloji aldı başını gitti, internet hayatımıza girdi, radyo programcılığı birkaç kere çıta atladı. Şimdi dünyada dijital radyo çağı, yani parazit veya olumsuz sinyale izin vermeyen, dinlediğiniz kanalın, programın, şarkının, sanatçının adını gösteren, ileri alıp geri sarabileceğiniz bir sisteme uyumlu yepyeni radyo modelleri var artık. Bakalım daha neler göreceğiz!