Yapay zekâ ürünü aletler ve uygulamalar, birey ve toplum yaşamında hızla yer alıp psikolojimizi etkileyen başlı başına bir konuya dönüşüyor. Dolayısıyla yapay zekâ psikolojisi de giderek derinleşen bir çalışma alanı oluyor.

İleri teknoloji ürünü dijital uygulamalar bir yandan hayatımızı hızlandırıp geliştirirken diğer yandan temel insani değerler alanında bir daralmaya neden oluyor. Yaşamın her alanında hızla yer almaya başlayan yapay zekâ ürünü insansı robotların, insan ırkı adına bir gelecek kaygısına neden olduğu da açıktır.

Yapay zekâ çalışmalarının birey ve toplum üzerindeki etkilerinin, psikiyatri, psikoloji ve davranış bilimleri alanında ciddi bir çalışma alanı olduğuna değinmiştik. Madalyonun diğer yanında ise yapay zekâ çalışmalarından psikoloji alanında yaralanma konusu yer alıyor.

Henüz tam olarak tanımadığımız, anlamadığımız insanın; düşünce, duygu ve davranış dünyasını yapay zekâ uygulamalarıyla daha yakından tanımak mümkün müdür acaba?

Bireyin zekâ düzeyini, temel kişilik özelliklerini, psikolojik yatkınlıklarını, geçmişe dair takıntılarını ve benzeri karmaşık ruh hallerini yapay zekâ ile daha yakından bilmeye yönelik çalışmaların çok çeşitli ve çok yönlü devam ettiğini görüyoruz. Özellikle insanı diğer canlılardan ayıran zekâ alanındaki çalışmalar, klasik zekâ kuramını tartışmalı hale getirmiştir.

YAPAY ZEKÂ ARAÇTIR

Quantum fiziğinin değiştirdiği Newton fiziğinin sabit uzay yaklaşımına benzer olarak sabit zekâ kuramı da değişmeye başlamıştır. Zihinsel potansiyelin yaşananlardan hareketle her an gelişen, duygu ve davranışlardan etkilenerek dönüşen bir yapıda olduğunu biliyoruz artık. Ayrıca soyut zekânın duygusal ve moral (kalp zekâsı) zekâ ile karşılıklı etkileşimde çoklu zekayı oluşturduğunu da biliyoruz.

Beyni oluşturan milyonlarca hücre (nöron) arasındaki ileti hızının sonucu olan hızlı ve derin düşünme ve davranış kalitesi, ileri zekâya işaret ediyor. Zihinsel potansiyelin düzeyi yanında bu potansiyelin her an değişen duygusal dünyamızdan ne şekilde etkilendiği de yapay zekâ tarafından daha iyi anlaşılabilir.

Daha da önemlisi beyin hücreleri arasındaki ileti hızı, karmaşık beyin dalgalarının aktivitelerinin anlaşılması, zekâ-duygu etkileşimi, değişen ortamlarda verilen tepkilerin gerçek nedeni ve benzeri yüzlerce alanda yapay zekâ algoritmalarından yararlanmak mümkündür.

Böylece küçük yaşlardan itibaren bireyin; temel zihinsel potansiyelini, yeteneklerini, kişilik yatkınlıklarını, ilgi alanlarını ve ruhsal hastalık eğilimlerini daha somut verilerle öğrenebileceğiz. Yani yapay zekâ ile gerçek zekâyı daha yakından tanımamız mümkün olacaktır. Bu şekilde yapay zekâ bir amaç olmaktan çıkarılırsa değerli bir araç olarak insanın psikolojisini de daha derinden anlamayı sağlayacak bir fırsata dönüşebilir. Dolayısıyla insanı kopyalayan robot takıntısını aşıp insanı çözmeye, tanımaya ve anlamaya yönelecek ileri teknoloji uygulamaları değerli sonuçlar sağlayacaktır.

Yapay zekânın önemli bir kullanım alanı da klinik psikolojideki sanal gerçeklik uygulamalarıdır. Zira zekâ ve kişilik testleri gibi insanı diğerlerinden ayıran somut verilere yönelik çalışmaların yanında klinik alanda da yapay zekâ desteği giderek artmaktadır. İnsan ırkının toplumsal davranışlarının anlaşılması, dijital yüz tanıma gibi tekniklerle suçluların takibi, zekâ, duygu, irade kullanma potansiyellerinin tespiti, takıntı, anti sosyal davranışlar gibi basit, şizofreni gibi ileri ruh hastalıklarının teşhisi, psikoterapi sürecinde sanal gerçekliğin kullanılması...

PSİKOTERAPİDE SANAL GERÇEKLİK

Bütün bu alanlarda yapay zekâ tabanlı algoritmik modeller ve uygulamalar önemli gelişmelere zemin hazırlayabilir. Böylece yapay zekâ uygulamalarında odak noktası olan irade ve karar konusu yanında ihmal edilen duygusal süreçlerdeki işleyişin ve travmaların atlatılmasına ilişkin önemli öğrenmeler de sağlanacaktır.

Psikolojik tedavinin psikoterapi sürecinde sanal gerçeklik uygulamaları önemli yararlar oluşturmaktadır. Psikolojik sorunları olan bireyin geçmiş yaşantıları ile yüzleşmesi, yapay zekâ destekli sanal gerçeklik ortamları ile kısa sürede sağlanmaktadır. Çeşitli teknolojik aygıtlarla geçmişteki yaşantıya yakın algı ve görüntüler, gerçeğe yakın sanal senaryo ve simülasyon ortamlarında beyne, göze, kulağa ve bedene hissettirilerek bireyin geçmişiyle kolaylıkla yüzleşmesi sağlanabilmektedir.

Bu şekilde bağımlılık, takıntı, kaygı bozukluğu, travma sonrası kaygı bozuklukları, anti sosyal davranış gibi sorunların çözümünde kısa sürede yol almak mümkün olacaktır. Ayrıca yapay zekanın birçok alanda olduğu gibi psikoloji alanında da kullanımıyla ilgili etik standart ve sınırların belirlenmesi çok önemlidir.

Yapay zekâ psikolojisinin ciddi fayda sağlayacağı bir alan da dijital çağın kendisinin sebep olduğu psikolojik sorunlardır. Sanal ortamda işlenen suçlarla mücadele, siber istismar, sanal bağımlılık, veri güvenliği gibi konularda da yapay zekâ uygulamalarından güçlü biçimde yararlanmak mümkündür.

Sonuç olarak yaşamı kolaylaştıracak bir araç olarak yapay zekâdan yararlanmak gereklidir. Egemen güçlerin insanı kopya ederek insanı aşan robot iddiasını bir kenara koyarsak yapay zekânın insanı daha yakından tanımaya, anlamaya yönelmesi ve insanın psikolojik sorunlarının çözümünde kullanılması gerekli ve önemlidir.