Şah olmaya niyetleri zâten yok. Vezir olmaya çapları yeterli değil. Kale olup savunmaya, fil olup hücum etmeye ise yürekleri yetmez.
Kılıçdaroğlu yukarıda bu söyledikleriyle öyle "büyük" oynayıp son kozunu kullanıyor ki, artık bundan sonra "halifeliği geri getirmek" gibi uçuk bir vaatten başka kozu kalmamıştır.
Ancak "akıllı çocuk, mühendis ya da doktor olur" gibi bir ön kabul sebebiyle, özellikle sosyal bilimlerde ihtiyaç duyulan insan değerlerinin yetiştirilmesi maalesef zayıf kalmaktadır.
Ben bu yazıyı yazarak şu "Türkiye, hindi değildir" geyiğine ne kadar engel olabilirim, bilmiyorum. Ama uygun görüp yazıyı paylaşanlar, bu gereksiz ve bizi gülünç durumu düşüren vatan-millet(!) meselesinin kapanmasına yardım etmiş olurlar.
Sokağında yabancı dil konuşulmayan bir ülkenin okulunda yabancı dil öğrenilmez.
Ne Hz. Mevlânâ'nın yolu ne de diğer Allah dostlarının yolları, piyasadaki palyaçolar sâhiplendi diye bu günlere gelmedi. "Kem âlet ile kemâlat olmaz" sözünün tam karşılığı olan bu isimlerin ömrü, sosyal medyadaki paylaşımların ömrü kadar kısa olur, ama bunun vebâlini bir ömür üstlerinden atamazlar.
Böyle bir toplantıya sekiz konuşmacının yanı sıra, sekiz-on akademisyen katılıyorsa, demek ki, akademisyenlerimizin kahir ekseriyetinin bu toplantıya katılmalarını gerektirecek ciddî bir sorunları yok.
Kültürel iktidar meselesi gündeme geldiğinden beri çok şey yazıldı, çizildi.