AMAÇLARI ERDOĞAN'I BAŞKAN YAPTIRMAMAK!

Ekin GÜN 28 Ara 2016

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Türkiye son birkaç yılda yaşadığını belki de diğer ülkeler tarihleri boyunca yaşamadı.

Asimetrik bir savaşın içindeyiz.

İşin açıkçası yaşadıklarımıza bakacak olursak terör demek hafif kalır.

Niye mi?

Çünkü 15 Temmuz’dan sonra dört taraftan kuşatılmak istenen bir ülkeyiz.

Dış basına baktığınızda Türkiye aleyhine birçok haber çıkıyor, Türkiye sadece dıştaki mihraklarla değil içteki hainlerle de mücadele ediyor.

Unutmamamız gereken bir şey var ki…

Karamsar değil umutlu olmak adına elimizde birçok somut veri var.

En başta yaşadıklarımızı şöyle bir akıl süzgecimizden geçirdiğimizde bu yaşadıklarımız başka ülkelerin başına gelseydi ne olurdu diye soracak olursak muhtemelen hepimizin vereceği cevap aynı olur.

Diğer ülkelerin bunca badireye direnebileceğini söylememiz zor o nedenle.

O zaman ülkemize oynanan bu oyunları daha net bir şekilde görüp daha aklıselim hareket ederek bu yolda kararlı bir şekilde ilerlememiz gerek.

Artık okun yaydan çıktığı zamanlardan geçiyoruz.

Öyle ki artık bu yoldan geri dönüşümüz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi Sevr’e mahkûm olmamızı sağlar.

Onun için ya zillet ya bağımsızlık diyerek çok acılar çeksek de yürüyeceğiz, tarihte olduğu gibi en sonunda da kazanan biz olacağız.

Bu umudumuzu diri tutmamız gerekiyor.

Artık lafı dolandırmayı bırakıp gerçekleri olduğu gibi söyleme sorumluluğumuz var.

Amaç belli…

Erdoğan’ı başkan yaptırmamak için ellerinden gelen her yolu deneyecekler.

Yaşadıklarımızın ve bu yaşadığımız acı şeylerin artarak devam etmesinin en büyük sebeplerinden biri bu.

Çünkü Türkiye’yi esir almanın ilk yolunun bürokrasiyi esir alarak seçilmişlerin üzerinde tahakküm kurmaktan geçtiğini biliyorlar.

Nasıl mı?

İçinde bulunduğumuz bu parlâmenter sistem önce Kemalist bürokrasiyi ardından da FETÖ’yü palazlandırdı.

Türkiye bu iki yapıyla onlarca yıl mücadele etti.

Halkın seçtikleri, dolayısıyla halk hiçbir zaman iktidar olamadı.

İşte Erdoğan bunu kırmaya çalıştı ve Adnan Menderes’in zamanında dediği gibi “Yeter! Söz artık milletin” diyerek kolları sıvadı.

Sıvadı sıvamasına ama…

Türkiye son birkaç yılda yaşadığını belki de diğer ülkeler tarihleri boyunca yaşamadı.

Yargı darbesinden tutun da askeri darbeye kadar, sokak olaylarından tutun da terör saldırılarına kadar Erdoğan’a ve dolayısıyla Türkiye’ye diz çöktürmek için her şeyi denediler.

Kimler denedi peki?

Üst aklın taşeronları…

Üst akıl Türkiye’deki şubelerine talimat verdi, onlar uyguladı ama karşılarında dik duran, eğilmeyen bir lider ve o liderin arkasından yürüyen milyonlarla karşılaştılar.

Yaptıklarına karşılık gösterdiğimiz direnci küçümsemeyelim…

Üst akıl belki de uzun yıllardan sonra ilk kez duvara tosladı.

Bu bizim başarımız.

Peki onlar bu kanlı devranlarını döndürmek için kirli emellerinden vazgeçecekler mi?

Hayır!

Aksine daha çok saldıracaklar.

Erdoğan’sız bir Türkiye için ellerinden geleni yapacaklar.

Onun için her fırsatta diyoruz ya Erdoğan demek Türkiye’dir, Erdoğan düşerse Türkiye düşer.

Erdoğan’ın kaderinin Türkiye ile birlikte yazıldığının en net göstergesi dış basında çıkan algı operasyonları ve Batı’nın Türkiye’ye karşı aldığı tavır.

Dolayısıyla 15 Temmuz’u da artık farklı bir yerden okumamız lazım.

Darbeci teröristler Erdoğan’ı şehit edip ülkemizi işgale kalkışırken bu işgalin sonunda üst aklın getireceği “kahramanlar” kimler olacaktı?

Esareti altına aldıkları bir ülkeyi hangi “sivil” şubelerine emanet edeceklerdi ve kimleri “kahraman” diye pazarlayacaklardı?

Bu planlardan vazgeçmiş değiller.

Erdoğan’ı yok etmek, Batı’ya kul olan Erdoğan’sız bir Türkiye dizayn etmek istiyorlar.

Bunun karşısında direnmemiz hayati bir önem taşıyor.

Onun yolu da başkanlık sisteminden geçiyor.

Çünkü halkın egemen olduğu, seçilmişlerin bürokrasinin üstünde olduğu bir sistemimiz olursa şayet Yeni Türkiye’den söz edebiliriz.

Suriye’de yaşananları görüyorsunuz…

Suriye’nin umudu olabilecek Türkiye’den başka kimse de yok.

Küresellerin cirit attığı, kanlı kolonyalist politikalarını hayata geçirmek için ellerinden geleni yaptıkları Suriye’de olmamız birilerini neden rahatsız ediyor sanıyorsunuz?

Suriye’yi üçe bölme planlarına karşı çıktığımız ve ABD’nin güneyimizde terör koridoru oluşturmasına müsaade etmediğimiz için.

Suriye’nin toprak bütünlüğü demenin Türkiye’nin toprak bütünlüğü anlamına geldiğini geç de olsa anladığımıza göre…

Burayı da Suriye, Halep yapmamaları için oynanan oyunları iyi görmeli ve artık bize dar gelen şu sistemi çöpe atıp başkanlığa geçmemiz şart.

Bunun için AK Parti ile MHP arasında sağlanan konsensüs önemli.

Referandumda da halkın bu sistem değişikliğine “evet” diyebilmesi için gündemimizi buna göre oluşturmalıyız.

Evet yaşadığımız hadiselerden ötürü çok acı çekiyoruz son zamanlarda.

Ama unutmamalıyız…

Gecenin en yoğun olduğu zaman sabaha en yakın olan zamandır.

Az sabır…

İnşallah her şey güzel olacak.